John Donne (1572-1631), İngiliz bir şair, rahip ve avukattır. Onun en bilinen eserleri, metafizik şiirler olarak adlandırılan ruhani ve felsefi şiirleriyle tanınır. Donne'un şiirleri, din, aşk, ölüm ve insanın doğası gibi derin konuları işler. Döneminin önemli bir figürü olarak, eserleri hem o dönemde hem de sonraki yıllarda büyük ilgi gördü.
Londra'da 1572 yılında doğan Donne, Katolik bir ailenin çocuğudur ve babası zengin bir tüccardır. Erken yaşlardan itibaren özel eğitim aldı ve Oxford Üniversitesi'ne girdi ancak dini inançları nedeniyle diploma alamadan ayrıldı. Daha sonra Cambridge Üniversitesi'ne kısa bir süre devam etti ve ardından 1591-1596 yılları arasında Lincoln's Inn'de hukuk eğitimi aldı. Donanmada İspanyollara karşı görev aldı ve bu deneyimler ona İngiltere Baş Yargıcı Sir Thomas Egerton'un özel sekreterliği gibi önemli pozisyonlarda görev alma fırsatı sundu. Ancak Egerton'un akrabası olan Anne More ile gizlice evlenmesi nedeniyle hapse atıldı. Hapisten çıktıktan sonra uzun süre işsiz kaldı ve maddi sıkıntılar çekti. Sonunda Kral I. James'in teşvikiyle Anglikan Kilisesi'ne geçerek papaz oldu.
Donne, 16. yüzyılda başlayan ve daha sonra "metafizikçi" olarak adlandırılan bir şiir akımında öne çıkan önemli şairlerden biridir. Dil ve içerik açısından büyük yenilikler getirmiştir. Aşk şiirlerinin yanı sıra dini şiirler ve teoloji alanında eserler üretmiştir. En büyük ünü, 1590-1612 yılları arasında yazdığı aşk şiirlerine dayanır. Bu şiirler, yazıldıkları dönemde sınırlı bir çevrede dolaşıma girdi ve büyük beğeni topladı. Ancak basılmaları, Donne'un ölümünden iki yıl sonra, 1633'te gerçekleşti. Donne, ölümünden sonraki dönemde 17. yüzyılın ikinci yarısında gözden düşmeye başladı ve 18. yüzyılda pek ilgi görmemiştir. Ancak 20. yüzyılın başlarında H.J.C. Grierson ve özellikle T.S. Eliot'un çalışmalarıyla yeniden keşfedilmiş ve değerlendirilmiştir. Bazı eleştirmenler tarafından Shakespeare'den sonra İngiliz edebiyatının en büyük şairlerinden biri olarak kabul edilmiştir. Bugün, Donne'un İngiliz edebiyatının önemli şairleri arasında yer aldığı kabul edilmektedir.
1590'larda şiir yazmaya başladığında, İngiltere'de aşk şiiri, Petrarca geleneği tarafından yönlendiriliyordu. Şairler genellikle sonelerinde platonik bir aşkı dile getirir, sevgilinin güzelliğini över, onu yüceltir ve acımasızlığından yakınarak döktükleri gözyaşlarından, çektikleri acılardan bahsederlerdi. Donne, bu kalıpları kırmış ve içerik ve biçim açısından yeni bir şiir geleneğinin yolunu açmıştır. Donne'un aşk şiirleri oldukça çeşitlidir, ancak farklı aşk anlayışlarını dile getiren iki ana gruba ayrılabilirler. Birinci grup şiirlerde, Donne aşkı geçici ve bedensel bir zevk olarak görür. Kadını yüceltmek yerine, onu aşk oyunlarının bir parçası olarak gören ve hatta bazen alay eden bir yaklaşım sergiler. İkinci grup şiirlerinde ise yaklaşımı çok daha farklıdır. Bu şiirlerde, bedensel yönü kabul edilir ancak derin bir sevgi ve güvene dayalı ciddi bir aşk söz konusudur. Donne'un bu ikinci grup şiirlerini, genellikle Anne More ile tanıştıktan sonra yazdığı düşünülmektedir.
Donne, İngiliz şiirine biçimsel olarak da yenilik getiren bir şairdir. 16. yüzyıl şiirinde genellikle "şairane" bir dil kullanılırken, Donne daha güncel bir konuşma dili kullanır ve kullandığı imgeler, süsleme işlevi görmekten ziyade günlük eşyadan, kimya, astronomi, tıp, ve skolastik felsefe gibi çeşitli alanlardan alınmıştır. Donne'un benzetmeleri, "conceit" adı verilen, aralarında hiçbir benzerlik bulunmayan iki öğeyi birbirine bağlama özelliğiyle dikkat çeker. O, duygularını dile getirirken alışılmadık bir yolla günlük nesneleri kullanır; örneğin, sevgilisinin okşadığı çıplak vücudu için yeni keşfedilen Amerika kıtasını benzetir.
Donne'un şiirinde ayrıca ahenksiz bir izlenim bırakması da dikkat çeker. Geleneksel olarak yumuşak ve müzikal bir ritim tercih edilirken, Donne'un şiirlerinde bu özellik bulunmaz. Ancak, duygularını ifade etmek ve iddialarını kanıtlamak için kurduğu mantıksal yapıda, konuşma dilinin ritimlerini ustalıkla kullanır.
Donne'un dinsel yönü de önemlidir. Aşk şiirlerini yazarken dinle ilgilenir, gerçeği araştırır ve bu konuda hem düzyazı hem de şiirler yazar. Düzyazı eserlerinin çoğu günümüzde tarihsel önem taşır. Örneğin, Katoliklerin bazı durumlarda dinsel inançları gereği ölümü tercih etmelerinin yanlış olduğunu savunduğu Pseudo-Martyr (1610) adlı eseri bu türdendir. Dinsel şiirlerinden "Holy Sonnets" adıyla anılanlar, ölüm, günah ve af gibi konuları işleyerek sanat açısından değerlerini korumuştur. Donne, papaz olduktan sonra vaazlarında sanatını sergiler ve ölümünde vaiz olarak ün kazanır.
John Donne'un en tanınmış eserleri arasında şunlar bulunmaktadır:
A Valediction: Forbidding Mourning (Ayrılık: Yas Tutmayı Yasaklama): Bu şiir, aşkın fiziksel ayrılıklara dayanabilecek kadar güçlü olduğunu anlatırken, metafizik bir yaklaşımı benimser.
The Flea (Pire): İlginç bir metafor kullanarak aşkın fiziksel birleşmeyi haklı çıkaran bir güç olduğunu savunan bir şiirdir.
Holy Sonnets (Kutsal Soneler): Dinî temalara odaklanan bir dizi şiir. Özellikle "Death, Be Not Proud" (Ölüm, Gururlanma) adlı şiiri, ölümün güçsüzlüğünü ve sonunda ölümün yenileceğini anlatır.
Elegies (Ağıtlar): Sevgi, özlem ve ayrılık gibi temaları işleyen bir dizi ağıt.
Devotions Upon Emergent Occasions (Olağanüstü Durumlarda Dua ve Dua Odaklı Düşünceler): Şairin kendi hastalık deneyimlerinden yola çıkarak kaleme aldığı dini eserlerden oluşan bir kitap.
Anniversaries (Yıldönümleri): Şairin annesi ve kardeşi için yazdığı yas ve anma şiirlerinden oluşan bir koleksiyon.
Ignatius His Conclave (İgnatius'un Rönesansı): Cizvitler hakkında hicivsel bir eser.
Bu eserler, John Donne'un edebi mirasının önemli bir parçasını oluşturur ve onun farklı temaları ve tarzları nasıl ele aldığını gösterir.