PHİLON [İskenderiyeli] (İÖ 25 – İS 50)
Mısırlı tanrıbilimci. İbrani inançlarıyla Platon ve Pythagoras’tan esinlenen Yunan felsefesini uzlaştırmaya çalışmıştır.
İskenderiye’de doğdu, aynı kentte öldü. Eski İbrani inançlarına bağlı, varlıklı bir ailenin çocuğuydu. Önce İbrani dinini temel alan bir öğrenim gördü, sonra felsefe, dilbilgisi, geometri ve müzik konularında uzun boylu çalışmalara koyuldu. Özellikle Yunan filozoflarından Platon, Aristoteles, Pythagoras ve Stoacılar’ı inceledi. Bir süre toplumdan uzak kalarak yalnız tuz, ekmek ve ot yiyerek içekapalı bir yaşam sürdü, sonra Antisthenes, Epikuros, Herakleitos, Anaksagoras, Zenon gibi değişik öğretileri savunan bilgeler üzerinde çalıştı. Bu çalışmalarından edindiği bilgi birikimine dayanarak Tevrat’tan kaynaklanan İbrani düşüncesiyle, Platon ve Pythagoras felsefelerini bağdaştırmayı amaçlayan bir öğreti benimsedi. Bir aralık Atina’ya giderek retorik okudu, Pindaros, Sophokles, Euripides gibi Yunan yazarlarının yapıtlarını inceleme olanağı buldu.
“Bilimsel sevgi” ve felsefe
Philon, felsefeyle yaşamı bağdaştırmak isteyen, düşünceyle davranışlar arasında uyumun sağlanması gereğini savunan bir görüşün öncüsü sayılır. Ona göre bilge düşündüğü gibi yaşayan, davranışlarında alçakgönüllülüğü, azla yetinmeyi, süsten ve gösterişten kaçınmayı ilke edinen kimsedir. Bu nedenle felsefesinin temelini ahlak oluşturur. Ahlakın kaynağı da, günün birinde bütün insanlığın benimseyeceği, İbrani dininin önerdiği yaşama biçimidir. Bu yaşama biçiminin özünü “bilimsel sevgi” oluşturur. Philon “bilimsel sevgi”den bütün varlık türlerini öğrenmeye yönelik çalışmasını, nesneleri incelemesini, böylece evren bütününü tanımayı amaçlayan derin ilgisini anlar.
Philon’un öğretisine göre, evren bütününü konu edinen felsefenin temelini tanrısal varlığı kavrama çabası oluşturur. İnsan tanrısal özü, somut olarak, göremediği gibi bilemez de, bilinen onun ilinekleridir. Tanrısal özün bilinmesi Tanrı kayrasına bağlıdır, Tanrı bilinmeyi istediği zaman bilgenin gönlüne bir ışın gönderir, bu ışın ise bir esinlemedir. Tanrısal kayra aracılığıyla Tanrı’yı bilmek kişiyi yokluktan kurtarır, varlığa dönüştürür.
Tanrısal özün kavranmasında Platon’un “idea” kavramından esinlenen Philon’a göre, Yunan felsefesi, Hz.Musa’nın Tevrat’ta bildirdiği görüşlerden doğmuştur, bu nedenle Hz. Musa diniyle bu felsefe özdeştir. Çünkü Platon’un ileri sürdüğü “idealar” gerçekte tanrısal usun (logos) söze dönüşen düşünceleridir. Tanrı bunlarla evreni etkiler, bu düşünceler, bütün varlık evrenini yoktan yaratan, tanrısal usun ürünleridir. Bu özellikleri dolayısıyla “idealar” da yaratılmıştır. “İdealar”in yaratıldığı görüşünü savunan Philon, bu konuda, Platon’dan ayrılır. Çünkü Platon’a göre “idealar” yaratılmamış, önsüz-sonsuzdur, bütün varlık türlerinin, erişilmez bir olgunluk aşamasında bulunan ilkeleridir, temel örnekleridir.
Gerçekleri kavrama yöntemi
Philon’a göre bilimsel gerçekleri aydınlatan yalnız tanrısal kayradır, bu nedenle felsefeyi uğraş edinen bilgenin önce, Tanrı’nın Hz. Musa’ya bildirdiği kutsal yasaları öğrenmesi, onları derin bir düşünceye dalarak açıklamaya çalışması gerekir. Philon’un bilimsel gerçekleri kavramak için önerdiği yöntem simgelere dayanır ve kavramların alışılagelen dışında gizli birer anlam taşıdığı görüşünden yola çıkar. Bu da felsefeye gizemci bir içerik kazandırma amacını güder. Gizemi kutsal yazıların özü sayan bu anlayışa göre harfler birer nesnedir (cisim), bunların gerçek anlamını kavramadan girişilen her eylem kişiyi ahlaksızlığa sürükler. Çünkü kutsal yazılarda us ilkelerine aykırılık söz konusu değildir, oysa bunların görüşüne, yüzeysel anlamına inananlar us ilkeleriyle bağdaşmadıklarını ileri sürerler. İşte ahlak kurallarına aykırılığın kaynağı da budur. İnsanın ahlaklı bir varlık olarak yaşayabilmesi için başlıca kural kendini Tanrı’ ya adaması, geçici varlıklardan yüz çevirerek ölümsüz ve yüce olana yönelmesidir. Bu da içekapanışla, derin düşünceye dalışla sağlanır.
Philon, kutsal yazılardan, özellikle Hz. Musa’nın getirdiği inanç kurumundan kaynaklanan düşünceleriyle, çağlar boyunca, dinle ilgilenen düşünürler’ filozofları etkilemiş, kimi felsefe tarihçilerine gör tanrıbilimin kurucusu olmuştur. Onun geliştirdij: öğreti felsefeyi, inancın denetimi altına verdiğinden bütün Orta Çağ tanrıbilimcilerinin, özellikle Platon un görüşlerini benimseyenlerin başlıca kaynağı ol muştur. İbrani inançlarını temel almasına, kimi kilis düşünürleri karşı çıkmışsa da, dini bilimin ilkesi diy> nitelemesi geniş bir ilgi uyandırmıştır. Platon ve Pythagoras felsefelerinin getirdiği yeni yorum, sonradan Yeni-Platonculuk’un gelişmesine katkıda bulunmuştur.
• YAPITLAR (başlıca): Philonis Judaei, Opera Omnia, (ö.s.), 4 cilt, 1828-1829, (“Yahudi Philon’un Bütün Yapıtları”)
• KAYNAKLAR: E.Brehier, Les idees philosophiques et religieuses chez Philon d’Alexandre, 1950; G.D.Farandos, Kosmos und Logos nach Philon von Alexandria, 1976: H.A.Wolfson, Philo, 1948.
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi