Kısaca Bayramiyye/Bayramilik:
Bayramîlik, Hacı Bayram Velî'nin önderliğinde Anadolu'da kurulan bir tarikattır. Temelde İslami tasavvuf öğretilerine dayanır ve dini pratikleri, manevi disiplini ve sosyal yardımlaşmayı içeren bir yapıya sahiptir. Bu tarikat, cezbe, muhabbet ve sırr-ı ilâhî gibi kavramlarla ifade edilen temel prensiplere dayanır.
Bayramîlik, Hacı Bayram Velî'nin öğretileri üzerine kurulmuş olup, onun ölümünden sonra iki kola ayrılmıştır. Bir kol, Hacı Bayram'ın seçkin halifesi Akşemseddin tarafından devam ettirilmiş ve klasik tarikat geleneklerini sürdürmüştür. Diğer kol ise Melâmiyye-i Bayramîyye olarak bilinir ve sessiz zikir ve melamet temayülünü sürdürmüştür.
Bayramîlik, Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde yayılmış ve dini hayatın şekillenmesine önemli katkılarda bulunmuştur. Tarikatın mensupları, ziraat, sanat ve el emeğiyle geçimlerini sağlamaya önem vermişlerdir, bu da tarikatın hazır yemek yiyen derviş topluluğu imajından uzaklaşmasını sağlamıştır.
Genel olarak, Bayramîlik, Hacı Bayram Velî'nin öğretilerini takip eden ve manevi disiplini, dini ibadetleri ve toplumsal yardımlaşmayı önemseyen bir tarikattır.
Ayrıntılı Bayramiyye/Bayramilik:
Hacı Bayram Velî'nin önderliğinde kurulan Bayramîlik tarikatı, XIV. yüzyılın sonları ve XV. yüzyılın başlarında ortaya çıkmıştır. Bu tarikat, Hacı Bayram Velî'nin (833/1429) adını taşımaktadır. Hacı Bayram, 753/1352 yılında Ankara'nın Solfasol (Zü’t-Fadl) köyünde doğmuştur. Asıl adı Numan'dır ve çok mütevazi olduğu için Şeyhi tarafından Bayram adını almıştır.
Çocukluk dönemi hakkında çok fazla bilgi bulunmamaktadır. Ancak, onun ün kazanması müderrislik göreviyle başlamıştır ve görev yeri Melike Hatun'un yaptırdığı Kara Medrese'dir.
Hacı Bayram, Kayserili Şeyh Hamîdeddin b. Musa (Somuncu Baba)'ya intisap ederek ondan feyz almıştır. Şeyhinin neş'e ve kemaline olan sevgisiyle onunla birlikte olmuş, birlikte Şam ve Mekke'ye gitmiş ve hac görevini yerine getirerek Aksaray'a geri dönmüşlerdir. Hacı Bayram Velî, şeyhinin vefatından sonra Ankara'ya geri dönmüştür. Hacı Bayram Velî, Kara Medrese müderrisliğinden ayrıldıktan sonra, fikirlerini yaymak için tasavvuf terbiyesini de ekleyerek kolaylıkla yaygınlaştırmıştır. Ölümünden sonra, Bayramîlik adıyla ün salan bu tasavvuf ekolünü yetiştirdiği müridleri devam ettirmişlerdir.
Bayramîlik, tasavvuf tarihinde önemli bir yere sahiptir. Tarikatlar, görünen bir yapıya sahiptir; ancak hayat sahnesine çıkışı ve devamlılığı, içerdiği öz'e bağlıdır. Şeyhinin şahsiyeti, teslimiyeti ve fedakarlığı da önemlidir. Ayrıca, o dönemdeki ortam ve şartlar da büyük önem taşımaktadır. Bayramîlik, Melâmet öğretisi üzerine kurulmuş ve onun öğretilerini yaşatmıştır. Melâmet, nefsi kınamayı ve Hak'kı yüceltmeyi ifade eder, yani Tevhid'e varmayı amaçlar. Bayram Velî'nin öğretilerinde bu öğretileri açıkça görebiliriz.
Silsilesi
Bayramîlik tarikatı iki kol üzerine kurulmuştur. Birinci kol, Bayezid Bestamî'ye uzanırken, ikinci kol ise Hasan Basrî'ye dayanmaktadır. Bayramîlik, sesli ve sessiz zikir geleneğini içinde barındırmıştır; sesli zikri Halvetîlik'ten, sessiz zikri ise Nakşîlik'ten almıştır.
Bayramîlik tarikatının fikrî yapısında belirgin bir özellik, ihtiyârî ve ıztırarî ölümle zevk edilen vahdet-i vücûd anlayışına olan inançtır. Diğer tarikatlardan farklı olarak, Bayramîler için vahdete inanmak sonuç değil, başlangıçtır. Bu inanç, zamanla oluşur ve tasavvufî olgunluğun bir parçasıdır. Tevhîd mertebelerine büyük önem verilir ve Hacı Bayram, bu mertebeleri "bilmek", "bulmak" ve "olmak" şeklinde ifade eder.
Bayramîlik tarikatının fikrî yapısında belirgin bir özellik, ihtiyârî ve ıztırarî ölümle zevk edilen vahdet-i vücûd anlayışına olan inançtır. Diğer tarikatlardan farklı olarak, Bayramîler için vahdete inanmak sonuç değil, başlangıçtır. Bu inanç, zamanla oluşur ve tasavvufî olgunluğun bir parçasıdır. Tevhîd mertebelerine büyük önem verilir ve Hacı Bayram, bu mertebeleri "bilmek", "bulmak" ve "olmak" şeklinde ifade eder.
Bayramîlik, dünya hayatında kimsenin yük olmamasını ve alınteriyle kazancın esas alınmasını vurgular. Hacı Bayram Velî, Ankara'da tarım yaparak geçimini sağlamıştır. Bu tarikatta, başkalarının zorluklarında yardımcı olma prensibi bulunur. Hacı Bayram'ın üç aylarda halktan zekât topladığı ve fakirlere dağıttığı bilinmektedir. Bu davranış, aynı zamanda nefsi kınamanın bir göstergesi olarak da kabul edilebilir.
Tasavvufî düşünce ve pratik hayat anlayışında, Hacı Bayram Velî'nin maneviyata düşkün bir mistik olmaktan çok, hayatın pratik gerçeklerine uyum sağlayabilen, çalışkan bir lider olduğu görülür. Tarikat geleneğinde, toplu zikirler, teheccüd namazları ve çarşı içinde kudûm çalmak gibi uygulamalar yer alır.
Nevizade AinyVntnlIadihalü'l-Hattsik'e göre Bayramîlik silsilesi, Halvetî geleneğine bağlı olan Erdebil sufileriyle ilişkilendirilir. Araştırmacılar, Hacı Bayram Velî'nin Melamilik akımından da etkilendiğini öne sürerler. Örneğin, Gölpınarlı, Hacı Bayram'ın zikr-i hafî uygulamasını "kendisindeki melamet neşesinden doğan bir hal" olarak kabul eder ve bunun Nakşibendîlikle bir ilgisinin olmadığını belirtir.
Hacı Bayram Velî'nin vefatından sonra, Bayramîlik tarikatı ikiye bölündü. Cehrî zikri benimseyenler Şemsiyye kolunu temsil eden Akşemseddin'e bağlanırken, diğerleri Melamiye kolunu temsil eden Ömer Dede'ye katıldılar. Bu iki kol arasında temel inançlar ve tarikat kuralları açısından önemli bir fark bulunmasa da, Akşemseddin'in liderliğindeki kolun klasik Sünnî tarikat geleneğini sürdürdüğü, Bayramî Melamiliğin aksine belirgin eğilimlerin görülmediği belirtilmelidir.
Nevizade AinyVntnlIadihalü'l-Hattsik'e göre Bayramîlik silsilesi, Halvetî geleneğine bağlı olan Erdebil sufileriyle ilişkilendirilir. Araştırmacılar, Hacı Bayram Velî'nin Melamilik akımından da etkilendiğini öne sürerler. Örneğin, Gölpınarlı, Hacı Bayram'ın zikr-i hafî uygulamasını "kendisindeki melamet neşesinden doğan bir hal" olarak kabul eder ve bunun Nakşibendîlikle bir ilgisinin olmadığını belirtir.
Hacı Bayram Velî'nin vefatından sonra, Bayramîlik tarikatı ikiye bölündü. Cehrî zikri benimseyenler Şemsiyye kolunu temsil eden Akşemseddin'e bağlanırken, diğerleri Melamiye kolunu temsil eden Ömer Dede'ye katıldılar. Bu iki kol arasında temel inançlar ve tarikat kuralları açısından önemli bir fark bulunmasa da, Akşemseddin'in liderliğindeki kolun klasik Sünnî tarikat geleneğini sürdürdüğü, Bayramî Melamiliğin aksine belirgin eğilimlerin görülmediği belirtilmelidir.
Bayramîlik, temelde cezbe, muhabbet ve sırr-ı ilâhî gibi kavramlarla ifade edilir. Benzer şekilde, Ahilik geleneğinde olduğu gibi, Bayramîlik'e mensup olan dervişlerin bir sanat veya meslek sahibi olmaları gerekliliği vardı. Ahiler, Ankara ve çevresinde yaygın olan Bayramîyye tarikatına katıldı ve geleneğini bu tarikat içinde sürdürdü.
Ankara, İstanbul, Bolu, Bursa, İzmir, Adana, Maraş ve Kastamonu gibi bölgelerde yayılan Bayramîlik, Anadolu'da dini hayatın şekillenmesine önemli katkılarda bulundu. Hacı Bayram'dan itibaren, mensuplarının ziraat, sanat ve el emeğiyle geçimlerini sağlamaları önemli bir özelliktir. Bu durum, hazır yemek yiyen derviş topluluğu imajının yayılmasını engelledi.
Hacı Bayram'ın vefatından sonra, Bayramîlik iki büyük kola ayrıldı ve bu ayrılıkta farklı karakterler ve eğilimler de rol oynadı. Ana kol, Hacı Bayram'ın seçkin halifesi Akşemseddin tarafından devam ettirildi ve bu kola Şemsiyye-ı Bayramîyye denildi. Bu kol, sesli zikri esas aldı. Diğer halife ise Bursalı Bıçakçı Ömer Dede'dir ve Melâmiyye-i Bayramîyye kolunu kurdu. Bu kol ise sessiz zikir ve melamet temayülünü devam ettirdi.
Bayramîlik, Ayaşlı Bünyamin, Pir Ali, İsmail Mâşukî, Ahmed Sarban, Hüsameddin Ankaravî, Şeyh Bâli gibi isimlerle varlığını sürdürdü. Zaman zaman fikirlerindeki coşkunluk nedeniyle sert tepkilerle karşılaşmış ve mensuplarından bazıları idam edilmiştir. Ayrıca Bayramîlik'in Tennûririye, Himmetiye, İseviyye ve Hamzaviyye gibi kolları bulunmaktadır. Aziz Mahmud Hüdâi'nin kurduğu Celvetîlik de Bayramîlik'in devamı olarak kabul edilir.