İbrahim Nazzam Kimdir, Hayatı, Felsefesi, Düşünceleri (İslam Filozofları)

NAZZAM (809 ? – 845)

Arap, filozof. Us ilkelerine dayalı bir İslam felsefesinin kurulmasına öncülük etmiştir.

Basra’da doğdu, Bağdat’ta öldü. Gerçek adı İbrahim b.Sayyar el-Nazzam’dır. Us ilkelerine dayalı, Mutezile öğretisinin öncülerinden, filozof Ebu’l-Huzeyl’in öğrencisidir. Önce Anadolu-Yunan filozoflarının yazılarını inceledi, özellikle Anaksagoras, Demokritos ve Herakleitos gibi bilgelerin öğretileri üzerinde durdu. Sonra İslam düşünürlerinin yapıtlarını okudu. Yazılı yapıtı kalmayan Nazzam’ın düşünceleri, öğrencilerinin yazılarındaki alıntılardan öğrenilmektedir.

Nazzam, Mutezile öğretisine bağlı kalmakla birlikte, özgün sayılan düşünceler de ileri sürmüştür. Ona göre insan, bütün eylemlerinde, bağımsızdır, eylemlerini kendi yaratır, yazgıya bağlı değildir. Tanrı’nın, kendi tözü dışında, nitelikleri yoktur. Suç işleyen bir kimse dini yadsımış ya da dinden çıkmış sayılmaz. İyiyi ödüllendirmek kötüyü cezalandırmak gereklidir.

Tanrı kavramı

Tanrı, yaratıcı, önsüz-sonsuz bir varlıktır, bilgedir ve bilgeliği varlığının dayanağıdır. Bir’dir, yaratılışın kaynağıdır. Tüm yaratmalar tanrısal bilgeliğe uygun bir düzen içindedir. Tanrısal eylem ve erdemler mantık kurallarına göre açıklanabilecek niteliktedir. Yaratma eylemi doğa yasalarına ve evreni oluşturan varlık ilkelerine uygundur. Tanrısal güce gerekli yönü veren bilgidir. Ancak tanrısal eylem bağımsızdır. Tanrısal istencin yaratma ve yasalara uymayı isteme gibi iki etkinliği vardır. Tanrı’da doğrudan algılama, haksızlık, olmaz. Kötülük ve yalan eksik varlıklara özgüdür, Tanrı adildir. İnsanlar için en iyi olanı yapmaktan çekinmez. Cennetin olanaklarından ya da cehennem azabını azaltıp çoğaltmaktan dolayı hesap sorulamaz. Yaptıklarının benzerlerini sonsuz kez yapabilir, ancak, daha iyisini değil. Yaratmanın nedeni yarattıklarının yararıdır. İnsanın denetimine verdiği yetenekleri üzerinde Tanrı’nın hiçbir gücü yoktur. Tanrı soyut olarak yaşam ve güç yaratamaz. Tanrı istenç ile sınırlandırılamaz. O, kendi istencinin yaratıcısı ve temelidir. Tanrı’nın özgür istenci, kendi varlığı ile sınırlı ve zorunludur.

Tin, insandaki tözdür, gövde de tinin bir etkinliğidir. Tinin yapmaya gücü olduğu eylemi devindiren gövdedir. İnsan, gerçekleşme aşamasındaki eylemi dışa vurur. Gerçekleşen eylemleri oluşturma ve uygulama gücü yoktur. Tin ve gövde ölçü bakımından eşit, biçim bakımından benzer durumdadır.

Evren anlayışı

Nazzam’ın evren anlayışı Herakleitos, Demokritos ve Anaksagoras’a dayanır. Ona göre doğa, organik bir bütündür, bu bütünde gizli olanlar açılmada, gizilgüç durumundan oluş durumuna geçmektedir. Değişme ve zaman bu gizilliğin açılma sürecidir. Gerçekte nesneler başlangıçta (ezel) bütün olarak vardır. Orada eski ve yeni, geçmiş ve gelecek yoktur. Olmuş ve olacak olan bütün olaylar bu gizli evrenselliğin içindedir. Evren, özlerden (atom) kurulu bir bütündür. Atomları da Tanrı yaratmıştır. Ancak yaratılma olayı sürekli değil bir kezliktir. Tanrı, başlangıçta her şeyi birden yaratmış, onları saklı, bir durağanlık içinde bırakmıştır. Sonra, onları birbirinden türeyen aşamalı varlıklar durumundan, eyleme geçirmiştir. Nesnede devinimden başka ilinek yoktur. Cisim, eylemsel sonsuz parçacıklardan oluşmuştur. Cisimler, ilintilerinde özdeştir. Çünkü, bütün cisimler bütün ilintileri alır.

Evren, töz ve tek ilinek olan devinimden oluşur.

Her eylem devinmedir, durgunluk ise gerilmedir. Yaratma sırasında her şey gerilme durumundaydı. Renkler, sesler, tatlar, güç, sıcaklık cisimdir. Cisimlerin canlı, ağır ve ölü gibi türleri vardır. Bir cisim, tanrısal istenç dışında nitelik değiştiremez. Bir cismin bölünebileceği parçaların sınırı yoktur. İki somut nesne birbirine dönüşüp özdeş yeri kaplayabilir.

Yaratma

Yaratma, özgün bir eylemdir. Tanrı düzenini öz dileği ile bir anda, insanın özgür olan eylemlerinden herbirini de ayrı ayrı yaratmıştır. Değişme ve zaman gizilliğin açığa çıkışıdır. Her şey başlangıçta ve eşzamanda vardı. Ateş yakmaya ve ısıtmaya verilen addır. Ateşin ısıtması, ışığın eksilmesidir. Ateş, ısıdan da yetkindir. Maddi evrende su ve toprak egemendir. Kumaşın, odunun, pamuğun yanması ateşin onlardan çıktığını gösterir. Dış etkenler yanmayı sağlayamaz. Yılanın zehiri, zehirsiz bir gövdeye işleyemez. Yılanın zehiri, gövdedeki zehiri yok ederek bozulmasına yol açar.

İnsan, seçkin bir cisim olan tindir. Onu hem bir engel, hem de bir araç olan, özdeksel öğeleri etkiler. Bütün tinler özdeştir, eylemleri de tek türdedir. Tin gövdeden ayrılınca, evrenden, yukarı doğru yükselir.

Bilgi ve istenç anlığın eylemleridir, insanın en önemli yanı istençtir. Zorunlu ve tanrısal uyarıyla ortaya çıkan istenç, insanda bulunan etkinliktir. Duyularla bilinen şeyler zorunludur. Tasım ve akıl-yürütmeyle her bilgi kavranamaz. Bilgi ve bilgisizlik birbirine yakındır, özdeş yetiden ortaya çıkar.

•    KAYNAKLAR: Cahiz, Kitabu’l-Hayavân, 1905; De O’Leary, İslam Düşüncesi ve Tarihteki Yeri, çev. 1971; Hayyat, Kitahu’l-İhtisar, 1925.

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski