Despotizm
Despotizm (zorbalık), yönetimin kendi keyfine göre hareket eden bir tek kişinin elinde bulunduğu siyasal sistemdir. Bu sistemde devlet baştaki yöneticinin keyfi ve zorbalığa dayalı tasarrufları ile yönetilir. Despotun ve onun atadığı yöneticilerin uymak zorunda oldukları ne bir anayasa, ne de bir hukuk sistemi vardır. Anayasaya, yasalara ve yerleşik siyasal geleneklere sahip bulunmaması en belirgin özelliği olup bu rejimde kişi hak ve özgürlüklerinin bir anlamı yoktur.
despot.png 70 173
Tarihte despotluklar XIII.yüzyılda ortaya çıkmıştır. Bazı İmparatorluk ailelerine mensup prenslere verilen haslara ve Bizans İmparatorluğu’nda iç karışıklıkların devam ettiği dönemlerde kurulan bağımsız devletçiklere “despotluk” adı verilmiştir. XVI11.yüzyıl da Aydınlanma Çağının filozofları tarafından savunulan düşüncelerin bazı krallıklarca uygulanmasına da “aydın despotizmi” denmiştir. Aydın despotizminin esaslarını tarihte ilk kez Prusya Kralı II.Friedrich (1740-1786) uygulamıştır. Çarlık Rusya’sında II.Yekaterina (1762-1796), Avusturya’da Maria Theresia (1740-1780) ve I.Joseph (1780-1790), İspanya’da IlI.Carlos (1759-1.788) da aydın despotizmini uygulayan yöneticiler olmuştur. Fransız ihtilâlinden sonra krallar aydın despotizmi esaslarını terkedip soylularla iş birliğine gitmişlerdir. XIX.yüzyılda demokrasi ve halk egemenliği düşüncesinin gelişmesi ve hukuk devleti ile anayasaya bağlı siyasal sistemlerin yerleşmesinde etkili olmasıyla despotizm giderek geriledi. Anayasalarla kralların keyfîliklerine son verilirken yönetenlerle yönetilenler arasındaki ilişkiler yasalarla düzenlendi. Çağımızda ise despotizmin totalitarizm ve diktatörlükler şeklinde karşımıza çıktığını görüyoruz. Sözde anayasaya bağlı sistemler olan sosyalizm ile Nazizmde Stalin, Mao, Hitler ve Mussolini gibi çağdaş despotlar uzun yıllar toplumlara egemen olmuş ve keyfilik ve zorbalıklarla devletlerini yönetmişlerdir. Ancak diktatörlükle despotizm arasında bazı farklılıklar bulunmaktadır.
Doğu despotizmi:
Despotizmin, Alman asıllı ABD’li tarihçi Kari A.Wittfogcl’in doğuda devletin ekonomiye doğrudan müdahale ettiği ve üretim araçlarını elinde tuttuğu tarım toplumlarında “Doğu Despotizmi” (Despotisme Orientale) şeklinde uygulandığım ileri sürmesiyle Doğu Despotizmi deyimi yeniden sosyolojik tartışmalara sebep oldu. Witlfogel, “Doğu Despotizmi” yle sadece bir yönetim tipini değil, aynı zamanda aşağıdaki özelliklere sahip (ki o bu yüzden zaman zaman ‘hidrolik toplum’ diye anılır) bir sosyal yapı tipini anlatmağa çalışmıştır. Otokrasi, merkezîleşmiş bürokratik yönetim, kurumlaşmış soyluluğun bulunmayışı, tüccarların tali konumu, köleliğin önemsizliği ve büyük ölçekli su dağıtım şebekesine dayalı sulu tarım. NViufogel’e göre son özellik çok Önemli olup diğerlerini gerekli kılmaktadır. Bu kavram çeşitli şekillerde tartışılabilir. Öncelikle ‘oryantal’ terimi biraz aldatıcıdır, çünknü Asya’da var olmuş her türlü politika bu özellikleri göstermez. Öte yandan Wittfogel’in kendisi bile bu tür örnekleri Asya’nın dışından vermektedir (Örneğin İnkalar, Aztekler ve eski Rusya’dan). İkinci olarak, tüm bu özelliklerin zorunlu olarak birbiriyle bağlantılı olduğunu ileri sürmek yanlış olabilir. Yukarıda sayılan özelliklerin sonuncusu olan sulu tarım sistemi hariç hepsi yalnız farklı eksik kombinezonlar içinde değil, üstelik şu büyük yönetimden (yani Geç Roma İmparatorluğu, Bizans İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu, Eski Rusya, erken Tokugava Japonyası) birisi dışında ortak olarak ortaya çıkabilirler. Daha da ötede, hatırı sayılır bîr ölçekte sulama, merkezîleşmiş devletlerin gelişmesinden önce Mezopotamya’da biliniyordu. Öyleyse güvenle ileri sürülebilecek tek şey şundan ibaret olabilir: 1-Ancak merkezîleşmiş yönetim çok büyük sulama sistemleri kurup işletebilir; 2- Nüfusun böyle bir sisteme bağımlılığı merkezî hükümeti güçlendirir. Üçüncü itiraz da şudur: Asya toplumlarının hepsi hep çok değişim geçirmişlerdir; bu nedenle onları tek bir statik modele sıkıştırmak imkânsızdır. Şunu söylemek hakikata daha yakın olur ki, makina ötesi tarım toplumları otoritenin feodal ya da yanfeodal dağılımı ile otokratik-bürokratik merkezileşme arasında gidip gelmiştir.
Davut DURSUN – SBA
Despotizm
Despotizm, ister bireysel ister sıkıca birbirine bağlı bir grup tarafından olsun mutlak siyasi bir güç ile hükmeden tek bir idari otoriteye sahip hükümet biçimi. Klasik biçiminde despotizm, bir şahsın idaresinin olduğu devlet, despot ise bütün siyasi gücü kullanan ve bütün devleti temsil eden diğer herkesin ikincil önemde olduğu otoritedir. Bu tip despotizm medeniyetin kurulmasında ilk aşamalarda görülen derebeylik ve benzeri yönetimlerde yaygındı. Tarihteki Mısır Firavunları klasik despotlara bir örnektir.
Vikipedi