Empati ve Sempati
Empati bilişsel veya duygusal-bilişsel bir süreç olarak kabul edilmiştir. Bilişsel bir süreç olarak tanımlanan kavram, bireyin bir başkasının duygu ve düşüncelerini kendi zihniyle anlaması ile ilişkilidir ve başkalarının anket sorularına verecekleri cevapları tahmin etme ve benzeri şekilde diğerlerinin davranışlarına uyum sağlamayı araştıran çalışmalara yol açmıştır. Bu çalışmalar büyük metodolojik güçlüklerle karşılaşmıştır.
Duygusal-bilişsel kavram, bir insanın başka birinin duygusal bir anını -doğru veya yanlış olarak- fark etmesi ve ardından aynı duyguyu kendisinde duyması üzerinde odaklanır. Her iki duygusal durumun birbirine ne kadar benzediği tartışmalı bir konudur. Bundan da ötede, diğer kişinin neler hissettiği ortamdan, doğrudan doğruya gözlemden veya bilgi almak yoluyla öğrenilebilir. Bu kavram diğer kişinin duygusal durumunun “empati yapan” kişide yeni bir duygu ortaya çıkmasına yol açması durumunu içermez.
Duygusal bilişsel empati, tanım gereği, “kendini diğerinin yerine koyma”nın zorunlu sonucudur, tîene de insanın kendisiyle diğer bir kişinin yaşantıları arasındaki ilişkilerin öğrenilmiş olmasına bağlı olabilir. Duygusal bilişsel empati, ahlaki davranışla ve eğer yardım diğer kişideki olumsuz duyguları azaltacak ise o kişiye yardım etme davranışıyla bağlantılıdır. Ancak, son araştırmalar gösteriyor ki, eğer empati yapan kişinin tek motivasyonu empati yaptığı olumsuz duygudan kurtulmak ise bunu diğerine yardım ederek yapabileceği gibi böyle bir ortamdan kaçınarak da sağlayabilir, hatta bu ikincisi daha etkili ve zahmetsiz olur. Eğer empati yapılan olumsuz duygu çok güçlü ise birey, diğer insandan kaçabilir.
empati.png” border=”0
Öte yandan, empati yapan kişi diğerine karşı pozitif bir tutum içinde ve ona yardım etmeye istekli ise bu empati bir tür sempati halini alır. Sempati bir insanın bir başkasının iyiliğini isteme, onun iyiliği ile ilgilenme durumu olarak görülebilir. Empati sempatinin karşılığı mıdır, bunu tam olarak söyleyemeyiz, zira bir insan diğer bir İnsana sempati duyabilir ve bu diğer kişi herhangi bir benzeri duygu taşımıyor olabilir.
Empati genel olarak bir kişinin kendisini başkalarının duygularına ya da nesneler ve nesneler dizisinin ‘varlığı’na (gönüllü ya da değil) yansıtmasıdır. Empati terimi psikolojik bir bağımlılığı vurgular. Kelime olarak 1904’te Vernon Lee tarafından icad edildi. Ardından psikolog E.B.Titchener tarafından Almanca Einfühlung sözcüğünün çevirisi olarak 1909’da kullanıldı. Sosyalist yazarlar, örneğin B.Brechi terimi, daha genelde “yabancılaşma”nın bir parçası olarak ele almıştır.
Terimin bu sosyal psikolojideki kullanımını aşan siyasal literatürdeki kullanımı “modernleşme” teorilerine de yansımıştır. Bir halkın daha üstün ve daha farklılaşmış yapıdaki başka bir toplumla kendisini özdeşleştirmesi, kendisini onun yerine ‘koymaya’ çalışması ve başka bir kimlik kazanma çabası da empati kavramının içinde incelenmiştir. Bunlardan en ünlüsü Geleneksel Toplumun Çöküşü (The Passing of Traditional Society) adlı kitabında bu görüşleri geliştiren ve yaygınlık kazandıran Daniel Lerner’dir.
(SBA)
Ayrıca bakınız
- Telepati