atom12.png 84 184 HİLOZOİZM
Yunancada hyle (madde) ve zoon (canlı) kelimelerinin birleşmesiyle meydana gelmiş olan hylozoizm kelimesi maddenin, dolayısiyle bütün âlemin canlı olduğunu savunan görüştür. Bu öğretiye göre canlılık, maddenin ayrılmaz bir Özelliğidir ve madde ile canlılık birbirinden ayrılamaz. Milet Okulu, varlığın temel ilkesini (arche) canlı ve aynı zamanda yaratıcı sayıyordu. Bu ilk ve temel ilke, göklerin ve içindeki âlemlerin ortak anasıdır. Varolan her şey, varlığını bu ilkeden alır. O, en yüksek tanrıdır ve kendine özgü devamlı bir hareket ve canlılığa sahiptir. Aristoteles’in bildirdiğine göre bu anlayış, aynı zamanda her şeyde tanrıların gizli olduğuna inanmaktadır. Yani “her şey tanrılarla doludur” demek, “her şey canlıdır” demekle eşanlamlıdır.
Lampsacus’lu Straton’a göre, maddenin nihaî parçalarından her biri canlılığa sahiptir. Stoalılara göre, cansız varlık ile canlı varlıkta birbirine ait özellikler vardır; saf bir ruh olmadığı gibi, cansız bir madde de yoktur. Evren canlı ve zeki bîr varlık, yaşayan bir dev, tanrı ise bunun aklı ve kanunudur. Spinoza’ya göre de, Tanrı ve evren kelimeleri bir tek ve aynı şeyi gösterirler. Spinoza’nın tanrısı kosmosun cevheri, kosmosu ise tanrının ta kendisidir. Ona göre kosmos cevheri yer kaplar ve düşünür.
Bu açıklamalar ışığında iki tür hilozoizmden söz edebiliriz: Birincisi, maddenin her parçasına bağımsız bir hayat verir. Demokrit ve Epikürcüler bu gruptandır. İkincisi, âlemi ortak bir hayata katılan birçok unsurlardan oluşmuş yalnız “tek bir canlı varlık” olarak kabul eder. İlk Yunan filozoflarının ve Stoalıların (Revâkıyyûn) görüşü budur.
Yüksel KANAR – SBA