<img src="images/stories/food/kant.png 79 234 KANTÇILIK
Genel olarak XVIII. yüzyıldan günümüze kadar bir kısım düşünürlerin, Kant’in felsefe öğretisini kendilerine çıkış noktası olarak alan düşünce eğilimlerine bu ad verilir. Kant’m aşkın idealizmiyle eleştirici bilgi teorisi bu eğilimlerin aldığı temel olarak ortaya çıkmaktadır. Kant’ın felsefe öğretisini iki alan çerçevesinde temel alanları üç ana akım içinde toplamak mümkündür: Klasik Kantçılar, Kant-sonrası ve Yeni-Kantçılar.
1786’dan sonra Kant’m felsefesini benimseyen gerek öğrencileri, gerekse yorumcuları şunlardır: C.E.Schimid, L.H. Jakob, Tittel, S.Beck, Vaihinger. Aynı dönem içinde bazı düşünürler Kant’a karşı eleştiriler yöneltirken, onun felsefi öğretisini aşma çabasını da gösterdiler. Weishaupt, K.L.Reinhold, Salamon Maimon, Schulze, F.H.Jacobi, Bardili, Herder bunlar arasında yer alır. Bu filozoflar klasik Kantçılık çerçevesinde kabul edilirler.
Kant’a karşı çıkma, onun eleştirici felsefesini aşma eğilimi, özellikle nesnenin a priori olarak kurulmasına yönelme, Kant-sonrasi Fichte, Schelling ve Hegel’in büyük ve köklü metafiziklerinin kurulmasını hazırlamıştır. Schelling’in “tabiat felsefesinin Alman romantizmini etkilemesi bu bakımdan önemlidir. Romantizm, kapsayıcı ve tanımlanması pek kolay olmayan, fakat temelde mekanikçi görüşlere karşı şiddetle karşı çıkan, hayat ve ruhu yücelten bir akımdı. Kant bu akımların ulaşacakları hedefleri aklî yollarla ortadan kaldırmaya giriştiyse de, yine de geriye başka bir araç, yani akıldan vazgeçme kalıyordu. Kuşkusuz akıldan vazgeçen kişiler, yani dünyanın bilimsel yönden tasvirinin kuruluğundan sıkılmış olanlar, akla dayanan bilime karşı duyguyu, hayatı dinî temel alan hakikate ulaşmada bilimin yönteminden başka yolların da bulunduğunu ileri süren şairler, sanatçılar ve yazarlardı.
Yine Kant-sonrası düşünce akışı içinde Hegel’in “diyalektik idealizmi”, Hegelciliği etkilemesi yanında, tam karşıtı olan Marksizmin meydana çıkmasına da ortam hazırladı. Hegel, gerçekliği tez ve antitez ile senteze giden salt aklın diyalektik gelişimi olarak tasarlar. Hegelci felsefe temelde tümel bir akılcılık yanında romantik bir nitelik taşır. Fakat kısa bir süre sonra bu idealizmin yerini, bilimi temel alan farklı sistemler alacaklardır. Sözgelimi Alman maddeciliğiyle birlikte Feuerbach, J.Moleschott, L.Buchner, Kari Vog gibi düşünürler ruhun varlığını bile inkar ederlerken, radikal bir determinizmi savunuyorlardı.
XIX. yüzyılın İkinci yarısıyla XX. yüzyılın başlarında gerçek Kantçı kritizme yönelim başladı. Bu hareket içinde Fransa’da C.Renouvier Cournot’dan başka, özellikle Fransa’da Comte tarafından kurulup İngiltere’de J.S. Mili, Almanya’da E.Laas ve Jodl’un temsil ettikleri pozitivizm etkili olacaklardır.
Öte yandan bu dönemde izafiyetçilik ve idealizmi temel alan Yeni-Kantçılık akımı ortaya çıktı. Bu akımın Almanya’da temsilcileri Otto Lîebmann, F.A.Lange, A.Riehl’dir. Yeni-Kantçılık İngiltere’de Thomas Hill Green tarafından yayılırken, F.H.Bradley, B.Bosanquet ve J.Mc Taggart gibi idealistler de bu akımın etkisinde kaldılar. İtalya’da C.Cantoni, G.Barzelotti, A.Chiappeli, Danimarka’da Höffding bu akımın temsilcileri arasında sayılır. Ayrıca R.Avenarius ve E.Mach’ın ampriokritisizmi, Fransa’da “bilimlerin eleştirisi” akımı temsilcileri olan J.Lachelier, E.Boutroux, H.Bergson, H.Poinca-re, P.Duhem de farklı biçimlerde Yeni-Kantçılığın etkisini felsefelerinde yansıtırlar.
XIX. yüzyılın sonlarıyla XX. yüzyılda Alman felsefesinin en etkili akımı olan Yeni-Kantçılık, temsilcilerinin geliştirdiği felsefi öğretiler içinde ortaya konulmuştur. Tek tek bilim dallarıyla dinin etkilerinin yoğunlaştığı Yeni-Kantçılığm bu aşamasında temsilciler, birçok başka filozoftan yararlanma yolunu izleyerek kendi sis-temlerini oluşturmaya çalışmışlardır. Böylece nesnel idealizme daha çok yaklaşarak, pozitivizm, deneysel eleştiricilik, hayat felsefesi, fenomenoloji, Yeni-Hegelcilik, varoluşçuluk ve yeni-ontoloji gibi felsefi öğretileri hazırlamışlardır.
Yeni-Kantçılık sistematik bakımdan iki okula ayrılır: “Marburg Okulu”, “Baden Okulu” ya da “Güneybatı Freiburg Okulu” . Bu iki okulun dışında ortaya çıkan, fakat sınırlı bir etki doğuran yeni-eleştiricilik adıyla bilinen bir akımı daha saymak gerekir. A.Riehl, Paulsen, Maier’in temsil ettiği bu akım gerçekçi bir yaklaşımla Kant’ı tarihsel olarak doğrulamayı amaçlamış, öteki Yeni-Kantçılardaki öznel idealist yorumları bir tarafa bırakarak “kendinde şey”i Kant felsefesinin Özü olarak almışlardır. G.Simmel, J.Volkelt, L.Klages gibi düşünürler de Yeni-Kantçı akım içinde sayılmaktadırlar. XX. yüzyılın başlarında siyasi ideoloji üzerinde Bernstein, Adler, Vorlander gibi Yeni-Kantçılar etkili olmuşlardır,
Yeni-Kantçıhğın okul düzeyinde temsilcisi olan “Marburg Okulu”mın başlıca fizolofları Hermann Cohen, P.Natorp, Ernst Cassirer, K.Vorlander’dif. Bu okul Kant’in öğretisindeki maddeci eğilimleri bir tarafa atarak, öznel idealizme bağlanırlar. Felsefe, öznel bilimlerdeki gibi bir yöntem ve mantıktır. Bilgiyi kavramsal ya da matematiksel olarak tanımlayan Marburg Okulu, dış dünyaya verin bir şey olarak değil, bilinç yoluyla kurulacak bir şey olarak bakarlar. Dolayısıyla felsefenin konusu bilimdir, bilime ilişkin düşünce değil, bilim düşüncesidir. Bilgiyi duyu verilerinden ayırmaya ve bilmeyi sadece mantıksal kavramlar üretmeye dayandırırlar. Bu nedenle “Marburg Okulu”, “mantıkçı idealizm” olarak da nitelenir.
“Marburg Okulu”nun bilgi teorisinde Yeni-Kantçı önermeleri benimsemeyen “Baden Okulu”, değer sorunu üzerinde durur. “Baden Okulu”nun temsilcileri
Wilheİm Windelband, Heinrich Rîckert, E.Tröltsch ve B.Bauch’dur. Bunlara göre felsefenin temel sorusu varlığa ya da nesnel olana ilişkin değil, olması gerekene ilişkin bir sorudur: “Dünya sorunundan Önce değer sorunu gelir”. Doğa bilimi yöntemi yerine tarihsel yöntemi koyarak kültürel değerlerin ferdi gelişmesinin bilimi olarak tarih bilimini ele alırlar.
(SBA)