Külli-evrensel anlamına gelen Yunanca ´katholikos´ kelimesinden türeme olup, Hıristiyanlığı evrensel bir din, bu dinin temsilcisi olarak da havari St.Petrus adına Roma Latin Kilisesi´ni kabul eden Hıristiyanlık mezhebinin adı.
Hz. İsa’nın yeryüzünden ayrılmasından sonra Hıristiyanlar arasında büyük ayrılıklar baş göstermiştir. Hz. İsa´nın temelde İsrail Oğullarına gönderilmiş olması, ona inanmak isteyen Yahudilerin çok çeşitli ifsat faaliyetleri, bu arada özellikle Pavlos’un meşum çabaları ve bir yandan putperest Roma ile mücadeleye giren Hıristiyanlığın, zamanla Mitraizm gibi birtakım Ön Asya dinleriyle de mücadele etmek durumunda kalması, bu ayrılıkları giderek çoğaltmıştır. Çok erken dönemde, saf Tevhid inancı sarsılmış, ortaya 300´den fazla İncil çıkmış, bir yandan Tevhid inancını koruyanların çabaları devam ederken, bir yandan da ihtilafları gidermek gibi gayelerle konsiller toplama geleneği başlamıştır.
Hıristiyanlığın istişare organları olan konsillerin ilkinin İ.S.22 yılında Kudüs´te toplandığı bilinmektedir. Hıristiyanlıkta İtikad ve ahkamla ilgili kararlar alan konsiller, genel ve bölgesel olmak üzere iki şekilde toplanıyordu. Bu konsillerin en önemlisi İ.S. 325´te İznik´te Roma imparatoru Konstantin´in gözetiminde toplananı idi.
İznik konsilinin toplanış amacı, Özellikle Hz. İsa´nın şahsiyeti etrafında baştan beri süregelen ihtilafları görüşmek ve bir sonuca varmaktı. İsa, Allah tarafından gönderilmiş bir kul -peygamber miydi, yoksa bunun da ötesinde onun Allah´la özel bir ilişkisi var mıydı Konsile katılan 2048 din adamından 318´i İsa´nın Allah´ın cevherinden var olmuş bir ilah ve ezeli olduğunu ve Allah gibi onda da hiçbir değişikliğin olmayacağını kararlaştırdı ve bu temel akide haline getirildi. 2048 üyeli konsilde yalnızca 318 kişi tarafından bu kararın alınmasında ve uygulanmasında împarator Konstantin´in tayin edici baskısı olduğu tarihi bir vakıadır. Bu inancın dışında bir inanca sahip olanlar (Örneğin Arius) aforoz edildiği gibi, o ana kadar elden ele dolaşan 300´den fazla İncil´den Matta, Markos, Luka ve Yuhanna İndileri ´kanonik´ (sahih) İnciller kabul ve ilan edilerek, özellikle Barnabas İncili gibi diğer İndilerin okunması ve bulundurulması ölüm cezasını gerektiren bir suç sayıldı.
Batı Hıristiyanlığı, Roma Latin Hıristiyanlığı da denilen ve Roma Latin Kilisesi’nce temsil edilen bu resmi Hıristiyanlığa evrensellik verilerek Katoliklik doğmuştur. Katoliklik, kendisini 12 Havari´nin en büyüğü kabul ettiği Petrus’a dayandırır. İddiaya göre, Hz.İsa Petrus´a kendisine vekaleten kilisesini kurma görevi vermiş, Petrus Hıristiyanlığı tebliğ mücadelesinde Roma´da şehid edilmiş ve bunun üzerine Roma piskoposu onun görevini devralmıştır. Daha sonra, mahalli piskoposların hepsinin reisi olarak Roma piskoposu Papa unvanıyla Hz. İsa´nın, mahalli piskoposlar da havarilerin vekilleri sayılmışlardır.
<img src="images/stories/food/papa.png 02 157 İznik Konsili´nde Hz.İsa'nın tanrılığı kabul edilmiş olmakla birlikte, Ruhu´l-Kudüs´ün niteliği görüşülmemişti. Bu sıralarda Neo-Platonizm´in etkisindeki İskenderiye Kilisesi Kainat'a üç kuvvetin hakim olduğunu, bunların da, Yaratıcı Güç (Allah), Akıl (Oğul İsa) ve Ruh (Ruhu´l-Kuds) olduğunu ifade ediyordu. Bunun yanısıra, Ruhu´l-Kudüs´ün tanrı olmadığını iddia edenler de vardı. Değişik safhalardan geçen mücadele ve tartışma sonucu İskenderiye Kilisesi´nin görüşleri kabul edilerek Teslis inancı tamamlandı. Fakat, anlaşmazlıklar devam etti. İstanbul´da patrik olarak bulunan Photius, Ruhu´l Kuds´ün Babadan çıktığım söyleyerek Roma Kilisesi´ne karşı çıktı. Ruhu´l-Kudüs´ün Baba ve Oğul´dan birlikte çıktığım kabul eden Roma Kilisesi Patriği aforoz ettiyse de, yeniden makamına geçen patrik Photuis, 879 yılında İstanbul´da bir konsil toplayarak kendi görüşünü yeniden beyan ve te´yid etti. Bunun üzerine, birbirlerini kafirlikle itham eden bu iki kilise birbirinden koptu ve böylece Doğu Yunan Kilisesi adıyla Ortodoksluk ortaya çıktı. XVI. yüzyılda da reform hareketleriyle Protestanlık doğdu.
Ön Asya´da ´katolik´ olarak anılmakla birlikte Papalık‘a bağlı olmayan bazı Ermeni, Gürcü ve Nesturi grupları gibi hıristiyan toplulukları da bulunmakatdır.
Orta Çağlar´da Avrupa´da hakim olan felsefe de bir bakıma ´Katolik Felsefe´ idi. St.Augustin´in kurucusu olduğu kabul edilen bu felsefenin Rönesans çağındaki en büyük temsilcisi Aquinolu Thomas´tı.
Ali ÜNAL – SBA
KATOLİK
Hristiyanlığın Roma kilisesine bağlı olduğu bir mezheb.
Kelimenin kökü Yunanca “Kath holou” dan gelmektedir. “genellikle” anlamındadır. Kelime, pek eski olup ayrı bir kilise deyimidir. Katolik; cihan şümûl, küllî Kilise demektir. Bu kelime, “her yerde, her zaman ve herkes tarafından” kabul edilen inanç veya uygulamaları ifade etmek üzere ve dinden çıkanlarla ana kitleden ayrılanlara karşı ana caddeyi koruyanları belirtmek için kullanıldı. Bu anlamda “Ortodoks” kelimesinin ifade ettiği anlamı da kazanmıştır.
Hristiyanlık 1054’de öncekilerden daha büyük bir sarsıntı geçirdi. Roma Papa’sı Fotyüs ile Bizans Patriği Mihael Serularyüs karşılıklı birbirlerini afaroz ettiler. Zahirde Kutsal Ruh’un “Baba”dan mı, yoksa hem “Baba” hem “Oğul” dan mı çıktığı başta olmak üzere bazı teolojik meselelerin bölünmeyi hazırladığı görülmekte ise de, geri planda, üstünlük, Kilise anlayışı ve diğer bazı siyasî sebepler bulunmaktaydı. Roma Kilisesi kendine bir ad buldu: “Katolik”. Bu arada Bizans Kilisesi de “Ortodoks” adını almıştı. XVI. yüzyılda yine kutsal dil, İncil’in diğer dillere çevirilip çevirilememesi gibi, zahiri sebepler arkasında bulunan sosyal, siyasî, iktisadî (vergi, hâkimiyet vb.) faktörler sonucu ikinci bir büyük bölünme yaşanarak Protestanlık doğdu.
Hz. İsa’nın Kilisesini Petrus’un Kayası üzerinde kuracağını söylemesi (Matta, XV1, 18), Petrus ve Pavlus’un mezarlarının Roma’da bulunması dolayısıyla Roma’nın Hristiyanlığın merkezi olduğunu ileri sürmekte olan Katolik Kilisesi, kendini “Kutsal, Katolik, Havarilere dayanan Roma Kilisesi” olarak nitelendirir.
Daima Hristiyan âleminin en fazla mensubuna sahip bulunma özelliğini koruyan bu mezhebin dünyanın her tarafında üyeleri vardır. Bugün dünyada yarım milyarı geçen insan Katolik’tir. Katoliklerin dînî başkanı Papa lakabını alır. Papa bugün aynı zamanda Vatikan devletinin başkanıdır. İbâdet dilleri Latince olan bu kitlenin dînî geleneği, merkezleri Roma’dan kaynaklanır. Ancak II. Vatikan Konsilinde diğer dillerde ibâdete izin verildi. Papa VI. Hadrian’dan, 1522-1523’den beri Papa’lar münhasıran, (İkinci dünya savaşından sonra da Kardinal Meclisi üyeleri) çoğunlukla İtalyan asıllı olan kimselerden belirlenir. Avrupa’nın yarısına yakın, Kuzey Amerika’da dörtte bir, Güney Amerika’da ise çoğunluk nüfus Katoliktir. Roma’daki Papa ve Kardinal Meclisi’nin idare ettiği Katolik Kilisesi, başpiskoposluk ve piskoposluklara bölünmüştür. Meselâ 1958’de 10 başpiskoposluk ve 1283 esas ve 882 ünvan piskoposluğu vardı. Üstünlükte Kardinallerden sonra Piskoposlar gelir. Papa’yı Kardinaller seçer.
Katolik Kilisesi, doktrinde üç temele dayanır: Kutsal Kitap, Gelenek ve Kilisenin resmî telkini. Apokrif metinler Trent Konsilinde (1546-1563) alman bir kararla kabul edilir. Üç kredo (âmentü); yani Havariler, İznik ve Athanesyus Kredoları âyinlerde kullanılabilir. Şimdiki Katolik Kilisesine şekil veren Trent ve 1962-1965 yıllarında yapılan 11. Vatikan Konsilidir. Papa, Hz. İsa’nın vekili, Petrus’un halefidir. Papa, yanılmaz. Kilise dışında kurtuluş yoktur.
Kilise, Kutsal Ruh tarafından sevk ve idare edilir. İncil’in yorumu Kilise tarafından yapılabilir. Kutsal Ruh’un hem Baba hem Oğul’dan çıktığı; Hz. İsa’da ilahî, insânî iki tabiat bulunduğu; Hz. Meryem‘in de oğlu gibi, aslî suçtan uzak olduğu, şefâat edebileceği, göğe yükseldiği; azizlerin de şefâatte bulunabileceği; kötülüğe temâyülün günah olmadığı kabul edilir.
Katolikler, 7 sakramente ve 20 konsil kararlarına itibar ederler. Onlara göre ergenlik çağına giren bir kimse senede bir günah çıkartmalıdır. Ruhban zümresi evlenemez, rahip olmayanlardan da evlenenler boşanamaz (boşandıktan sonra evlenme zina sayılır). Vaftiz, su dökülerek yapılır. Vaftizsiz ölen cehenneme gider.
Katolik Kilisesi; mister (sır) kültü, Roma ve Germen hukuku, Eflâtun ve Aristo felsefesi, modern tekâmül kâidelerinin bir karışımı yanında âyin sakrament, “kurban” (İslam’dakinden farklı olarak Hz. İsa’nın kendini insanlığın aslî suçtan kurtulması için feda etmesini âyinle tes’îd sadedinde), zühd, duâ, mu’cize inancı, hiyerarşi, keşişlik, mistisizm ve teoloji gibi dînî elemanları birarada bulundurmaya çalışan bir Hıristiyan mezhebidir (S.C.F. Brandon, A Dictionary of Comparative Religion, London 1970, s. 178; Eınar Molland, Christendom, London 1961; s. 43-96 vd.; Günay Tümer-Abdurrahman Küçük, Dinler Tarihi, Ankara 1988, s. 160-161).
Günay TÜMER – Şamil İA