Kitle Psikolojisi Nedir? Tanımı (Psikoloji)

Kitle Psikolojisi

Kitle teriminin tanımı konusunda gerek literatürde, gerekse günlük dilde bîr kargaşa vardır. Terim, yığın, kalabalık anla­mına geldiği gibi grup anlamına da gel­mekte, bazan da topluluk anlamında kullanılmaktadır. Kitle teriminin anlamı, kit­le psikolojisinin anlamını da belirlemekte­dir.

Sosyal psikolojinin kökenleri, sosyal et­kileşimleri anlamaya çalışan ilk çağ düşünürlerine kadar götürülebilir. Fakat bu­günkü anlamdaki başlangıç, A.Comte´un insan ve toplumun karşılıklı birbirlerini et­kilediklerini söylediği ve biyoloji ve sosyo­lojiyi kesiştiren bir bilim önerdiği La Mo­rale adlı eserinde ilk kez görülür. Bu G.Le Bon (1895) ve G.Tarde (1903)´ın kitlelerin kendilerine özgü bîr psikolojile­ri olduğunu, telkine ve anî hareket etmeye yatkın bulunduklarını ifade eden çalışmaları izler. W.McDougall (1920) ilk kez Sosyal Psikoloji´ kavramını kullandığı 1930´lu yıllarda ekonomik bunalımla birikte sosyal problemlere ve grup süreçlerine ilgi artmıştır. Grup etkileşimleri, grubun bireysel tutumlar üzerine etkisi,azınIık grupları, uygunluk, grup normu ve liderlik alanlarında sayısız çalışma yapılmıştır. Sosyal psikoloji, alan ya da laboratuvarlarda küçük gruplar üzerinde yapılan çalışmalar ve öne sürülen yeni araştırma yöntemleri ve teorilerle yerini sağlamlaştırırken; grup bîr tedavi biçimi olarak  psikiyatriye girmiştir. İncelemelerin amacı ilgiden, insanların birbirleriyle olan ilişkilerini, bu ilişkilerin dinamiklerini ele alan, aksayan yönlerini ortaya çıkaran ve düzeltme yolları arayan bir çabaya dönüşmüştür. Bu gelişmeler ışığında daha çok grup kavramıyla karşılanmaktadır ve grup, psikoloji, sosyoloji, antropoloji, iletişim bilimi ve hatta biyolojinin ortak ilgi alanı haline gelmiştir. Grupların psikolojik değerlendirmelerinde ortak kabul edilen noktalar ise özetle şöyledir: Geniş manasıyla grup çıkarlar, duygular bünyesinde barındıran bilinç-dışının tezahürleridir. Ona göre, onun bireysel derinlik psikolojisi, aynı zamanda genişletilmiş bir kitle psikolojisi kimliğini taşır. Bütün kitle olgularının ön biçimleri ailede, küçük çocuğun anne ve babası ile ilişkilerinde görülebilir. Kitle ruh hali denilen durum ise, çocukların, ilkellerin ve nevrotiklerin psikolojilerinin  genişlemiş şekillerinden ibarettir.

1930´lara kadar bu alan bir yandan sosyal etkileşimin Önemini vurgulayan sosyolojinin, diğer yandan bireyin önemini vurgulayan psikolojinin etkisi altında kalmış Bu ara dönemde konuyla İlgili en önemli eser S.Freud´un (1922) Kitle Psikolojisi ve Ego Analizi adlı kitabıdır. Kitap, G.Le Bon ve McDougall´in çalışmalarının eleştirisi temelinde gelişir. Freud, Le Bon´un, “Bir organizmadaki hücreler nasıl bir araya gelerek tek tek hücrelerdekinden apayrı yeni bir varlık oluşturursa psikolojik kitle de bir an için birbiriyle kaynaşmış ayrı tür öğelerin oluşturduğu geçici bir varlıktır” tanımına ve saptadığı kitle özelliklerine büyük ölçüde katılır, ama şunları eklemeyi de İhmal etmez: “Kitle içerisinde bireyin kazandığı sözde yeni özelliklere gelince, bunlar insan ruhunda tüm kötüyü nihayet istidat halinde veya başka bir nedenle birbirlerine bağlanmış bireylerden kurulu bir topluluk,sosyal bir etkileşim sistemidir.

Fakat Freud, daha kitabının başında kitle psikolojisinin, başı sonu belli olmayan bir konu olduğunu ve kendi söylediklerinin bunun çok az bîr kısmını kapsadığının farkında olduğunu belirtmektedir. Eserinde Le Bon´un sözünü ettiği özellikteki kitlenin, kitle değil ancak bir yığın,bir kalabalık olabileceğini; ayrıca ordu, kilise gibi oturmuş, örgütlenmiş kitleler olduğunu belirtir ve insanların toplu yaşama içgüdüsü üzerinde durur.

Gruplar,büyüklüklerine, güçlerine, üyeleri arasındaki dayanışma, örgütlenme ve işlev dereçelerine;üyelerin birbirleriyle etkileşim türlerine, rol dağılımlarına ve grup yaşanularım kendi iç dünyalarında nasıl algıladıklanna göre farklılıklar gösterirler. Bu grup, üyelerin işlevlerinin toplamına eşit değildir; bu toplamdan daha farklı, tamamen yeni bir olgudur; bireyler gibi onun da bir ömrü vardır. Bir grup, kendi normlarını oluşturma Bir grup, kendi normlarım oluşturma ve
bunlara uyma; bu normlardan sapmaya veya normların değişimine karşı direnç gösterme, fakat eski normlar yeni durum­lar için yetersiz kaldıklarında onları değiş­tirme isteği ve dışarıya karşı bîr potansi-yel saldırganlık taşıma özellikleriyle üyele­rini birbirine bağlar. Grup hayatı, bir üye­ler arası etkileşimler sürecidir. Etkileşim­ler çatışma veya uyum şeklinde olabilir; üyelerin hangi rolleri üstleneceklerini ve bu arada önderin kim olacağını da etkile­şimler belirler. Grup üyeleri arasında bi­reysel bazı farklılıklar olmasına rağmen paylaşılan ortak bir duygusal yaşantı söz konusudur.

Erol GÖKA – SBA

Daha yeni Daha eski