Kültür Emperyalizmi Nedir, Ne Demektir, Tanımı, Tarihi

Kültür Emperyalizmi

Emperyalizm, bir devletin başka bir devlet ya da devletlere, o devletin halkını sömürmek ve ekonomik politik avantajlar elde etmek amacıyla hakimiyet kurmasıdır. Kültür Emperyalizmi ise, bu hakimiyet kurma çabasının kültürel çalışmalar ve programlar yoluyla gerçekleştirilmeye çalışılmasıdır. Hakimiyet kurmanın çok çeşitli yollan vardır. Askerî emperyalizm, ele geçirilmek istenen ülke üzerine ciddî bir neden yokken ordu göndermek ve oraya silah zoruyla sahip olmaktır. Eski tarihlerdeki sömürü böyle bir metodla yapılıyordu.

Zaman İlerleyip insan ve toplumların Özgürlük ve bağımsızlıklarının ihlâli bir “insanlık suçu” olarak kabul edilmeye başlayınca, askeri sömürü, yerini daha değişik sömürü türlerine bırakmaya başladı. Fakat bu sefer de emperyalizmin iktisadî şekli ortaya çıktı. Güçlü olanlar, güçsüz olanları sömürmeye başladı. Askerî emperyalizm döneminde çalıştırılmaya başlanan iktisadî sömürü; iktisadî emperyalizm döneminde daha sistemli ve ustaca işletilmeye başlandı.

Askerî emperyalizmin güç olması ve emperyalist devlete bazı problemler çıkarması nedeniyle sömürüyü daha az riskli hale getirmek için siyasal yollar denenmeye başlandı. O ülkenin içinde bazı kişiler emperyalizm adına çalıştırıldı. Bu yol emperyalist güçlerin ortada görünmeden kendi planlarını uygulamasına İmkân hazırladı. Emperyalizm siyasî planlarım daha rahat yürütebilmek için aynı amaçla sömürmek istediği ülkelerden bazı gençleri kendi ülkesinde eğitti. Onlara kendi kültürünü aşıladı. Özellikle müslüman ve müslüman olmayan Asya ve Afrika ülkelerinin genç aydınları, emperyalizmin cazip gösterdiği Batılılaşma modası ile Avrupa´da öğre­nim gördüler. Bu zaman zarfında birer batılı gibi yaşamaya alıştılar. Batı zevk ve kültürü, onlara büyük bir hedef gibi gösterildi. Kendilerine ait bir gelenek veya de­ğer, onların gözünde utanılacak bir şey haline getirildi. Batı´da geçerli fikrî ve felsefi akımlar, Avrupalı olmayan aydınlar için  “kutsal bir ideal” haline gelmişti. robertkolej.jpg 41 300

Batının askeri üstünlüğünün Asya ve Afrika ülkelerinde sürdürülmesinin arkasından, kültürel ve sosyal reformları bu batı­lılaşmış kadrolar eliyle sahneye koyduklarını görmekteyiz. Osmanlı Devleti´nin batılılaşmasında önemli bir rol oynayan II. Mahmud, Padişah olunca Batı´ya bir grup genç göndererek devletin geleceğini onlara teslim etmek istiyordu. Bu talebeler, memlekete dönüşlerinde idarî reformlarda önemli roller oynadılar. Elçilik kadrolarında görev alan genç diplomat ve tercümanlar, böylece batının doğrudan etkisindedir. Bu etkinin önemi, bundan sonraki yarım yüzyılın reformcu lider ve devlet adamlarının hemen hepsinin bu elçiliklerde hizmet görmüş kimseler olduğu gerçeğiyle ölçülebilir.

Tanzimat fermanı, Osmanlı toplumundaki azınlıklara çeşitli siyasî ve hukukî haklar bahşeden bir andlaşmyla İngiltere, Fransa gibi büyük batılı devletler tarafından garanti altına alınmıştır. Öyle ki Tanzimat fermanındaki hükümlerin Osmanlı yetkilileri tarafından yürürlüğe konulmaması halinde bu ülkelerin müdahale etme hakları vardı.

Emperyalistler çeşitli üniversite ve araştırma burslan tahsis etmek suretiyle, Asya ve Afrika konusunda yaptırdığı çalışmaların kendi emperyalist gayesine
malzeme olarak kullanmasını bilmişlerdir. Oryantalizm adıyla doğu kültürlerinin incelenmesine yönelik çalışmaları başlatmış ve çeşitli ülkelerin dini ve kültürel özellikleri incelenerek onların tahrib edilmesinde bu bilgiler kulanılmıştır (Cemil Meriç´in deyişiyle oryantalizm “Sömürgeciliğin Keşif Kolu” dur.). Emperyalizmin kültür çalışmaları bununla da kalmamış; uydurma tarih ve sosyal bîlim tezleri ortaya atılarak doğu aydınlarının psikolojik yönden aşağılık kompleksine düşmeleri sağlanmıştır.Bu çabalar, çeşitli yan propaganda ve engellerle Doğu´daki ilmî çalışmaları baltalanmıştır.

Aydınların bu şekilde kendi kültürlerine ve hayat tarzlarına ters düşmeleri, kendi kültürlerine yabancılaşmaları anlamına geliyordu. Büyük bir kısmı kendi halkına ve değerlerine ters düşmüşlerdi. Kendi kültürlerine yabancılaşmaları anlamına geliyordu. Büyük bir kısmı kendi halkına ve değerlerine ters düşmüşlerdi. Kendi toplumlarma acıyarak bakıyor ve onların Batılılaşmaya karşı neden direndiklerini bir türlü anlamıyorlardı. Kendi inanç ve kültürlerinden kopmuş olmaları, halklarıyla aralarında aşılması güç bir uçurum meydana getirmişti.

Hindistan´da İngiliz Emperyalizmi Hintli çocuklara Logaritma cetvellerini ezberleterek zihinlerini dumura uğratırken; Amerika´da Maya, Aztek ve Kızılderili kültürleri yok edilmiştir. Müslüman ülkelerdeki eğitim programları, sürekli olarak Doğu insanının Batılılara göre geri ve kabiliyetsiz olduğu istikametinde işletilmiştir. Bilimsel keşif ve buluşlarin sadece Avrupalılarca yapılmış olduğu söylenerek, İslâm medeniyetinde ortaya konan bilim, fikir ve sanat alanındaki buluşlar ihmal edilmiş ya da küçümsenmiştir. Avrupa, Orta Çağ karanlığındayken İspanya´da Endülüs Medreselerinde batılıların tahsil gördüğü ve yine o dönemlerde Avrupa´nın Üniversitelerinde Tıp, Matematik, Astronomi, Coğrafya, Kimya, Fizik gibi temel dallarda müslüman alimlerin kitaplarının okutulduğundan bahsedilmemiştir.

Emperyalizm, kendine bağlı insanları ülkelerin yönetimine geçirdikten sonra  toplum üzerindeki hesaplarını kulturelemperyalizm.jpg 69 275 gerçekleştirmeye,bu ülkelerde kendi okullarını  kurmaya ve genç nesillere kendi kültür ve hayat anlayışını benimsetmeye başladı. Bugün ciddi bir inceleme ile görülebilir ki, özellikle İslam toplumlarının ana merkezlerinde batılılar (Avrupalılar ve Amerikalılar) kendi kolej ve misyonerlik okullarını kurmuş ve buralarda özellikle fakir ve yetim çocuklan okutmak suretiyle kendilerine hizmet edecek hale getirmişlerdir. Özellikle Afrika´nın bazı bölgelerinde papaz ve misyoner okulları açıp, gençlerin zorunlu olarak bu okullarda okumalarını sağlamak üzere malî ve aynî yardımlar vermişlerdir.

Emperyalizm kelimesi son yıllarda “haksızlık ve zorbalık” gibi anlamlar kazanmış ve özellikle 3. Dünya ülkeleri aydınının hayranlığı nefrete, hatta kine dönüşmüştür. Örneğin F.Fanon ve Ali Şeriati Orta Doğulu aydınlar olarak emperyalizmi kıyasıya eleştirmişlerdir. Uzun yıllar imparatorluklar kuran ve bu imparatorlukları denizaşırı sömürgeler ile besleyen batı, kendince başka toplumlara medeniyet ve insanlığı götürmekteydi. Ama ne Asya, ne Afrika ve ne de Amerika ve Avustralya´nın yerli halkı böyle bir şanstan nasibini alamadığı gibi en büyük zulmü ve sömürüyü tattı.

Kültür emperyalizmi, aslında emperyalizmin bîr safhası ve çeşidinden başka bir şey değildir. Kültür emperyalizmine maruz kalan bir toplum, kendine verilmek istenen kültür ve dünya görüşünün gerçek hedefini idrak edemeyecek bir hale gelir. Dinamik ruhunu kaybeden böyle bir toplum, kendine sunulanın doğru veya yanlış olup olmadığım anlayamayacak bir uyuşukluk ve sersemliğe düşer. Fikir ve sanat zevki ölmüş, hamle gücünü kaybetmiştir. Kültür emperyalizmi altındaki ülkeler, artık kendilerine yön veren toplumların istekleri doğrultusunda hareket etmekten başka bir tavra sahip olamazlar.

Sami Şener – SBA


Kültürel Emperyalizme Lozan antlaşmasından bir örnek:

Lozan Barışı sırasında Avrupalı delegelerin Türk delegeleriyle yaptıkları en çetin münakaşalardan biri, yeni kurulacak Cumhuriyetin sınırları içerisinde kalan yabancı okullar mevzuunda oldu. Batılı emperyalistlerin Kânûnî devrinden beri verilen kapitülasyonların kaldırılması hususunda o kadar direnmedikleri halde, yabancı okullar mevzuunda çok ısrar ettiler ve isteklerini aldılar. Türkiye’de okul açan yabancılar (Amerikalı, İngiliz, Fransız, Alman, İtalyan vb.) kendi kültürlerine sırt çevirmiş bir milletin evlatlarını daha kolay etki altına alabileceklerini çok iyi biliyorlardı.

Türkiye’de bu yabancı okul, kolej, burslardan mezun olup Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Bakanlık, üst düzey bürokrat koltuklarından Türkiye’yi idare etmiş sayısız şahsiyet geçmiştir işte bunlardan bir kaçı:

ABD’de Eisenhower Vakfı bursu Cumhurbaşkanı, Başbakan:  Süleyman Demirel

İngiltere Exeter Üniversitesi Cumhurbaşkanı, Başbakan: Abdullah Gül

ABD’de Rockefeller Foundation bursu Dışişleri Bakanı:  Deniz Baykal

Avusturya Lisesi Başbakan,  Bakan:             Mesut Yılmaz

Robert Kolej Başbakan,  Bakan:             Bülent Ecevit

Robert Kolej Başbakan,  Bakan:             Tansu Çiller

Robert Kolej Başbakan Yardımcısı, Bakanlık , CHP Genel Sekreteri: Kasım Gülek

Tarsus Amerikan Koleji 55,56,57. Hükümetlerde Kültür Bakanı:  İstemihan Talay
(Siyasetçiler ve okul ve bursları-Kaynak Vikipedi)

Şurası bir gerçektir ki, bir millet, başka bir milletin toprağını istilâ ettiğinde, bunun belli bir zaman sonra, er veya geç geri alınabildiği, ama fikirleri millî ve mânevî değerleri bozulan ferd ve cemiyetlerin kişi ve milletlerin düzelmelerinin kendilerini toparlamalarının çok zor bir iş olduğu görülmüştür. Bunun gerek tarihte, gerek yakın zamanlarda pekçok misallerini görmek mümkündür. Fransa işgâl ettiği Afrika ülkelerinden, İngiltere de sömürge yaptığı Hindistan’dan askerî güç olarak çıkmışlardır. Ama, maalesef kültürel yönden tesirleri daha devâm etmektedir.

Daha yeni Daha eski