Masonluk Nedir? Tanımı, Tarihi, Amaçları, Osmanlı ve Türkiye'de Faaliyetleri (Dinler Tarihi)

Masonluk

Kendilerine göre bir takım kardeşlik ilkelerini benimseyen, birbirlerini parola ve işaretlerle tanıyan, loca denilen bölümlere ayrılan kimselerden kurulu dernek. Mason olma durumu anlamına da gelen masonluğa “farmasonluk” veya “hür yapıcılar” de denir. Masonluğun ancak son iki yüzyılı hak­kında kesin bilgiler elde edilmiştir. Çok gizli bir dernek oluşu, daha öncesi hakkındaki bilgileri kısıtlamış ve rivayetlere dayandırmıştır. Bugün anlaşıldığı kadarıyla masonluk, yahudiler in dünyaya hakim olmasını garanti etmeye çalışan; düzenli, gizli ve kimi zaman tedhiş hareketlerine de başvuran bir örgüt kimliğindedir. Üyeleri, dünyanın dört bir yanında yüksek mevkilerde görev alan, almakta olan şahsiyetlerden oluşmaktadır. Bu üyeler, sırları korumaya söz vermiş; toplantı, plan ve görev yapmak üzere mahfiller oluşturmuş kimselerdir.

Masonluğun kökenini Roma kralı Herodots´a kadar uzatanlar vardır. Danışmanları da Heram Apiud ile Moab Lame adlı iki yahudiydi. M. 43´de “Gizli Güç” adını aldı. Haham Lokueyz´in belirttiği şekliyle “tarihi, dereceleri, doktrinleri, parolaları, açıklamaları baştan sona kadar yahudi” olan Masonluğun ilk kuruluş yıllarındaki hedefleri Hristiyan lığın yayılmasını Önlemekti Masonluğun belirgin olan ikinci merhalesi 1700´lü yıllarda Londra ve Westminster büyük localarının kurulmasıyla başladı. Felsefi düşüncelerle de desteklenen Masonluğun 1732´de ana tüzüğü yayınlandı. Kısa bir zaman sonra ingiliz soylularının oluşturduğu Mason locaları kurulmaya başladı, aynı yıllarda Almanya´da da Mason locaları faaliyete başladı. Büyük Friedrich locaya girdi. Onu, Prusya kralları ve Alman imparatorları Wilheim I ile Friedrich III izlediler. Alman filozof ve düşünürlerinden Fıchte, Lessing, Herder, Geothe gibi kimseler de Mason oldular. 1770´de ortaya çıkan Adam Wizhawit ile Masonluk önemli adımlar attı. Alman bir hıristiyan olan Wizhawit, dinini terkederek Masonluğun modem bir planını hazırladı. Fransa´da ise ilk loca 1729´da açıldı. Montesquieu, Condorcet, Voltaire, Mirabeau gibi yazar ve düşünürler Masonluğu seçtiler. 1737´de ise Fransa kralı Masonluğu yasakladı. Masonluk aleyhine kitaplar bastırıldı, Cizvitler de bu hareketleri desteklediler. Bu tarihten itibaren Fransa´daki Masonluk, İngiltere´deki Mason localarına bağlı olarak çalıştı. Diğer Avrupa ülkelerinde de etkili olan Masonluk, Ame­rika´da da oldukça yaygınlaştı. George Washington, Samuel Adams, Alexander Hamilton, James Monroe gibi ünlü siyaset adamları ve devlet başkanları Mason oldular. Masonluk bu devlet adamlarının etkisiyle hızla yayıldı. Her eyalette bir Mason locası açıldı.

Dünyanın dört bir yanında locası bulunan, “hürriyet, eşitlik, kardeşlik” gibi sloganları kullanan Masonluk, bugün üç sınıfa ayrılmıştır: Birinci sınıf, masonluğa yeni girenlerden oluşur. İkinci sınıf, dininden ve vatanından, milletinden tamamen kopmuş olanlardan meydana gelir. Burada zorunlu ve kesin bağlılık masonluk ilkelerinedir. Bu sınıftan olanlar 33. dereceye aday gösterile­bilirler; Churchill ve Belford gibi kimseler bu sınıflandır. Üçüncü ve son sınıf ise, masonik sınıfların zirvesidir. Bu sınıf sadece yahudilere aittir. Bunlar birkaç kişidirler ve devlet adamları ile imparatorlara hükmederler. Herzl gibi Siyonist liderler bu sınıftandır.

masonrituel.jpg 97 154″ align=”left” />Masonluk, üyelerinden kendi aralarında büyük bir dayanışma göstermelerini ister. Bunun için kendilerine katılmayı arzu edenlerden dini, ahlaki ve milli bağlardan çözülmeyi, tamamen kendi ilkelerine bağımlı kalmayı şart koşarlar. Bir üye, yapılanları beğenmez veya emirlere karşı gelirse, hemen dışlanır. Masonluk kabul edeceği üyeleri birtakım fiziki ve manevi deneylerden geçirir. Yeni üyeyi kabul etme merasimi ürkütücü ve garip bir atmosfer içinde yapılır. Çırak olacak aday, lamba, iskelet, küp biçiminde bir taş, bir horoz, kum saati, tuz ve kükürt gibi şekil ve maddelerle dolu bir odaya sokulur ve orada tek başına karanlıkta hayalleriyle başbaşa bırakılır. Bundan sonra kimi önemli sorulara cevap vermesi ve vasiyetnamesini yazması istenir. Bunları yapan üye gözleri bağlı olarak mabede gö­türülür. Orada eline tutuşturulan bir Tevrat ve başı üstündeki kılıçlarla takdis edilir. Birkaç denemeden daha geçen adaya yemin ettirilir ve sembol olarak kendisine önlük ve eldivenler verilir. Deneyi kazanan aday çırak olur, daha sonra kalfa ve usta derecelerine uygun görülürse geçmeye hazır hale gelmiştir.

Dünyadaki birçok ayaklanmanın arkasında olan, Fransız, Bolşevik ve İngiliz devrimlerinin planlarını yapan, Sultan Abdülhamid´i de devirerek Osmanlı devleti´nin parçalanmasında büyük rol oynayan Masonluğun, Türkiye´deki faaliyetleri 1723´den sonra başladı. İlk Mason locaları Halep ve İzmir´de, İskoçya locasına bağlı olarak kuruldu. Daha sonra İskenderun, Hama ve Humus´ta da Mason locaları açıldı. 1734´te ise İstanbul´da faaliyete başladı. 1820´den sonra İstanbul. Makedonya, Trakya, İzmir ve Suriye´de Mason locaları arka arkaya açılmaya başladı. 1850´den sonra Mısır´da ingiltere büyük locasına bağlı localar kuruldu. Mısırlı Mustafa Fazıl Paşa, Mahmut Paşa, Said Mehmed ilk Mason üyelerdi. Yine bu tarihlerde İstanbul´da ve İzmir´de Fransız büyük locasına bağlı localar açıldı. Müşir Fuat Paşa, Pertev Paşa, Reşit talatpasa.png 5 109 Paşa ve Süleyman Paşalar mason localarının gözde üyeleri oldular. Bu dönemde yalnız Abdülhamid, Masonluğa karşı çıktı. Abdülhamid zamanında masonluğun gelişimi durdu. Ancak II. Meşrutiyetten sonra, mason locaları, Jön Türkler´in katkılarıyla yeniden faaliyetine başladı. 1909´da büyük loca kuruldu. Talat Paşa bu locanın “büyük üstadı”, Galip Bey “üstat yardımcısı”, Rıza Tevfik de “katibi”ydi. Dr. Mehmet Ali Bey, Cavit Bey, Cemal Paşa, Hayri Efendi ve Ziya Gökalp gibi kimseler de mason oldular.

Mason locaları I. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında da çalışmalarını sürdürdü. 1925´te bir ara kapatıldılar. Kapatıldığı sıralarda Dahiliye Vekili olan Şükrü Kaya da masondu. 1948´de Türkiye Masonlar Derneği yeniden kuruldu. Daha sonra oluştutulan Türkiye Büyük Locası, 1964´le İskoçya ve 1970´te de İngiltere büyük localanyla ilişki kurdu. Masonluğun, Özellikle bugün Türkiye´de, “Türkiye Fikir ve Kültür Derneği” adıyla yeniden düzenlenen yüksek şurası, üyelerini yalnızca Türkiye büyük locası üyeleri arasından seçer. 60’a varan loca sayısıyla, başta İstanbul´da olmak üzere; İzmir ve Ankara´da faaliyetlerini sürdüren Masonluk, dünyada olduğu gibi Türkiye´de de birçok ekonomik kaynakları ve üretim araçlarını belli başlı tanıtma organlarını, basın ve yayın araçlarını eğitim, kültür ye bilim birimlerini, uluslararası ticari ve sosyal kuruluştan elinde tutmaktadır.

SBA

MASONLUK

Uluslararası bir menfaat kuruluşu. Bünyesine özel vasıflı ve seçkin insanları alarak geniş bir teşkilatlanma içerisine giren masonlar, dünyanın hemen her yerinde seslerini ve etkilerini duyurmuşlardır.

Masonluk, Yahudiliğin gizli faaliyet gösteren bir örgütüdür. Bütün rütbelerini, sembollerini muharref Tevrat’tan almıştır. Giriş törenleri Tevrat doktrinine uygun olarak yapılır.

Masonlar, Yahudilerle olan bağlarını sürekli inkâr etmekte ve onlarla hiçbir ilişkilerinin olmadığını iddia etmektedirler. Eğer Yahudilerle olan bağları anlaşılırsa, toplum tarafından hoş karşılanmayacaklardır. Bunun yerine kendilerini bir hayır kurumu, bir kardeşlik, yardımlaşma cemiyeti olarak topluma lanse etmeye çalışmaktadırlar.

Masonlar yalnızca üyelerine mahsus olarak çıkarttıkları Mimar Sinan, Türk Mason Dergisi, Akasya, Büyük Şark gibi dergilerde, Yahudilerle olan bağlarını açıkça ifade etmektedirler. “Ritüellerimizde Tevrat’tan sayısız alıntılar mevcuttur” (Mimar Sinan, Sayı 47, s. 39).

Tevrat’ın, Yahudi ırkının bir ideoloji ve doktrin kitabı olduğunu öncelikle belirtmekte fayda vardır. Bu ideolojinin siyaset sahnesindeki ismi Siyonizmdir. Siyonizm, Masonluk hep Tevrat’tan kaynaklanan felsefenin uygulamadaki örnekleridir.

Bozulmuş ve değiştirilmiş Tevrat’ta Yahudi ırkının dünya milletlerine yapması emredilen vahşet ve katliam şekilleri ayrıntılı bir biçimde belirtilirken, gizli, dikkat çekmeyecek yöntemler de detaylarıyla anlatılmış, çeşitli yollar gösterilmiştir. Bu yöntemler uygulandığında milletler içten çökertilecek ve ne hedef alınan milletler bunu farkedebilecek, ne de olayların arkasında bir Yahudinin ismi duyulacaktır.

Sadece kendi gizli kaynaklarında Yahudilikle ilişkileri anlaşılan Masonluk, işte Yahudiliğin Tevrat’ın telkinlerini aynen benimseyen ve gizli faaliyet gösteren kollarından biridir.

Masonlar, Yahudilikle olan alâkalarını gizli tutmayı lüzumlu görmektedirler. Çünkü Siyonizm ile aynı amacın güdüldüğünü anlatarak faaliyet göstermek yerine, yardım kuruluşlarını paravan yapıp hayırsever kişiler görünümü altında bu amaca hizmet etmek kendileri açısından daha verimli sonuçlar doğurmaktadır.

Masonluk, esas itibariyle Yahudi olmayan birtakım insanları bir gizli dernek çatısı altında toplayıp, eğiterek, onları herhangi bir sahada Yahudiliğe ve Yahudilik ideallerine hizmet eder hale getirmek için verilen bir tedris usulüdür.

Siyonistler, Yahudilik kavramıyla beraber, Siyonizm hedeflerinin insanları ilk planda ürkütebileceğini düşünerek kendi tanımlamalarıyla, toplum içerisinde başarılı olmuş, meslek sahibi, zengin, saygılı kişilerle, kardeşlik, dostluk, barış gibi insanlara sıcak gelen kavramlarla Masonluk bünyesinde ve Rotary, Lions, Liones gibi kulüpler aracılığıyla çalışmalarını sürdüregelmişlerdir. Böylece hem Siyonist hedefleri ilk planda öne çıkarmamış olmak ve hem de Yahudi olmayan insanlar vasıtasıyla Yahudilik ideallerine hizmet ettirmiş olmak amacını gerçekleştirmişlerdir (Ali Uğur, Masonluk, Soruşturma Dış Politika dergisi, s. 3).

Ütopist mahiyette insanlık, dünya vatandaşlığı, enternasyonalizm gibi kozmopolit ilkeleri benimsediğini iddia eden, ancak aynı teşkilat mensuplarını kardeş gören ve teşkilat içindekilere yardımcı olan; inanç ve vicdan hürriyeti mücadelesinde bulunmakla beraber, Masonluk imanını benimsetmek isteyen; umumiyetle liberal, kapitalist, kendi inancına uymak şartıyla imtiyazlı; oligarşik olmakla beraber sözde demokrat görünen; ehliyet, liyakat, fazilet esaslarına, Mason kardeşliğini tercih eden; malî imkânları ve elemanları geniş bir teşkilata sahip, disiplinli, otoriter, beynelmilel hüviyetteki bu kurum, gizli, esrarengiz birtakım gelenek ve sembollere sahip bulunuyor. Bu sembollerin köklerinin (üçgen, nur, altı köşeli yıldız, akasya, duvarcılık, hiram-mabet şekli vs.) eski Mısır ve Yahudi geleneklerine dayandığı Masonluk yayınlarında belirtilmiştir. Masonluk, insanlığı bir bütün olarak görmek istemesine rağmen yalnız birbirini kardeş tanıması, ehliyet, liyakat vb. vasıflar yerine locaya mensup olduğu için himaye görmesi, bir tehlike anında veya bir yardım isteğinde kendi milletine karşı da olsa, loca mensubunun yardımına yönelinmesi, kozmopolit mahiyeti, biricik hakikatin yalnız Masonluk ilkelerinde görülmesi, zaman zaman din ve milliyet aleyhindeki tutumu dolayısiyle, localarda Yahudilerin, dönmelerin bilhassa önemli mevkilerde bulunması gibi sebeplerle, itirazlara uğramış ve Yahudi emellerine, ülkülerine vasıta olduğu İsrail devletinin kurulması için bir araç olarak kullanıldığı ve Yahudiliğin beynelmilel himayesinin arka planda bulunduğu ileri sürülerek tenkid edilmiştir (Ömer Rıza Doğrul, Eski Mısır’da Masonluk İzleri, Selâmet Mahfilinde Dört Konferans, İstanbul 1930, s. 4).

1717’de kökleri çok eski olduğu halde İngilterede kurulup geliştirilen Masonluk, İngiltere Yahudileri yanında, İngiliz Emperyalizminin sömürgeciliğinin yanında, her tarafta ajanlar, sempatizanlar, aldatılanlar, yanıltılanlar elde ederek gelişmiş ve İngiliz uyduluğuna bilerek bilmeyerek hizmete sevkedilmişlerdir. Aynı şekilde Amerika’da da Mason localarına Yahudiler kesinlikle hâkimdir. Orada da ticarî, iktisadî, siyâsî mevki sahip olmak isteyenler onun desteğine muhtaç hale getirilmişlerdir.

1822-1884 yıllarında ilân edilen Anayasa ve arkasından yapılan seçimler sırasında meclis tutanakları gözden geçirilirse, Rumların, Ermenilerin ve diğer azınlıkların nasıl çıkar ve bölünme doğrultusunda gayret sarfettikleri anlaşılır. Bu konuda önemli rolü bulunan Mithat Paşa’nın kimliği bir hayli enteresandır. Macaristanlı bir hahamın oğlu olan Mithat Paşa, Türk devletinde yenilikler yapmağa başlamıştır. Yahudi prensiplerine dayanan mektepler açtırmış ve mekteplerde ihtilacı doktrinleri öğretmiştir. Mithat Paşa, Jön Türkler partisini kurmuştur. Bütün Avrupa’da kendi sırdaşı olan Simon Deutch’un talimatıyla yapılmıştır. Sultan Abdülaziz’in katli, Mithat Paşa’nın gözü önünde gerçekleştirilmiştir (Kemal Fedai Coşkuner, Yakın Tarihimiz ve Siyonizm, Orta Doğu, 10 Ocak 1976).

3 Kasım 1839 Sultan Abdülmecid’in tecrübesizliğinden istifade eden Mustafa Reşit Paşa’nın gayretiyle Tanzimat Fermanı ilân edildi. Bunun üzerine yabancı kuruluşlar, azınlıklar kuvvetlendi. Bu hareketi benimseyenlerce buna “Tanzimatı Hayriye” adı takıldı. Kozmopolitlik, yabancı etkisi ve aşağılık duygusu yayıldı. Bu sebeple buna “Tanzimatı Şerriyye” diyenler de vardır. Tanzimatı ilân eden Mustafa Reşit Paşa, İskoçya Mason locasına mensup bir kimseydi (Prof. Dr. Hikmet Tanyu, Siyonizm ve Türkler, İstanbul Bilge Yayınları, s. I, 281)

Masonluktaki Tanrı anlayışı Deist bir anlayıştır. Deizm ise İslâmlık, Hristiyanlık, Musevilik gibi semavî dinlerdeki Allah inancına bir reaksiyon olarak ortaya çıkmıştır. Bu anlayışa göre, kainatı aşan bir varlık vardır. Fakat insanoğlu bu varlığı tam manasıyla bilemez. Onun için bu varlığa yakarılmaz, ondan birşey istenmez ve onun insanları sevmesi, imtihan etmesi beklenemez. Böyle olunca ahiret düşüncesi ve öldükten sonra dirilmek fikri de iptal edilmiş oluyor. Deist anlayışı biraz daha ileri götürdüğümüzde Ateizm noktasına gelirsiniz. Zaten özellikle Fransız locasına kayıtlı masonlarda bu anlayış yaygındır (Yesevizade, Soruşturma, Masonluk, Dış Politika, sayı 3, s. 109).

Sion kelimesi “Allah’ın krallığı” manasına gelir. Tevrat’taki üstün ırkla alâkalı ayetler Siyonizm fikrinin temellerini teşkil etmektedir.

Yahudilerin Allah’ın seçmiş olduğu millet olduğu yolundaki söylentilerin kaynağı Tevrat’ta çeşitli bablar içerisinde yer almaktadır. Bunlardan iki tanesi aşağıdaki şekildedir:

“Ben dedim: Siz ilâhlarsınız ve hepiniz Yüce Allah’ın oğullarısınız. Kalk, ey Allah (ey oğullarım) yeryüzüne hükmet. Zira, milletlerin hepsine sen varis olacaksın” (Mezmur Bab. 82, Âyet. 6-8 s. 598).

“Çünkü sen Allah’ın Rabbe Mukaddes bir kavimsin. Allahın Rab, yeryüzünde olan bütün kavimlerden kendisine has kavim olmak üzere seni seçti” (Tesniye Bab. 7, Âyet 6 s. 184).

Yukarıdaki sapık ve ahlâk dışı sözde Tevrat ayetlerine daha yüzlercesini eklemek mümkündür. Bütün bunlar da göstermektedir ki, Masonluk; azmış ve gözü dönmüş Yahudinin Siyonist menfaatleri doğrultusunda ülkelerin yetişkin insanlarını kendine hizmet ettirerek ideallerini gerçekleştirmek yolundadır.

Sami ŞENER – SBA

Vikipedi

Daha yeni Daha eski