Maurice Merleau-Ponty (Filozoflar Biyografileri)

Maurice Merleau-Ponty

maurice merleau-pontyy.png” border=”0 Maurice Merleau-Ponty (Fransızca telaffuz: [mɔʁis mɛʁlopɔti]) (14 Mart 1908 – 3 Mayıs, 1961) yılları arasında yaşamış, Karl Marx ile yakından güçlü ilişkili olmasının yanı sıra, Edmund Husserl ve Martin Heidegger etkilenen Fransız fenomenolojik filozof oldu. Fransız felsefeci ve Fenomenolog. Hem Fenomenoloji hem de Varoluşçuluk içinde önde gelen isimlerden biri olarak anılır. Bilinç ve ahlakla ilgili problemler üzerinde duran Merleau-Ponty, bilinçle dünya arasındaki ilişkiyi ele almıştır. Ona göre, algı alanımız, duyumlardan oluşmaz, fakat aralarındaki mekanlarla birlikte, şeylerden meydana gelir. ” Varoluşçu fenomenoloji ” olarak bilinen eğilimin yetkin bir temsilcisidir Merleau-Ponty.

Hayatı

Merleau-Ponty, esas itibariyle annesi tarafından, katolik anlam dünyasına bağlı olarak yetiştirilmiştir. Yasamının seyrinde bu yönlü annesinin etkileri sözkonusu olacaktır. 1924’te olgunluk sınavını, Fransa’da belli bir akdemik derece olan “baccalauréat” ile vermiştir. 1926 yılından itibaren Jean-Paul Sartre, Simone de Beauvoir ve Jean Hayppolite ile tanışmıştır.

Merleau-Ponty, Paris’te Yüksek Öğretmen Okulu’nda öğrenim gördü. 1930 yılında felsefe ögretmenligi sınavını verdi. Onda ilk olarak Leon Brunschvicgs ve Henri Bergson’un yazılarının etkisi görülür.Ardından Emilie Bréher ve Jean Laporte’nin etkilerinden sözedilebilir. Ancak düşüncelerinin şekillenmesinde Fenomenolojinin ve özellikle Edmund Husserl’in belirgin etkileri olduğu açık olarak vurgulanması gereken bir noktadır.

1931-1935 yıllarında Beauvais ve Chartre’de ögretmenlik yapmıştır.1935-1937’de Esprit adlı bir dergide çalışmıştır. 1935’ten itibaren, Alexandre Kojéve’nin Hegel okumalarına dahil oldu.Üniversitede Karl Marx okudu.

1939’dan sonra Paris’te çeşitli okullarda felsefe ögretmenliği yapmış, 1945 yılında doktorasını gercekleştirmiştir ve Lyon Üniversitesi’nde profesör olmuştur.

1945-1952 arasında Les Temps Modernes’nin yayın yönetmenliğini Jean-Paul Sartre ile paylaştı.

1949-1954 yıllarında, Sarborn’de profesör olarak Çoçuk-psikolojisi ve Pedagoji üzerine çalıştı. 1952 yılında da ünlü College de France’da felsefe profesörü oldu.

1955 yılından itibaren Sarte ve Boauvoir ile arası açılmaya başladı.

1959 yılında etkileyici ve onun çok yönlü fenomenolojisini gösteren “Görünür ile Görünmez” yazmaya başladı, ancak kitabı tamamlayamadı. 3 Mayıs 1961’de beklemedik bir şekilde erken öldü.

Felsefi Fikirleri

maurice merleau-ponty.png” border=”0 Merleau-Ponty’nin varoluşçu felsefesini fenomenolojik bir yönde geliştirmiş olduğu bilinir. Merleau-Ponty Edmund Husserl’ın Fenomenolojisinden hareket eder ancak onu çeşitli dönüşümlere uğratarak değerlendirir. Husserl’ın fenomenolojik yönteminin başlangıc kavramlarından olan “yönelmişlik” kavramının, özellikle Merleau-Ponty’de belirgin bir şekilde etkili olduğu söylenebilir. Merleau-Ponty’de kesin bir bilgi aramaktan daha ziyade, asıl olarak belirli bir apaçıklığa ulaşmak ister.

Bu apaçıklık soyut formülasyonlarda degil, deneyimlerimizde, yani “düşünen ben”in deneyimlerinde ortaya çıkar. 20.yüzyıl düşüncesi genelde deneyim ve duyum gibi kavramların yoğun eleştirilerle dışlandığı, önemsizleştirildiği bir dönem olmuştur Felsefe Tarihinde, ancak Merleau-Ponty aksi bir yönde deneyim ve duyum kavramlarını yeniden itibarlandırır. Bu nedenle Merleau-Ponty, Husserl’in varlıklara yönelmişlikten sözetmesi gibi bir yönelimden sözeder. Merleau-Pont için insan demek, “dünyayı kendi gözleriyle gören bir varlık” demektir. Yaşayan, kendi gözleriyle gören ve anlayan bir varlık.

Merleau-Ponty’nin bu yönelmişlik kavramını kullanmasının ardında izini sürdüğü felsefi problematik, yani bir anlamda onun düşünsel etkinliğinin ana teması, Sartre ve diğer Varoluşçularda da görülen, Deskartes’çi felsefenin doğal ögeleri olan Özne-nesne ikiliğidir. Tam bu noktada, Merleau-Ponty’nin temel kavramlarından olan Beden kavramı devreye girer. Beden, burada salt bir biyolojik konu olmaktan çikarılıp felsefi tartışmanın merkezine yerleştirilir. Başkasının varlığı, düşünceyi mümkün kılan fakat nesnel düşünceyi zora sokan bir öğedir. Merleau-Ponty bu zorluğu, Beden ve Ten gibi algıyla, duyumla, deneyimle bağlantılı kavramları felsefi alana taşıyarak aşmaya çalışır. Felsefi düşüncede bütün her şeyin karşısında algıya verilen öncelikli rolün sonucu olarak Merleau-Ponty, beden’i değerlendirir; Beden kavramı üzerinden özne-nesne ikiligini yeniden değerlendirmeye sokar.

Bedenler hem özne hem de nesnedir. Çünkü, Başkasının bedeni, benim için herhangi bir nesne değil, bir kültür nesnesidir. Tıpkı benim bedenimin baskası için olduğu gibi. Başkalarıyla her şeyden önce bu anlamda bir beden olarak karşılaşırız. Bu anlamda beden, okuyup anlamdırılması gereken bir kitap gibidir. Buna göre, Başkası, başka bir bedene sahip olan bir ben ‘dir. Merleau-Ponty ile Sartre, siyasal meselerden önce, felsefi olarak bu noktada bir ayrılığa düşerler. Sartre’ın bakışında ben-başkası meselesi genelde olumsuz bir degerlendirmeye sahiptir. “Cehennem Başkalarıdır” anlamında bir değerlendirmeye sahiptir Sartre, oysa Merleau-Ponty olumlu bir konum alır bu noktada, başkasının bedenini kendi bedeni gibi bir özne-nesne olarak düşünür. Başkası, bir başka oarak benimle aynı bedene sahiptir.

Her birimiz bedenlere sahip olarak bir anlam dünyasında yaşamaktayız. Bununla birlikte her birimizin deneyimi tikel ve ayrıcalıklıdır. Merleau-Ponty, buna ve algiya verilen önceliğe bağlı olarak bir yanda “Algının Fenomenoljisi”ni çıkarmaya çalışır; öte yandan aynı yaklaşımın bir sonucu olarak “Göz ve Tin” ile, bedenin dünya ile ilişkileri resmetmeye yönelir.

Çalışmaları

1942 yılında ilk kitabı Davranışın Yapısı yayımlanır.Burada dönemin psikanaliz ve fizyoloji düşüncesi fenomenolojik bir temelde sorgulanmaktadır. Algının her şeyden karşısındaki önceligi fikri ilk olarak burada belirtilir. Merleau-Ponty analitik felsefenin tamamen dışındadır.

Algının Fenomenolojisi Merleau-Ponty’nin başyapıtı sayılır ve 1945 yılında yayımlanmıştır.Burada algıya verilen öncelik iyice netleştirilmiştir. Beden kavramı devreye girmiştir. Bu andan itibaren Merleau-Ponty özgün bir beden felsefecisi olarak anılacaktır.

İnsancılık ve Şiddet 1947 yılında yayımlanır.Marksist bir gözle kaleme alınmış bir çalışmadır bu kitap.

Anlam ve Anlamsızlık ise hem yazı hem de resim üzerine yazılarının toplandığı bir kitap olarak 1948’de yayımlanır.

Diyalektiğin Serüvenleri 1955 yılında yayımlanmıştır. Burada, Marksist bir bakışla toplanmış yazılar sözkonusudur.

1960 yılında Göstergeler yayımlanmıştır. Merleau-Ponty burada Sausseurcu Dilbilim ile ilişkilenmektedir ve algoritmik bir dil arayışı içindedir.

1961 yılında bir başka bilinen çalışması Göz ve Tin yayımlanır.Burada, algıya verilen öncelikle, beden ile dünya ilişkileri resmedilmeye çalışılmaksı sözkonusudur. Merleau-Ponty’nin girişimleri, felsefenin bir soyutluk olmaktan çıkarılıp yaşam dünyasına/yaşanan dünyaya dönmek yönündedir.

1964 yılında bitmemiş bir çalışma olarak Görünen ile Görünmeyen yayımlanır. Burada Merleau-Ponty, fenomenolojinin izlerini sürmekte ve yeniden değerlendirmeye çalışmaktadır ancak kitabı bitiremez.

1969’da Dünya Yazısı adlı, fenomenolojik dil arayışının ürünü olan ve bu yönde Sausseur ile ilişkilenmesini getiren kitabı yayımlanır.

kayak:vikipedia

Daha yeni Daha eski