Francis Bacon. İngiliz devlet adamı ve filozof (D. 22 Ocak 1561 – Ö. 9 Nisan 1626), (okunuş: frensıs beykın).
Kraliçe 1. Elizabeth’in adalet bakanı Nicholas Bacon’ın oğludur. Her ne kadar Francis Bacon’ın ünü babasınınkini gölgede bıraksa da, babası, Nicholas Bacon da sıradan birisi olmaktan çok öte, döneminin ünlü isimlerindendi. Francis Bacon, oniki yaşında girdiği Trinity College, Cambridge’de skolastik felsefeyle tanıştı ve skolastik felsefeye karşıt görüşlerinin tohumları burada atıldı. 1576’da Hukuk okumaya başladıktan sonra, Fransa’daki İngiliz elçisinin yanında çalışması için bir teklif aldı. Teklifi kabul ederek, öğrenimine ara verdi ve Fransa’ya gitti. Bacon’ın felsefeye olan aşkının iyice filizlenmeye başladığı bu yıllarda, ansızın, 1579’da babasının vefat haberini aldı. Cepleri boş bir şekilde İngiltere’ye döndüğünde yapabileceği tek şey hukuk öğrenimine devam etmek oldu. Öğrenimini tamamladıktan sonra avukatlık yapmaya başladı. Çocukluğundan beri alıştığı lüks yaşama Hasret çekiyordu, bu yüzden avukatlık yaparken bir taraftan da bir kariyer için çalıştı. Nitekim 1584’te Parlementoya seçildi.
Essex kontuyla yakın bir arkadaşlığı vardı. Fakat arkadaşlıkları, Essex kontunun Kraliçe 1. Elizabeth’i devirmek üzere kurduğu planlar nedeniyle bozuldu. Kraliçeye olan bağlılığının büyük olduğunu belirten Bacon, uzun süre arkadaşını fikirlerinden döndürmeye çalıştı. Kraliçeye yapılan başarısız bir suikast girişiminden sonra Essex kontu tutuklandı. Bacon’ın da çabalarıyla salıverilen kont, daha sonra Kraliçeyi devirmek için yeni bir girişimde bulundu. Bu sefer tutuklandığında, suçlu bulundu ve idam edildi. Bu sırada Bacon’ın yıldızı parlamaktaydı, her ne kadar Essex kontuyla olan bu ilişkileri sonucu onu hayatı boyu tehdit edecek düşmanlar edinmiş olsa da Kraliçeye olan bağlılığı hiç kuşkusuz ona kariyer açısından büyük fırsatlar vermişti.
1603’de Kraliçenin veliahtı olarak James I tahta geçince hızlı bir şekilde Mühim mevkilere geldi. Önce “Sir” unvanı aldı, sonra 1606’da başsavcı, 1618’de ise İngiltere başyargıcı oldu. Kariyerinin zirvesindeyken, çöküşü kapıyı çaldı. 1621’de rüşvet suçuyla tutuklanıp yargılandı. Suçlu bulundu ve hapis cezasına çarptırıldı. Hapishanede fazla kalmadı ve salıverildi, ne Parlementoda ne de herhangi bir politik konumda bulunması bundan sonra imkânsızdı. Siyasetten kopan Bacon hayatının geri kalan yıllarını felsefi düşüncelerine adadı. 1626’da zatürree olduğu varsayılan bir hastalık yüzünden öldü.
Bacon’ın felsefesinin merkezinden ilim vardır. Bilimin insanları aydınlatma ve geliştirme işlevini öne çıkarmıştır. O’na göre, doğanın özüne yönelmelidir. Doğayı deneyle kavramaya çalışmıştır. Pragmatizm ile sonuçlanacak olan deney temeline dayanan İngiliz felsefesinin ilk tohumlarını atmıştır. Bacon’a göre bilimin başlıca yöntemi tümevarım yöntemidir.
Bacon yapıtlarıyla bilimin ve felsefenin, gelişimini göstermiş, tabiat ve akıl arasında bir bağ kurulabileceği fikrini yerleştirmiştir.
Eserleri, Bilimin İlerlemesi, Bacon ve Tanrı
Eserleri
Bacon’ı felsefe ve siyaset alanları dışında edebiyat alanında da büyük bir üne ve öneme kavuşturan hiç kuşkusuz “Denemeler”idir (Essays). 1597’de ilk kez basılan bu eseri, daha sonra genişletilmiş bir şekilde 1612 ve 1625’de tekrar basıldı. Yalın ve duru anlatımının yanında zekice oluşturulmuş kompleks formlarıda içeren bu yapıtı Bacon’ı İngiliz edebiyat tarihinin simalarından biri yapmıştır. Denemeler, birçok başka konuda Bacon’ın fikirlerinde gezinmemizi sağlayan, onu ve fikir biçimini anlamamıza verdiği gibi günlük yaşantımız açısından da değerli nasihatlara ve düşüncelere sahip olan bir eserdir.
Denemeler üzerinde birkaç noktada durmamız gerekirse, bunlardan en önemlisi, Denemeler’deki ahlâk felsefesidir. Hıristiyan ahlâk yapısının uzağında daha makyavelist bir ahlâk görüşü hakimdir. Yine de pür bir makyavelist tavırdan öte, geleneksel Hristiyan ahlâkı ile makyavelist tutumun ortasında, daha uzlaşmacı ve vasat bir ahlâk yapısı göze çarpmaktadır.
Denemeler’den fazlasıyla anladığımız üzere Bacon’ın ideal sistemi otokrasidir. Ama onun otokrasi anlayışı ortaçağdakinden biraz daha farklı, belki de filozof-krala daha yakın bir anlayıştır.
Bacon, Denemeler’de, gençlikten dostluğa, dostluktan siyasete, siyasetten psikolojiye kadar çok geniş bir yelpaze içerisinde birçok farklı görüş sunmuştur.
Bilimin İlerlemesi
Hayatı boyunca üzerinde duracağı felsefi fikirlerinin temelini attığı bu yapıt, Bacon’ın ilk felsefi çalışmasıdır. Eserin ismi belki de eserin mühtevasını en güzel özetleyen kalıp “Bilimin İlerlemesi” (The Advancement of Learning), zira eser çok geniş bir alanı kaplıyor birçok başka ilim dalı için yeni yaklaşımlar geliştirilmesini ısrarla savunuyor, tıbba, fizyolojiye değiniyor, psikolojik yorumlarda bulunuyor. Bilimin her yönde, her açıdan gelişmesi gerektiğini savunuyor. Ilim, bilimin ve bilimsel araştırmanın önemi üzerine yazılan onca sayfadan ve bilime yapılan onca övgüden sonra, bilimin bir kılavuz olmaksızın kaybolacağı ve eksik kalacağı sonucuna varıyor. Bilimin kılavuzu: Felsefe. Felsefenin bilime yapacağı kılavuzluğu anlatırken, yeni bilimsel yöntemi de tümevarım yöntemi olarak açıklıyor.
Yapıt incelendiğinde belki de göze çarpan en önemli Bacon’ın insanlığa, insana olan . Bacon insanı katiyen doğadan üstün tutuyor. Bilimle yapılacak keşiflerin insanı doğadan üstün kılacağından emin. Yaşadığa çağa göre çok devrimsel ve hatta hayalperest nitelikte bir söylemdir bu.
Bacon ve Tanrı
Her ne kadar vakit tanrıtanımazlıkla (ateizmle) suçlanmış olsa da, Bacon tanrıtanımazlığa karşı olduğunu bir şekilde belirtmiştir. Felsefesi seküler bir temelde, fazlasıyla akılcı bir biçimde yükselirken, ve eserlerinde dinbilime çok da değer vermezken, belki de okuyucularını şaşırtacak fikirlerini sunar din ve Tanrı üzerine; “Bu evrensel çerçevenin başıboş olduğunu düşünmektense, kutsal efsânelere inanırım, daha iyi. Az felsefe, insan zihnini Tanrıtanımazlığa götürür; ama felsefede derinlik, insanların zihinlerini dine döndürür.