Psikoz, bir kişinin düşüncelerinde, duygusal tepkisinde, gerçeği kavrama ve başkalarıyla ilişki ve iletişim yetisinde, gerçekle ilgili kapasitesini büyük ölçüde engelleyecek bir hasar olmasıyla karakterize bir psikolojik rahatsızlık türüne verilen addır. Gerçeği değerlendirme yetisinde bozulma, varsam, sanrı (hezeyan) ve yanılsamalarla kendini ortaya koyan rahatsızlık, birçok psikiyatrik hastalıkta görülen bu belirtilerin genel ifade biçimidir, yoksa psikoz adı verilen tek bir hastalık yoktur. Daha önceki devirlerde ruhsal rahatsızlıkların sınıflandırılmasında kolaylık olması için ruhsal rahatsızlık belirtileri psikoz, nevroz ve karakter bozuklukları gibi temel teşhis kümelerine bölünüyordu. Bugün ruhsal rahatsızlıklarla ilgili bilgilerin artması ve daha ayrıntılı sınıflandırma imkanları belirmesi üzerine bu eski geniş teşhis kümelerine bölme alışkanlığı giderek terkedilmektedir. Buna bağlı olarak psikoz kavramının kullanılışında da azalma olmaktadır.
Psikoz belirtileri diğer psikolojik hastalık belirtilerinden temelde hastanın gerçeği değerlendirememesiyle ayrılırlar. Gerçeği değerlendirememek ağır bir belirtidir ve büyük ihtimalle modern psikiyatri öncesi devirlerde deli (insanity, lunacy, madness) adı verilen insanlar, psikoz belirtileri göstermekteydiler.
En yeni sınıflandırmalarda yeni eğilimler ve farklılıklar olmasına rağmen psikoz belirtileri gösteren ruhsal hastalıklar şu şekilde bölünebilirler:’
a) Şizofreni: İnsanın psişik yaşantısındaki bölünmeyi belirtebilmek için XIX. yüzyılın başında Emil Kraepel’in ‘erken bunama’ adını verdiği hastalığı Eugen Bleuler’in yeniden adlandirmasıdır. Bireyin psikolojik yapısını oluşturan hemen bütün bileşenlerin ileri derecede (psikotik düzeyde) yıkıldığı hastalık hakkında teşhisten tedaviye kadar bir fikir birliği henüz sağlanabilmiş değildir Modem tıbbın en çok araştırıp tartıştığı hastalıklardandır.
b) Mizaç bozuklukları: Birçok hastalığın birarada bulunduğu bir hastalık grubudur. Mizaç bozukluklarının bir kutbunu neşe ve taşkınlığın arttığı ‘mani’, diğer kutbunu keder ve durgunluğun arttığı ‘depresyon’ oluşturur. Bu iki kutup bir hastalıkta çeşitli biçimlerde bir arada bulunabildiği gibi, tek başlarına da bulunabilirler. Bazı hastalıklarda mizaç bu iki kutuba varmadan ikisinin arasında salınır, yani ne mani ve ne de depresyon şiddetindedir. Ama bazı mizaç bozukluklarında hem mani’de, hem depresyon’da rahatsızlığın şiddeti psikotik düzeye ulaşır; yani tabloya varsam, hezeyan gibi psikotik belirtiler eklenir.
c) Organik ruhsal bozukluklar: Sinir sisteminin kendi hastalıklarında ve sinir sistemini etkileyen diğer organ ve sistemlerin hastalıklarında özellikle beynin Ön (frontal), yan ve orta (temporal-limbik) bölümlerinin tutulması halinde psikoz görülür. Uyuşturucu madde ve ilaçların alınmaları, zehirlenmeleri ve bırakılmalarında da (cinslerine uygun olarak) psikoz tablosu ortaya çıkabilir.
d) Paranoid bozukluklar: Şizofreniden varsamların sistemli olması ve psikolojik yapının algılama, duygulanım gibi diğer bileşenlerinin hasar görmemesi ile ayrılır. Fakat tek başına olsa bile varsam, ağır bir psikotik belirti olduğundan ve insanın bütün hayatını etkilediğinden paranoid bozuklukların psikoz kümesi içine girmesine neden olur.
e) Kopuntu (dissociation) bozuklukları: Zayıf, zorluklara karşı dayanma güçleri az, engeleme eşikleri düşük bireylerin güç durumlarla yüz yüze geldiklerinde psikoz belirtileri göstermeleri sözkonusudur. Fakat bunlar yapılan dolayısıyla geçici olduklarından, gerçek psikozlar içinde değerlendirilmeyebilirler.
Psikoz belirtileri gösteren kişilerin (psikotiklerin) genel özellikleri ise kısaca şöyle sıralanabilir
1) Psikoz, kişinin bütün hayatını etkileyecek kadar ağır şiddettedir,
2) Psikotik, dış dünyadaki objelerle etkili, gerçek ilişkiler kuramaz;
3) Psikotiğin duygusal dünyası, normalden nitelik olarak farklıdır;
4) Psikotiğin zihinsel işlevleri, psikotik süreçle doğrudan ilgili olabilir. Düşünceleri, konuşması, algılamaları çarpıtılmıştır;
5) Psikotiğin psikolojik işlevleri erken çocukluk dönemi özellikleri gösterecek şekilde gerilemiştir.
Erol GÖKA – SBA
Psikoz Fr. psychose
a. ruh b. 1. Türlü sebeplerle kişiliğin bütünlük ve uyum gücünü geniş ölçüde yıkan ruhsal bozukluk: “Bu hastalık korkusu onda, hayatı kendine zehreden tehlikeli bir psikoz hâlini almıştı.” -M. Ş. Esendal. 2. Toplumsal bir sarsıntıya bağlı olarak doğan ruh durumu: “Sansür, sağlam rejimlerde, kimsenin aklına dahi gelmeyen bir korku psikozunun simgesidir.” -H. Taner.
Güncel Türkçe Sözlük psikoz Fr.psychose
1. Türlü sebeplerle kişiliğin bütünlük ve uyum gücünü geniş ölçüde yıkan ruhsal bozukluklar: § “Bir psikozu, bir nevi isteriyi hazırladığı vehmine düştü.” -Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur, 233. § “Bu psikozun verdiği ihtilaçlar içinde kaybettiği para ile altın saatin acısını ve o elim maceranın bu acıdan daha zehirli olan hayal kırıklığını unuttu.” -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Bir Sürgün, 155. § “İçlerinde her an bulgurlaşan hapishane psikozunu” -Necip Fazıl Kısakürek, Cinnet Mustatili, 233. 2. Toplumsal bir sarsıntıya bağlı olarak doğan ruh durumu: § “Peki, duralım-şu psikoza bakın-” -Adalet Ağaoğlu, Geçerken, 87.
Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü
TDK Sözlük