Akşemseddin Hayatı, Akşemsettin Kimdir, Eserleri

Akşemseddin (Şam 1389 – Göynük 1459) Mutasavvıf, hekim, Fatih Sultan Mehmed’in hocalarından ve İstanbul’un manevi fatihlerinden sayılır.

Hz.Ebu Bekir soyundan olup, Avârifü’l-Maârif adlı meşhur tasavvuf kitabının yazarı Şihâbüddin Sühreverdi’nin torunlanndandır. Babası Anadolu’ya geldikten sonra Çorum’un Osmancık kasabasına yerleşti. Akşemseddin, küçük yaşlardan itibaren bilime ve sanata karşı ilgi duydu. Babasından ve çevredeki âlimlerden tahsilini tamamladı, Osmancık’ta bir medreseye hoca oldu. Daha sonra medreseyi bırakarak Hacı Bayram Veli’ye intisab etti. Bir ara Haleb’e giderek şeyh Zeynüddin’e mürid olduysa da gördüğü bir rüya üzerine tekrar Ankara’ya Hacı Bayram’ın yanına döndü. Çetin imtihanlardan sonra kabul edildi, Şeyhinin vefatından sonra halife olarak onun yolunu devam ettirdi, böylece Bayrâmilik’in  Şemsiyye kolu doğmuş oldu.

Beypazarı ve İskilip’te bir müddet oturduktan sonra Göynük’e geldi.

Üstün zekası ve anlayışı, yılmak bilmeyen çalışma gücüyle kendini kitaplara adadı. Başta İslami bilimler olmak üzere tıp, astronomi, biyoloji ve matematikte zamanın ünlülerinden oldu devrinin seçkin bilginleri arasında yerini aldı. Uzun yıllar Osmanlı medreselerinde çalışarak yüzlerce öğrenci yetiştirdi.

Şeyhi Hacı Bayram Veli’nin, Fatih’in babası Sultan Murad’la münasebetleri sırasında Akşemseddin de yanlarında bulunmuştu. Menkıbeye göre, İstanbul fethi hakkında soru soran Sultan Murad’a, Hacı Bayram, fetih işinin o sırada çocuk olan Sultan Mehmed’le Akşemseddin’e nasib olacağını bildirmiştir. Aksemseddin Fatih’in hocası olmuş ve onu İstanbul fethi konusunda hep teşvik etmiştir.

Akşemseddin’le Fatih’in münâsebeti bir mürid-mürşid münâsebeti şeklindedir. O, herkes gibi bir insan olan genç Fatih’in manevi ve tasavvufi eğitimini üstlenmiş ve onun beşerî zaaflarından arınarak iyi bir idareci olmasında hizmet görmüştür, Bu sırada dünya dağdağası altında zaman zaman bunalanhûkûmdarın kısa süreli de olsa halvete çekilme isteklerini reddetmiş, böylece tasavvufi zevklere dalarak idarede ihmal göstermesine fırsat vermemiştir, (Bkz.Sâmiha Ayverdi, Edebî ve Mânevi Dünyası İçinde Fatih).


Akşemseddin İstanbul fethi sırasında, kuşatma uzayıpda asker arasında bezginlik başgöstermişken, Ebu Eyyub el-Ensari’nin mezarını manevi keşif ile bulmuş ve ordunun maneviyatının yükselmesini sağlamıştır, Bilindiği gibi bugünkü Eyüp semtine ismini veren Ebü Eyyub Ensari, Hz.Peygamber’in, Medine’ye hicret ettiği gün evinde misafir kaldığı kimsedir. Emeviler zamanındaki bir kuşatma arasında İstanbul surları dışında, ilerlemiş yaşında şehit düşmüş ve oraya gömülmüştü. Kabrinin yeri İstanbul fethine kadar bilinmiyordu.
Akşemseddin’in Rüyası (Tarihten Meşhur Rüyalar)

Akşemseddin, devrinin meşhur bir hekimi olarak da bilinir.Tıp alanında bulaşıcı hastalıklar üzerinde de önemli çalışmalar yaptı. Araştırmaları sonunda tıp ile ilgili Türkçe yazdığı Maddet-ül Hayat ve Arapça yazdığı Hall-i Müşkilât ve Risalet-ün nuriyye adlı Tasavvuf kitapları, bilinen ünlü eserleridir.Tıp ile ilgili Türkçe yazdığı Maddet-ül Hayat’ta geçen hastalıkların insanlarda teker teker peyda olduğunu zann etmek yanlıştır.Hastalıklar insandan insana gözle görülmeyecek kadar küçük tohumlar vasıtasıyla geçer cümle ile ilk mikrop teorilerinden birini ortaya atmıştır. Tarihte mikroorganizmalardan bahseden ilk kişidir. Ve Mikrobiyolojinin babası sayılmaktadır. Çeşitli eserleri ve ilahi olarak bestelenmiş tasavvufi şiirleri vardır.

Dünya malına önem vermeyen Akşemseddin, Fatih Sultan Mehmet’in büyük saygı ve sevgisini kazanmıştı. Fatih Sultan Mehmet ile İstanbul’un fethinin ardından şehire girişleri daha sonra ünlü olacak bir tarihi hatıraya dönüştü.

Beyaz atına binmiş, ordusunun önünde giden Fatih Sultan Mehmet, yanında onu yetiştiren Akşemseddin, Molla Hüsrev ve Molla Gürani ile İstanbul’a giriyor. Türk Ordusunu karşılayan şehir halkı yol boyunca dizilmiş, ellerindeki çiçek demetlerini padişaha sunmak için yaklaşıyor.

Şehir ahalisi, beyaz sakalıyla, ağır duruşuyla Akşemseddin’i padişah sanıp çiçekleri ona sunmaya çalışıyorlar. Akşemseddin atını geri çekip göz ucuyla Fatih’i göstererek:

“Sultan Mehmet odur, çiçekleri ona veriniz”, demek istiyor.
Fatih Sultan Mehmet, çiçeklerle kendisine doğru yürüyenlere hocası Akşemsettin’i göstererek:

“Gidiniz, çiçekleri gene ona veriniz. Sultan Mehmet benim, ama o, benim hocamdır”, diyor ve ilk İstanbul’a Akşemseddin giriyor.
Fatih Sultan Mehmet tarafından(1464) yılında yaptırılmış olan türbesi Bolu ilinin, Göynük ilçesindedir. İlçede her yıl, İstanbul’un fetih günü olan 29 Mayıs(mayısın son pazarı) tarihinde anma günleri düzenlenmektedir.

Eserleri

Risalet-ün nuriyye
Risale-i Zikrullah:200000000
Risale-i Şerh-i Ahval-i Hacı Bayram-ı Veli
Def’ü Metain
Makamat-ı Evliya (Velilerin Makamları)
Maddet-ül-Hayat (Hayat Maddesi)
Nasihatname-i Akşemsettin (Akşemsettin Nasihatnamesi)
Kitab-ül-Tıp (Tıp Kitabı)
Hall-i Müşkülat (Güçlüklerin Halli)

Daha yeni Daha eski