İbda
Yaşanılan dönemin sanat anlayışı içinde olağanüstü bir eser oluşturma. Örneğin Fuzûlî’nin Leyla vü Mecnun’u, Şeyh Galib’in Hüsn-ü Aşk’ı birer ibda kabul edilir.
İbda eser verebilenlere mübdi, ibdakâr, eserleri de bedia olarak adlandırılır.
Edebiyatta "İbda" terimi, Arapça kökenli olup, yaratma, icat etme, yenilik yapma anlamlarına gelir. Özellikle Osmanlı ve İslam edebiyatında, bir eseri oluşturma sürecindeki yaratıcı gücü ve özgünlüğü ifade etmek için kullanılmıştır.
İbda, bir sanatçının veya yazarın eseri meydana getirirken gösterdiği yaratıcılık ve özgünlük anlamında kullanılır. Bu bağlamda, edebi eserlerde yeni ve özgün fikirlerin, biçimlerin veya anlatım tarzlarının geliştirilmesi ve sunulması sürecini ifade eder. İbda, bir eserin estetik değerini ve sanatçının yaratıcılığını vurgulayan önemli bir kavramdır.
Edebiyatta "ibda" kavramı, eserin özgünlüğünü ve sanatçının yaratıcılığını ön plana çıkarır, böylece sanatsal ve edebi değeri yüksek eserlerin ortaya çıkmasını teşvik eder.