Ali Kuşçu ali-kuscu.jpg 78 239
Türk astronomi, matematik ve kelam bilgini. 15. yy başlarında Timur İmparatorluğunun başkenti ve dönemin büyük bir bilim merkezi olan Semerkant’ta doğduğu kabul edilmektedir, 1474’te İstanbul’da öldü. Babası Mehmed Bey Timuroğulları’ndan Uluğ Bey’in doğancısı olduğu için “Kuşçu” diye anılan Alâeddin Ali, Uluğ Beyin hükümdarlığı sırasında Semerkant’ta ilk ve dini öğrenimini tamamladı. Küçük yaşta matematik ve astronomiye karşı aşırı bir ilgi duydu. Devrinin en büyük alimleri olan Uluğ Bey, Bursalı Kadızade Rumi, Gıyaseddin Cemşid ve Muinüddin Kaşi’den astronomi ve matematik dersleri aldı. Bu büyük alimlerden aldığı ilimlerle yetinmeyip daha fazlasını öğrenme arzu ve isteği ile kimseye haber vermeden o dönem ünlü bilginlerin toplandığı Kirman’a gitti. Kirman’da bulunduğu sırada akli ve nakli ilimler üzerinde çalışmalara devam edip, burada Hallü Eşkal-i Kamer (Ay Safhalarının Açıklanması) adlı risaleyi ve Şerh-i Tecrid adlı eserini hazırladı. Gizlice gidişini affettirmek için dönüşünde eserini Uluğ Bey’e sundu. Uluğ Bey de, Kadızade’nin ölümü üzerine Ali Kuşçu’yu Semerkant’taki gözlemevinin başına getirdi. Zic-i Uluğ Bey adıyla bilinen büyük yıldız katalogu, gerçekte, bu iki bilginin o dönemdeki ortak çalışmalarının bir ürünü sayılır.
Uluğ Bey 1449’da oğlunun başlattığı bir ayaklanmada öldürülünce, Ali Kuşçu Tebriz’e giderek Uzun Hasan’a sığındı. Uzun Hasan’ın, Akkoyunlular ile Osmanlılar arasındaki barış görüşmeleri için İstanbul’ a elçi olarak gönderdiği Ali Kuşçu’yu II. Mehmed saygıyla karşıladı; hatta iki yüz akçe günlükle Ayasofya Medresesi’nde ders vermesini teklif etti. Elçilik görevini tamamlamak için Tebriz’e gidip geldikten sonra İstanbul’a yerleşen Ali Kuşçu, Ayasofya Medresesi’nde verdiği derslerle Molla Sarı Lütfü, Kıvameddin Karım, Sinaneddin Yusuf gibi değerli öğrenciler yetiştirdi; Molla Hüsrev ile birlikte medreselerin yeni öğretim programlarını hazırladı. Onun gelişiyle birlikte İstanbul medreselerinde astronomi öğretimi yeni bir atılım kazandı.
Ali Kuşçu’nun matematik ve özellikle astronomi kitapları, Türkiye’de Batılı bilim anlayışının yerleşmesinden sonra da eski medreselerde uzun süre okutulmuştur. Fen bilimlerinin yanı sıra kelam (İslam felsefesi), Hadis, tefsir, Arapça dilbilgisi ve sentaks gibi oldukça geniş bir alanı kapsayan yapıtlarının en önemlisi Zic-i Uluğ Bey Şerhi’dır. Ali Kuşçu, Farsça yazdığı bu açıklama yazısında, Zic’in düzenlediği o devirdeki en ileri kuramsal matematik bilgilerini verir.
Üç makaleden oluşan Risâletü’l-Fethiyye adlı yapıtını 1457’de Risale fi’l-Heyye adıyla Farsça yazmış, 1473’te Arapça’ya çevirerek II. Mehmed’e sunmuştur. Kitabın sonuna ayrıca, gökcisimlerinin Yer’e uzaklıklarını gösteren bir bölüm ile bir dünya haritası eklenmiştir. Açıklamalı ilk Türkçe çevirisi Seyyid Ali b.Hüseyin tarafından 1548’de Halep’te yapılan bu astronomi incelemesinde Ali Kuşçu, tutulumun (ek-Yenilikçi liptik) eğilimini 23° 30′ 17″ olarak belirler. düşünceleri Semerkant’ta iken Farsça yazdığı Risale fi’l-Hesab adlı matematik kitabını sonradan Arapça’ya çevirerek Risâle-i Muhammediye adıyla gene II. Mehmed’e sunan Ali Kuşçu, Nasıreddin Tusî’nin İslam felsefesine ilişkin Tecridü’l-Kelâm adlı yapıtına da bir şerh yazdı. Bu açıklama kitabı, medrese öğrencileri arasında Şerh-i Cedid adıyla bilinirdi. Ayrıca, Arapça dilbilgisine ilişkin Unkudü’l-Zevâhir ile Arapça’nın sentaksını inceleyen manzum Unku-dü’l-Cevâhir adlı yapıtları da Ali Kuşçu’nun önemli incelemeleri arasındadır. Öte yandan Ali Ekber, Hıtâ’înâme adlı yapıtında Uluğ Bey’in bir tarihte Ali Kuşçu’yu Çin’e gönderdiğini ve gözlemlerini yazmasını istediğini belirtirse de, Ali Kuşçu’nun böyle bir seyahatname yazdığını gösteren hiçbir belgeye rastlanmamıştır. Buna karşılık Ali Kuşçu’ nun Türk kıyafeti ile, Herat’a kadar giderek İranlı şair Molla Camii’yi ziyaret ettiği biliniyor.
1474’te İstanbul’da vefat eden Ali Kuşçu, Eyyub Sultan Kabristanına defnedildi.
Ali Kuşçu’nun yazdığı eserlerden bazıları şunlardır:
Risale fi’l-Hey’e (Astronomi Risalesi). 1457 yılında Semerkant’ta Farsça olarak yazmıştır. Osmanlı mühendishanesinde 19. asır başlarında ders kitabı olarak okutulmuştur.
Risale fi’l-Fethiyye (Fetih Risalesi): Astronomiden bahseden bu eser, bir önceki eserin eklerle Arabi’ye çevrilmişidir. Bu eserde ekliptiğin eğimini hesap eden Ali Kuşçu, 23°30’17” olarak bulmuştur. Bugün bulunan değer ise 23°27′ dır. Bu iki değer arasında küçük fark, Ali Kuşçu’nun astronomideki üstün bilgisini ortaya koyar.(İstanbul Üni. Merkez Küt. Yıldız No.370)
Risale fi’l-Hesap: Matematik kitabıdır.
Risale fi’l-Muhammediyye: Cebir ve hesap konularından bahseder. Eserin son sahifesinde Ali Kuşçu’nun kendi el yazısıyla bir imzası ve eserin 1472 yılında bittiğini belirten bir kayıt vardır.(Ayasofya Kütüphanesi, Mecmua No. 2733)
Bunlardan başka Zic-i Uluğ Bey Şerhi adlı çok kıymetli ve en mühim eseridir. (Ragıp Paşa Kütüphanesi No. 928)