(Zilkade 5 H,/Mart 627 M.)
Savaşın Sebebi
Hz. Muhammed Medine’deki Yahûdî kabîleleriyle ayrı ayrı anlaşmalar yapmıştı. Bunlardan Kaynuka ve Nadîroğullarının, anlaşma hükümlerine uymadıkları için Medine’den çıkarıldıklarını daha önce görmüştük. Kurayza oğulları ise, Uhud Savaşından sonra anlaşmayı yeniledikleri için yerlerinde kalmışlardı.
Hendek Savaşında, Benî Kurayza Yahûdîleri önce anlaşmaya bağlı kaldılar. Hendek kazılırken, kazma, kürek gibi âletler vererek Müslümanlara yardımcı oldular. Ancak, savaşın en tehlikeli bir ânında, Benî Nadîr Reisi Huyey b. Ahtab’ın teşvikiyle anlaşmayı bozdular. Müslümanlarla birlikte Medine’yi savunmaları gerekirken, müşriklerle birlikte, Müslümanlara karşı savaşa girdiler.* Böylece vatana ihânet suçu işlediler. Hz. Muhammed’in nasihat için gönderdiği Evs Kabilesi Reisi Sa’d b. Muâz’ın sözlerine de kulak asmadılar. Hz. Muhammed hakkında çirkin sözler söyleyerek düşmanlıklarını açıkça ilân ettiler. Ancak, Benî Kurayza’dan yaptıklarının hesâbı sorulacaktı. Bu sebeple, Hendek savaşından Medine’ye döner dönmez, Benî Kurayza üzerine sefer emri verildi.
Hz. Muhammed Hendek savaşından dönmüş silahlarını çıkarmış, üzerindeki toz-toprağı temizlemek için, gusletmek istemişti. Bu esnâda Cibrîl (vahiy meleği) at üstünde ve toz-toprak içinde geldi:
-“Aa, silahını çıkardın mı; vallâhi biz melekler çıkarmadık. Haydi, şunların üzerine yürü”, diye Kurayzaoğullarını işâret etti.** Hz Muhammed derhal Benî Kurayza’ya sefer ilân etti. Ashâbın sür’atle yola çıkmalarını sağlamak için,
-Hiç kimse ikindi namazını sakın başka yerde kılmasın, ancak Benî Kurayza yurdunda kılsın, buyurdu.
Ashâbın bir kısmı bu emrin zâhirine uyarak, namazlarını Benî Kurayza yurduna varınca kıldılar. Bir kısmı da Hz Muhammed’in maksadı, acele etmemizi sağlamaktır, diyerek, vakit çıkmadan yolda kıldılar. Hz. Muhammed her iki zümrenin yaptığını da hoş gördü.***
beni-kurayza-savasi.png” border=”0
Müslümanların toplanması yatsıya kadar devâm etti sayıları 3 bini buldu. Müslümanların üzerlerine geldiğini görünce sövüp-sayarak kalelerine çekilen Beni Kurayza’nın sayısı 900 kadardı.
Benî Kurayza’ya Verilen Cezâ
Kuşatma 25 gün sürdü. Kurayzaoğulları anlaşmayı bozduklarına pişman oldular. Diğer Yahudî kabileleri gibi Medine’den çıkıp gitmek için izin istediler. Fakat Hz. Muhammed kayıtsız şartsız teslim olmalarını istedi. Reisleri Ka’b b. Esed’in başkanlığında toplandılar. Ka’b:
-“Tevratta bildirilen son peygamberin bu olduğu anlaşıldı. Müslüman olup kurtulalım, dedi Yahûdîler:
-Biz Tevrat üzerine başka kitab kabul etmeyiz, dediler, Ka’b:
-Öyleyse,kadınları ve çocukları öldürelim. Sonra kaleden çıkıp çarpışalım, belki başarırız, dedi. Onlar:
-Çoluk-cocuğumuz öldükten sonra, yaşamanın ne önemi var, diye cevâp verdiler. Ka’b:
-O halde, yarın cumartesi, Müslümanlar bizden emîndir. Ansızın hücûm edelim, onları gafil avlayalım, dedi.
-Biz cumartesinin hürmetini bozamayız, diye reddettiler. Sonunda kayıtsız şartsız teslim oldular. Ancak haklarında Evs Kabilesi Reisi Sa’d b. Muâz’ın hüküm vermesini istediler.
Benî Kurayza, Evs kabilesinin himâyesindeydi. Bu yüzden, Sa’d b. Muâz’ın hakemliğini istiyorlardı. Sa’d, hastaydı. Hendek savaşında kolundan okla yaralandığı için tedâvi görüyordu. Haberi alınca geldi.
-Kur’an-ı Kerîm’e göre mi, yoksa kendi kanunlarına göre mi hüküm vermemi istiyorlar, diye sordu. Yâhudîler, kendi kanunlarına göre hüküm verilmesini istediler. Sa’d da Tevrât’a göre karar verdi.****
a) Savaşabilecek durumdaki erkeklerin öldürülmesine,
b) Kadınların ve çocukların esir edilmesine,
c) Bütün mallarının da zaptedilmesine hükmetti.
Hz. Muhammed:
“Ey Sa’d, Allah’ın rızâsına uygun hükmettin” buyurdu. (240) Yahudiler de karârın Tevrât’a uygun olduğunu itirâf ettiler. Sa’d’in bu hükmü, Tevrât’ın Tesniye kitabının 20. Babının 10-14 üncü âyetlerine uygun düşmüştü. Bu gün de vatana ihânet edenlere ölüm cezâsı verilmektedir.
Benî Kurayza hakkındaki hükmü Ali bin Ebu Talib ve Zübeyr icrâ ettiler. Kazılan büyük bir hendeğin kenarında 600 kadar Yahûdînin birer birer boyunlarını vurup hendeğe attılar. İçlerinden 4 tanesi Müslüman olup hayatlarını kurtardılar. Benî Nadîr Reisi Huyey b. Ahtab ile Benî Kurayza Reisi Ka’b b. Esed de öldürülenler arasındaydı.
Benî Kurayza’nın malları, mücâhidlere paylaştırıldı. Arâzisi ise, ensarın rızâsiyle muhâcirlere verildi.
“Allah, Ehl-i Kitab’dan müşrikleri destekleyen (Benî Kurayza Yahûdî)lerini kalelerinden indirmiş, kalblerine korku salmıştı. Onların kimini öldürüyor, kimini de esir alıyordunuz. Yerlerini yurtlarını, mallarını ve henüz ayağınızı bile basmadığınız toprakları Allah size mirâs olarak verdi. Allah her şeye kadirdir “. (el-Ahzâb Sûresi, 26-27)
R.V.C. Bodley, The Messenger-The Life of Mohammad adlı eserinde şöyle der:
” Muhammed Arap ülkelerinde tek başınaydı. Bu beldelerin genişliği Amerika Birleşik Devletleri’nin üçte biri kadardı. Buralardaki nüfus da beş milyona ulaşıyordu. Onun, halkı kendi emirlerine uymaya zorlayacak bir ordusu yoktu. Ordusundaki asker sayısı üç bini geçmiyordu. Bu ordu mükemmel silahlarla donatılmış bir ordu da değildi. Eğer Muhammed bu kararı uygulamada gevşek davransa ve ahdi bozma suçuna rağmen Beni Kureyza’yı cezasız bırakmış olsaydı, İslamiyetin Arap yarımadasında hayat hakkı kalmayacaktı. Yahudilerin katledilmesi işlemi muhakkak ki, çok sert bir davranıştı. Fakat bu hadise dinler tarihinde benzeri olmayan bir hadise değildi. Müslümanların açısından bakılacak olursa bu uygulama çok yerindeydi. Bundan böyle Yahudi ve Arap kabileleri ahdi bozmadan ve va’de ihanet etmeden önce tekrar tekrar düşünmek zorundaydılar. Çünkü böyle birşeyin akıbetinin kendileri için çok kötü olacağını anlamış ve Muhammed’in her istediğini infaza muktedir olduğuna şahit olmuşlardı.”
The Messenger-The Life of Mohammad, London 1946,s.203
Beni Kureyza’nın sonunun bu şekilde olmasının sonuçlarından bir diğeri de müslümanların yakın çevresinde ciddi bir düşmanları kalmamasıyla, münafıkların morali bozulmuş olması ve geçmişe göre seslerinin kısılması olmuştur.
* “Allah, Ehl-i Kitab’dan müşrikleri destekleyen (Benî Kurayza Yahûdî)lerini kalelerinden indirmiş, kalblerine korku salmıştı. Onların kimini öldürüyor, kimini de esir alıyordunuz.”
** el-Buhârî, 5/49-51; Tecrid Tercemesi, 8/ 325 (Hadis No: 1191)
*** el-Buhârî, 5/50; Müslim, 3/1391 (Hadis No: 1770)
**** Tevrât, Tesniye Kitabı, Bab: 20, Ayet:10-14
***** el-Buhârî, 5/50; Tecrid Tercemesi, 10/ 245 (Hadis No: 1591)