Phaselis (Faselis)
phaselis_.png” border=”0 Kemer yakınlarındaki antik kent.
Akdeniz’in bütün güzelliklerini gösteren yeni açılan sahil yolundan Antalya’ya 35 kilometre kala Phaselis levhasından sapıldığında, bir orman yolu bizi Tekirova Köyü’ndeki Phaselis’e götürür.
Yakınında bulunan Beldibi Mağarası’nın Prehistorik iskân göstermesine rağmen, sahildeki Phaselis şehrinin kuruluşu M.Ö. VII. yüzyıldan yukarı çıkmamaktadır. Üç limana sahip oluşu, konumu ve zengin orman bölgelerine yakınlığı nedeniyle M.Ö 690’da Rodosluların kolonisi olarak kurulmuştur. M.Ö. VII. ve VI. yüzyıllarda geçimini denizden sağlayan Phaselis, Perslerin Anadolu’ya hakim oluşundan sonra onların, daha sonra İskender’in Persleri yenmesiyle de İskender’in eline geçmiştir. Ancak Phaselisliler İskender’e kapılarını açmış, onu şehirlerinde konuk etmişlerdir. İskender Pamphlia şehirlerinin birçok elçisini burada kabul etmiş, kıyı kesimindeki şehirleri bir bir alarak Gordion’a gitmiştir.
İskender’in ölümünden sonra kent, M.Ö. 309’dan 197’ye kadar Mısır’daki Ptolemaiosların elinde kalmış, Apameia Barışı ile diğer Lykia şehirleri gibi Rodos Krallığı’na verilmiş, M.Ö. 190’dan 160 yılına kadar Rodosluların egemenliğinde kalmıştır. M.Ö. 160 yılından sonra da Roma’nın egemenliği altında Lykia Birliği’ne girmiştir. Phaselis M.Ö. I. yüzyılda Olympos ile beraber devamlı korsanların taarruzları altında kalmış, bir müddet Zenekites’in elinde kalan şehir, Romalıların bu korsanı yenmesiyle kurtulmuştur.
M.Ö. 42 yılında Brutus, şehri Roma’ya bağlamıştır. Bizans Çağı’nda ise Phaselis, Piskoposluk Merkezi olmuştur. Elverişli limanları dolayısıyla M.S. III. yüzyılda tekrar korsanların taarruzlarına uğrayan şehir bundan sonra önemini yitirmiş, daha sonraki Arap akınlarıyla da iyice fakirleşmiş ve M.S. XI. yüzyılda artık hayatiyetini sürdüremeyecek duruma gelmiştir. Selçukluların Alanya ve Antalya limanlarına önem vermesi nedeniyle tamamen önemini yitirerek sönmüştür.
Phaselis erken dönemlerde su ihtiyacını kuyu ve sarnıçlarla karşılarken Roma Çağı’nda her yerde görüldüğü gibi uzak yerlerden su kemerleri ile (Aquadükt) şehre su getirerek su ihtiyacını karşılamışlardır. Şehrin kuzeyindeki bir kaynaktan su kemerleri ile Hadrian Agorasının arkasındaki tepeye suyu getirmişler, buradan künkler ve kanallarla kent içine dağıtmışlardır.
Şehrin esas kalıntıları askeri liman ile güney limanı birbirine bağlayan ana caddenin iki yanında bulunmaktadır. 125 m uzunlukta 20-25 m genişlikteki ana caddenin her iki yanında üçer basamakla çıkılan kaldırımlar bulunur. Cadde ortalarda bir meydan oluşturduktan sonra güney limanına ulaşır. Düzgün taşla döşenen bu caddenin altında kanalizasyon ve drenaj sistemi vardır.
Bu sayfanın hazırlanmasında İlhan AKŞİT’in “Işık Ülkesi LYKİA” kitabından yararlanılmıştır. kulturvarliklari.gov.tr