Yahudilik Nedir? Bayramlar, Perhizler, İbadetler -6
Yahudiliğin kutsal günleri şabat (cumartesi) günü. Hac bayramları, Paskalya (Pesah), Pentekoste (Şabut) ve Çardaklar (Şukot) günleridir. Bunların her biri bir tarihî hatırayı canlandırır. (Paskalya Mısır’dan çıkışı; Pentekoste, On Emir’in Sina dağından İlânını; Çardaklar, Mısır’dan çıkıştan sonra çölde kırk yıllık bekleyiş); ciddiyetin ağır bastığı bayram günleri ise Roh Hahana (yılbaşı) ve Büyük Kefaret günü Yom Kippur’dur. Yom Kippur yortusu bütünüyle duaya ve perhize adanmıştır. Şabat ve bayram günleri çalışmak yasaktır.
Yahudi takviminde aynca iki küçük bayram da vardır; Nazar bayramı (Purim),
İran Yahudilerinin kraliçe Esther sayesinde mucize kabilinden kurtulmalarını anlatır (M.Ö. IV. yy.); Açılış bayramı (Hanuka), Yuda Makkabi’nin M.Ö. 165-164’te Antiokhos Epihanoes’in naibi Lysias’ı yengiliye uğratmasından sonra Kudüs tapınağının yeniden ibadete açılışım anlatır. Bu bayrama “Işıklar bayramı” da denir. Yahudi dininde yahudi tarihinin trajik olaylarını belirtmek üzere konmuş perhiz günleri de vardır. Bu perhizlerin en Önemlileri Kudüs tapınağının birinci ve ikinci yıkılışı için konanlardır (Tişa be Ab.)
İbadet
Yahudi litürjisi iş günleri için üç dua öngörmüştür; sabah (şaharit), ikindi (minha) ve akşam (arbit) duaları. Cumartesi günleri, bayram günleri ve dinî ayın başladığı günler şaharit’ten hemen sonra musaf duası okunur. Ayrıca Kefaret günü minha’dan sonra neila duası yer alır.
Her açık dua merasimi sonunda Alenu ve Kadis duaları okunur. Alenu İsrail’in ümidini ilan eden duadır. Bu duada Zekeriya’nın bütün insanlığın tek tanrıya döneceğini müjdeleyen şu ayet yer alır “O gün Rab tek olacak ve Adı tek olacak”; öte yandan kadis’le, Tanrı’dan bir an önce yeryüzünde hakimiyetini kurması istenir.
Geleneksel Yahudiler temel doktrine sıkı sıkıya bağlı iken 19. yy.’dan itibaren ortaya çıkan Revizyoncu hareketler geleneklerden uzaklaşmıştır. Özellikle Alman Yahudiler bu konuda önderlik etmişlerdir,
1897’deki ilk sîyonist kongreden sonra Yahudi doktrini ideolojik bir boyuta dökülmüş revizyoncu fikirlerle birlikte seküler bir hale getirilmişti Yahudilik, kendi kaynaklarına bakıldığında bile yanlış, çelişik, tarihi bakımdan tesbiti mümkün olmayan olaylara, görüşlere, yorum ve kişisel anlayışlara dayanmaktadır. Kutsal metinleri olan Tevrat’ın ne zaman derlendiği, kimlerin kendi düşünceleri doğrultusunda eklemeler yaptığı kolayca tesbit edilemiyecek oranda tahrife uğratılmıştır. Bu bakımdan Kur’an-ı Kerim’in ve İslam kaynaklarının verdikleri bilgiler karşısında Yahudi kaynaklarının sıhhat derecesi iyice kuşkulu hale gelmektedir. Hz. İbrahim ile başlayıp Hz. Musa’ya, hatta Hz. İsa’ya kadar gelen vahiy esaslarının tesbitinde Yahudi kaynakları temel alınamıyacak durumdadırlar. Hz. İbrahim ve Hz. İsa arasında görevlendirilen peygamberler ve tebliğ ettikleri dini esaslar, her ne kadar İsrailoğullarını amaçlamışsa da, Yahudilerin bu peygamberler ve bildirdikleri esasları milli bir çerçeveye sokma teşebbüsleri, Allah’ın vahyettiği esaslara mutlaka aykırı hale getirilmiştir. Gerçekten Yahudiliğin ve Yahudilerin tarihin akışı içinde günümüze kadar geçirdiği evreler, Allah’ın hakikatinden nasıl sapıldığını çarpıcı bir şekilde ortaya koymaktadır. Kuran-ı Kerim’de Yahudilerin veya İsrailoğlullarının “lanetlenmiş” bir kavim, bir millet olarak nitelendirilmesi, tarihin çeşitli dönemlerinde de açıkça görülmüştür. Günümüzde kırk yılı aşkın Yahudilerin İsrail Devleti’ni bir terör örgütü boyutunda yönetmeleri, “lanetlenmiş “İlklerinin de açık göstergesi, sayılmalıdır.
SBA