Zekâtın Hükmü
Zekât’ın hükmü farz olup Kitap, Sünnet ve İcma-i Ümmetle sabittir. Kur’an-ı Kerim’in 34 yerinde zekât emri vardır. Zekâtın farz oluşu, altı yerde aynı ifade ile tekrarlanan şu ayet-i kerime ile sabittir: “Namazı kılın, zekâtı verin.” (Bakara, 34,83)
Zekâtın farz oluşunun delillerinden biri de, zekâtın bizzat Hz. Peygamber (s.) tarafından alınıp gerekli yerlere dağıtılmasını emreden şu ayet-i kerimedir: “Müminlerin mallarından zekât al ki, onunla kendilerini temizlemiş, mallarını tezkiye etmiş olasın. Onlara dua et. Zira senin duan müminler için bir huzur vesilesidir.” (Tevbe, 103)
Hz. Peygamber (s.) de, bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor “İslâm, Allah’tan başka bir ilâh bulunmadığına, Hz. Muhammed’in Allah’ın kulu ve elçisi bulunduğuna şahitlik etmen, namazı kılman, zekâtı vermen, Hacca gitmen, Ramazan’da oruç tutmandır.” (Buharı, K. Zekât)
İbn Abbas’tan rivayet edilen bir hadis-i şerifte de Hz. Peygamber (s.) Muaz b.Cebel’i Yemen’e vali gönderirken kendisine şu emri vermiştir: “Yemen halkım Allah’tan başka bir ilâh bulunmadığına ve benim Allah’ın elçisi olduğuma şahitlik etmeye davet et. Bu hususta sana itaat ederlerse, onları günde beş vakit namaz kılmaya davet et Bu hususta da sana itaat ederlerse Allah’ın kendilerine mallarından zekât vermeyi farz kıldığını bildir. Zekât zenginlerden alınıp fakirlere verilir.” (Müslim, 11/675)
Zekâtın farz olmasının şartları şunlardır;
1-Nisap miktarı mala sahip olmak: Nisap miktarı mal, dinî bakımdan zengin sayılacak kadar mal demektir. Bu miktar Hz. Peygamber (s.) dönemindeki ekonomik şanlara uygun olarak şu şekilde sınırlandırılmıştır: Ticarî mallar, para, hayvancılık, ziraat ve madencilik.
Para ile ticarî mallarda zenginlik için ölçü, o günün parası olan dinar ve dirhemler cinsinden iki türlü tayin edilmişti. Altın para olan dinarlardan yirmi adet, gümüş para olan dirhemlerden 200 adet. Yani o günün ekonomik şartlarında senelik zarurî İhtiyaçları dışında bir kimsenin 200 dirhem parası, yahut 20 dinar altın parası, yahut bunlar değerinde ticarî malı bulunan müslüman zengin sayılmaktaydı. Günümüzde TL. cinsinden zekât nisabının hesaplanması için, o günkü dinar ve dirhemlerin hakikî satın alma gücünün hesap edilmesi ve ona göre bir ölçü belirlenmesi gerekir.
Hayvancılık alanında: Develerden zengin sayılmanın asgarî ölçüsü beş deve, sığırlardan en az iki yaşını doldurmuş 30 sığır, koyunlardan en az bir yaşına girmiş kırk koyundur. Bu sayılan hayvanların herbirinden en az bu kadar mala sahip olan kişiler dinî bakımdan zengin olup bunların zekât vermeleri gerekir. Beş deveden bir koyun, 30 sığırdan bir dana, kırk koyundan bir koyun zekât vermek gerekir.
Ziraî ürünlerde zenginlik ölçüsü, bir tondur. İster sebze ve meyve olsun, ister tarım ürünleri olsun, ister dayanıklı ister dayanıksız olsun, topraktan elde edilen tüm ürünlerden 1/10 nispetinde zekât Ödemek gerekir. Buna öşür denmektedir. Alimler arasında teferruatta farklı görüşler varsa da tercih edilen görüş budur. Ziraaüe ilgili tüm masraflarla, kişinin geçim masrafları hesap edilip çıkarıldıktan sonra hasat sonunda elinde eğer bir ton ürün varsa, bunun 1/10’u olan 100 kilosunu anında fukaraya, yahut gerekli yerlere zekât olarak ödemesi gerekir.
2- Elde bulunan mal senelik zarurî harcamalardan artmış bulunmak. Mal eğer kişinin senelik zarurî harcamalarından artmamışsa, bu mal yok hükmünde olduğu için, sahibine zekât ve öşür gerekmez. Senelik zarurî harcamalar şunlardır: Kişinin içinde barınacağı ev, ev eşyası, bir yıllık yiyecek, bir yıllık giyecek masrafları, (Bu masraflar kişinin hem kendisi için, hem de aile fertleri için sözkonusudur.), çocukların tahsil masrafları, hastalık ve ilâç masrafları, seyahat masrafları, ilim adamının kitapları için yaptığı tüm harcamalar, binek. Bu bineğin yerini günümüzde çoğunlukla özel otomobil almıştır. Ancak zarurî olan ihtiyaç normal bir otomobildir. Eğer otomobil lüks ise o takdirde bunun da zekâtının hesap edilip ödenmesi gerekir. Çünkü şeriat zarurî harcamaları zekâttan muaf tutmuş, fakat lüks harcamaları zekâttan muaf tutmamıştır. Lüks bir otomobil ile lüks bir daire ve ev zarurî ihtiyaç değildir.
3- Mal üzerinden bir yıllık zaman suresi geçmiş bulunmak. Dinî yönden kişinin zengin sayılabilmesi için, nisap miktan mal eline geçtiği andan itibaren bir yıl hiç eksilmeden elinde kalmış bulunması şarttır. Şayet böyle bir mal eğer elde bir yıl kalmamışsa, örnek olarak 11 ay 29 gün elinde kalmış da son gün elden çıkmışsa, bu maldan ötürü zekât vermek gerekmez.
4- Mal büyümeye müsait olmak. Zekâtta büyüme ve çoğalma şartı vardır. Büyümeye ve çoğalmaya müsait olmayan mallardan zekât vermek gerekmez. Büyüme ve çoğalma da iki türlü olur Biri ticaret yolu ile çoğalma, diğeri üreme yolu ile çoğalmadır. Büyümeye ve üremeye müsait olmayan tezgah, işyeri, dükkan, mesken, traktör, biçer-döver ve benzeri zarurî ihtiyaçlar ise zekâta tabi değildir. Çünkü bunlar çoğalmaya müsait değildir. Bunun gibi binek hayvanlarından da zekât vermek gerekmez.
5- Mala el konulmuş olmamak. Nisap miktarı malın zekâta tabi olması için, haciz ve benzeri yollarla bu mala el konulmuş olmaması gerekir. Bir kimsenin kendisini zengin edecek kadar malı bulunduğu halde, bu mala haciz konulmuş, yahut devlet tarafından el konulmuş, yahut bir zalim kişi tarafından gasbedilmişse, tasarruf yetkisi elinde bulunmadığı için, bu kişi zekât vermek zorunda değildir.
6- Mal, kişinin mülkiyet ve tasarrufunda bulunmalıdır. Mülkiyet hakkı kişinin elinde bulunmayan mallardan ötürü zekât vermek gerekmez. Bunun örneği, devletin mülkiyet hakkını alması, yahut başka bir devletin emri altındaki bir malın tasarruf yetkisinin elinden alınmış bulunması gibi durumlardır.
7- Mal temel ihtiyaçlardan artmış bulunmak. Temel ve zarurî ihtiyaçlar ise yukarıda açıklanmıştır. Ancak zarurî ihtiyaçları karşılayabilen mallardan ötürü zekât vermek gerekmez.
8- Borçlu bulunmamak. Malı bulunan, fakat buna karşılık borcu bulunan kimseye zekât vermek farz değildir. Ancak, borcu düşüldükten sonra elde zengin edecek kadar mal kalırsa o takdirde zekât vermek farz olur.
9- Harcama ehliyetine sahip bulunmak. Harcama yetkisine sahip bulunmayan çocuk, deli ve mahcur kimselerin zekât vermeleri gerekmez. Böyle kimselerin çeşitli yollarla sahip oldukları mallarının zekâtını onlar adına veli veya vasileri öder.
10- Hür ve müslüman olmak. Müslüman olmayanlara zekât vermek farz değildir. İslâm devletinin sınırları içinde yaşayan gayr-i müslimlerin mallarından zekât değil cizye ve haraç alınmaktadır. Bunların miktarı ise zekâtın miktarından daha fazladır. Artırılıp eksiltilebilir. Köleler de zekât vermekle sorumlu değillerdir. Çünkü kölenin kendisi başkasının mülküdür. Eline geçirdiği mallar da başkasınındır. Dolayısıyla kendileri için zekât sorumluluğu yoktur.
Zekat Nedir? Tanımı, Hedefleri -1
Zekât Nedir? Zekâtın Verileceği Kişi ve Yerler -3
Y. Vehbi YAVUZ – SBA