Temel Düşünce ve İnançları
Yezidîlerin inançlarının temeli Kerbelâ Savaşı’na kadar gider. Bu savaşta Yezid b. Muaviye, Hüseyin b. Ali (r.a)’yi öldürmüştü. Buradan hareket eden Şiiler Yezid’i lânetlemeye, zendeka ve içki içmekle suçlamaya başlamışlardı. Yezidîler ise Yezid’i sevmişler ve lanetlenmesine karşı çıkmışlardır. Genel olarak lanetlemeyi de kötü gördüler.
Karşılarına Kur’an’da iblisin lanetlenmesi problemi çıkınca, bunu da kabul etmemişler; Kur’an’ın aslında olmadığı ve bunu müslümanlann sonradan ortaya çıkardıklarını ileri sürmüşler; Kur’an’daki lanet, veya şeytan veya isûazenin geçtiği her yeri inkâra başlamışlardı. Sonra Kur’an’da lanetlenen İblis’i takdise başlamışlardır. Bunların İblis’i takdis felsefeleri şu şekildedir: İblis, Adem’e secde etmemekle Rabbının, kendisinden başkasına secde edilmemesi emrini melekler unuttuğu halde unutmamakla, muvahhid özelliğini korumuştur. Adem’e secde emri bir imtihandı, İblis bu imtihanı geçmekle Muvahhidlerin başı olmuştur. Allah, bunun karşılığı olarak kendisini meleklerin tavusu veya başkanı yapmıştır. Bununla birlikte takdislerinin bir sebebi de kendisinden korkmalanndandır. ara, şeytan Allah’a karşı gelip emirlerini reddedecek kadar güçlüdür. Takdislerin başka bir sebebi de, şeytanın isyan ve karşı gelmekle kahramanlığını ispatlamış olmasıdır. İblis, Adem’i aldatarak haram olan ağaçtan yemesini sağlamış, bunun üzerine Adem’in karnı şişerek Cennet’ten kovulmasına sebep olmuştur. İblis ise, Cennet’ten kovulmamış, bilakis Yezidi fırkasını idare etmek üzere yeryüzüne inmiştir.
İblis’i meleklerin tavus’u kabul etmeleri sonucu, yumru hacminde bakırdan bir tavus maketi yaparak bunu takdise başlamışlardır. Bu maketle köy köy dolaşıp yardım toplamaktadırlar.
Irak’taki Lalş vadisini (ki burası ceviz ağaçlarıyla kaplıdır) mukaddes bir mekân olarak görürler. Özellikle Lalş vadisindeki Merce (Çimlik) mukaddes bir bölgedir. Adı Şam’daki Merce’den alınmadır. Buranın doğusunda Cebel, Arafat ve Zemzem pınarı adı verdikleri yerler vardır. Buraları ziyaret, hac demektir.
Mushaf-u Reş (Siyah Kitapları) vardır. Mezhebin emir ve doktrinleri bu kitapta yazılıdır. Bu kitaba göre şehadet kelimeleri şöyledir Eşhedü Vahid Allah, Sultan Yezid Habibullah.
Aralık ayında Uç gün oruç tutarlar. Bu günler Yezid’in doğum günleridir.
Zekât, Tavus maketi yoluyla toplatılır ve mezhep başkanlığına tevdi edilir. % 10’unu Şeyhlere, % 5’ini Pir’e, % 2,5’uğunu da fakir’e vermek zorunludur.
Haşir ve Neşir, Sincar Dağı’ndaki Batat köyünde olacaktır. İnsanları muhasebe edecek olan Şeyh Adiy’in önüne teraziler konacak ve sonunda kendi cemaatini Cennet’e alacaktır.
Yemin ederken Sultan Yezid’in eteğine yemin ederler.
Şeyh Adiy, Şeyh Şemseddin, Şeyh Hasan ve Abdülkadir Geylanî’nin merkad ve kabirlerini ziyaret ederler; kabirlere mum yakarlar ve hadim tayin ederler.
Sınıfların (mir, baba, şeyh, fakir» kavval, şeyhler, pir, kuçek, murid) birbirlerinden evlenmesi yasaktır ve birinden diğerine geçmek de mümkün değildir. Bir Yezidî erkek, altı kadınla evlenebilir. Evlenme gelini kaçırmakla olur. Kaçırmadan sonra iki tarafın ana ve babaları gelir ve meseleyi çözüme bağlarlar.
Tavus’un en bariz rengi olan mavi rengi kullanmak yasaktır.
Marul, lahana, kabak, fasulye; tavus eti,tavuk, balık, ceylan ve domuz eti de haramdır.
Bıyık kesmek haram olduğundan dikkati çekecek şekilde uzatırlar.
Yezidinin etrafına daire şeklinde bir çizgi çekilmiştir, daire silininceye kadar onun içinde kalmak zorundadır. Bunlara göre, bu daire Şeytan emriyle çizilmiştir ve içinden çıkılamaz.
Okumak ve yazmak dini yönden haramdır. Ezberlemekle yetinirler; bu nedenle bunlarda cehalet ve ümmîlik yaygındır. Aynı sebepten aşırılık ve inhiraf artmış; Yezid, Adiy ve îblis takdis edilmiştir.
İki mukaddes kitapları vardır. Bunlardan el-Ceîve, Allah’ın sıfat ve emirlerinden söz eder, Mushaf-ı Reş ise varlık, meleklerin yaratılışı, Yezidîliğin gelişme ve tarihini ihtiva eder. Kitaplarında şöyle denilmektedir: “Hademelerimin size telkin etliklerini yerine getirin ve Yahudiler, Hıristiyanlar ve Müslümanlar gibi ecnebilere hiçbir şey açmayın; çünkü onlar benim emirlerimin ne olduğunu bilmezler. Onlara kitaplarınızı da teslim etmeyin, çünkü sizin bilmediğiniz yerde onu değiştirebilirler.”
Yezidî’nin çocuğuna kirvelik yapan, bu çocuğun annesinin kardeşi olur, bu çocuğun babasının ölünceye kadar bu kirveyi savunması da gereklidir.
Yezidller, güneş doğarken ve batarken ona yönelerek dua ederler; sonra toprağı öper, elindeki toprağı yüzüne sürerler. Uykudan önce de mutlaka yaptıkları bir duaları vardır.
Kendilerine has bayramları vardır. Miladi yılbaşı günü, Erbain Bayramı, Kurban Bayramı, Cemaat Bayramı, Yezid Bayramı, Hıdrellez Bayramı, Bülend Bayramı gibi mum söndürme adı altında düzenledikleri gecelerde, kendi mahremleriyle bile cinsî münasebetlerde bulunurlar.
Yezidîler, Hulul, Tenasüh ve Vahdet-i Vücudu kabul ederler. İblis hakkındaki sözleri, Hallac’ın sözlerine benzer. Hıristiyanlığa hürmet ederler. Yine bunlara göre şarap İsa’nın hakiki kanıdır. Şarap içerken bunun bir damlasının yere düşmemesine veya sakala bulaşmamasına dikkat ederler. Hıristiyanlıktan vaftiz hususunu almışlardır. Çocuğu Aynelbeyda denen bir pınara götürürler ve orada vaftiz ederler. Bir hafta sonra da o çocuğu Şeyh Adiy’in kabri yanındaki Zemzem’e batırırlar ve yüksek sesle bu çocuğun Tavus Melek dedikleri İblis’e inanan bir Yezidî olmasını dilerler.
İslâm dini Kürdistan bölgesine girdiğinde oraların halkı Zerdüşt dini mensubuydu. Bu dinin bazı itikatları Yezidîliğe de geçti.
Mecusiler ve putperestlerden de etkilenerek Yezid’i ilah mertebesine yükselttiler. Onlarda sistem şöyledir: Allah-Yezid-Adiy.
Bera’et hususunu Şiiler’den aldılar. Bera’et, Şeyh Adiy zaviyesinden alınan bir avuç topraktan yapılma ve küre şeklindedir. Yezidî bunu teberrüken cebinde taşır. Yezidî öldüğünde bu toprak onun ağzına konmak zorundadır, aksi takdirde kâfir olarak ölmüş olur. Yezidîliğin yayıldığı bölgeler; Zerdüştlük, Putperestlik, Tabiata Tapma, Yahudilik, Hıristiyanlık gibi birçok dinlerin daha önce yayılmış olduğu bölgelerdir. Asuri, Babil ve Sümerlerin ilahlarına bağlı olanların da bulunduğu bölgede, hep bu akide ve dinlerden bir şeyler alan Yezidîlerin, ayrıca cehaletleri ve okuma yazma bilmemeleri İslâm dininden daha fazla uzaklaşmalarına yol açmıştır.
Son derece değişik inanç ve gelenekleriyle köylerde yaşamayı tercih eden ve şehirlere yerleşmekten korkan Yezidîler denen bu fırkaya bugün, Suriye, Türkiye (Mardin’in Midyat, Urfa’nın Viranşehir, Siirt’in Kurtalan, Beşiri ve Batman ilçe ve köylerinde), İran, Rusya (Tiflis, Baku, Batum ve Erivan’ın köylerinde) ve Irak’ta (Şingal dağlarında) yaygın olarak rastlanır. Bunlardan bazıları da gruplar halinde Lübnan, Batı Almanya ve Belçika’da yaşarlar. Sayılan 275 bin civarında olan Yezidîlerin 70 bini Irak’ta, 10 bini Türkiye’de, geri kalanı diğer ülkelerde yaşarlar. Bununla beraber tamamı Emevi Evine bağlıdırlar. Daha ziyade Kürttürler; ancak bazıları da Arap asıllıdır. Bağdat’ın Reşid Caddesi’nde el-Mektebü’l-Emevi li’d-Da’va’l-Arabiyye adıyla resmi bir büroları vardır.
SBA