Abbasiler, muhtelif hanedanların adıdır:
Bağdad halifeleri, Peygamberin amcası el-Abbâs bin Abdülmuttalib bin Hâşim neslinden gelen, İslâm’ın en meşhur hanedanı. Abbas’ın ahfadı, ilk dört halife ve Emevîler devrinde, Araplar tarafından zapteden eyaletlerde çoğaldı. Peygambere olan akrabalıkları bunlara her yerde büyük itibar temin ediyordu.
Bilhassa, Horasan eyaletinde bir çok taraftarları vardı. Abbasîlerde Emevîleri devirmek ve kendi ailelerini tahta çıkarmak fikri yavaş yavaş olgunlaşmıştı. Bu hedeflerine varmak konusunda, bilhassa devletin doğu kısmında, bir çok taraftarları olan ve hilâfete en çok hak sahibi olduklarını iddia eden halife Ali ahfadından yardım gördüler. Abbasîler çok büyük bir maharetle, Emevîlere karşı İran halkı ve doğudaki Arap askerleri arasında birlikte faal propaganda yapmak için, Ali evlâdının yardımını temin etmeyi başardılar.
Emevî hanedanının büsbütün ortadan kalkmasını faal bir surette hazırlayan, Abbâs’ın torununun çocuğu, Muhammed bin Ali bin Abdullah bin el-Abbâs olmuştur. Muhammed bin Ali’nin H.124 ve 126 (742—744) yılları arasındaki ölümünden sonra, oğlu İbrahim başa geçince, Abbasîlerin kuvveti çok arttı. Uzun zamandan beri hazırlanan isyan, H.129 yılı Ramazan ayında (Haziran 747 ) Horasan’da alevlendi ve süratle yayıldı. Halifenin ordusu yenildi; tali mütemadiyen emevî ordusundan yüz çevirdiği için, Abbasîler de yavaş yavaş kendilerini göstermeğe ve amaçlarını açığa vurmağa başladılar.
İbrahim halife II.Mervân tarafından H.130 (748) da hapsedildi; fakat kardeşleri Ebû Ca’fer ve Ebu’l-Abbâs, onun yerine, Abbasîler fırkasının başına geçtiler ve, Kufe’nin ayaklananlara tesliminden sonra, H.132 (749) de Ebu’l-Abbâs kendisini halife ilân etti. Mervan gösterdiği şecaate rağmen, H.132 senesi cemaziyelahir’inde (Ocak 750) Büyük Zab suyu kenarında mağlûp edildi; Mısır’a kaçmak istedi; fakat düşman arkasından yetişerek, onu bu defa perişan etti ve Mervân aynı yılda öldürüldü. El-Saffâh “kan dökücü” lâkabını alan Ebu’l-Abbâs Emevî hanedanını merhametsizce yok etti. Bununla beraber Abdurrahmân bin Muaviye adında birinin kaçarak, İspanya’ya gitmesine engelleyemedi ve Abdurrahmân sonrasında orada, Kurtuba’da yeni bir Emevî devleti kurdu.
Al-Saffâh’ın kardeşi ve halefi Ebu Cafer el-Mansur, hükümet merkezi olarak Bağdad’ı seçti ve böylelikle hükümetin ağırlık merkezini daha doğuya götürmüş oldu. Yeni bir hanedanın iktidar mevkiine geçmesi ilim ve fennin ilerlemesine ve sükûnet ve asayiş içinde memleketin genel ilerlemesi üzerine kuvvetle etkili oldu. Bununla beraber, çöküş işaretleri çok geçmeden belirmeğe ve böyle Abbasi’lerinki gibi büyük bir devletin bir bütünlük halinde tutunabilmesinin imkânsızlığı gitgide açıkça görülmeğe başladı. Daha H.172 (788) de Ali neslinden olan İdris bin Abdullah Fas’ta bağımsız bir Alevi devleti kurmuştu. Kayra-m~n .da dahi karışıklıklar zuhur etti ve orada ila -ş İbrahîm bin al-Ağlab tarafından iade edildiğinden, senede bir vergi vermek şartıyla, eyaletin babadan oğula intikal etmek sureti ile, emirliğini Harun el-Raşîd H.184 (800 ) te ona vermek mecburiyetinde kaldı. Biraz sonra Horasan eyaleti de istiklâlini ilân etti. Oranın valisi olan faal T5nir 2U e’l-Yaralnayn, halifeye itaatten 207 (822) de reddetti. Bilâhare H.254 (868) ten beri Mısır valisi olan Ahmed bin Tülün, Bağdad’ın sultasına aldırmayarak, Suriye’yi bile hâkimiyeti altına aldı. Bununla beraber, Tulunîler hanedanı 37 seneden fazla devam edemedi; Mısır ise, ertesi asır içinde, Abbasî halifelerinin hâkimiyetlelerinden büsbütün kurtuldu.
Halife el-Mutasim (H.218—227=M.833—842), çoğu ücretli Türk askerlerinden ibaret, bir orda teşkil etmeğe karar vermeksuretiyle, akibeti vahim bir adım atmış oldu. Bu ecnebi hassa askeri gittikçe cüretini arttırdı; öyle ki H.296 (908) da halife el-Muktedir bu askerin kumandanı olan hadım Munis’e ‘Amir el-Umarâ’ unvanı ve, bu unvan ile birlikte, sınırsız idarî yetkiler vermeğe mecbur oldu. Fatimîlerîn sahneye çıkması ile halifelerin dinî hâkimiyeti bile tehlikeye düştü. Abbasîler H. 334 (945)te Büveyhler’in ve bir asır sonra H.447 (1055) de de Selçuklular’ın hâkimiyetleri altına girdiler. Bu Türk sultanlarının hâkimiyetleri üzerlerinden kalkınca, Abbasîler biraz nefes aldılar; bununla beraber memleketlerinin sınırı ancak Bağdad ve civarına kadar geldi. Nihayet Bagğdad Hulagu kumandasındaki Moğollar tarafından zaptedildi (H.656 = M.1258) ve son halife al-Mustasim öldürüldü. Abbasîler’den bir kaçı kaçmağa başardılar ve Mısır’daki Memlûk sultanı Baybars bu kaçanlardan birini, el-Mustansir namı ile, Kahire’de halife ilân etti. Fakat Kahire’deki halifelik sırf dinî bîr makamdan başka bir şey değildi. Yalnız, bir vakitler halifelerin haiz oldukları büyük kudretin yegâne nişanesi olarak, sultanlara menşur (ferman, ilan) vermek yetkisi kalmıştı. Fakat bu menşurlar da ancak böyle bir onayı isteyen sultanlara verilirdi.
Türk padişahı I.Selim 923 (1517)’te Memlûk’leri bertaraf edince, son Abbasî halifesi III.el-Mutevekkil’i İstanbul’a götürdü. Hâlife orada ruhanî ve cismanî hukuk ve yetkisini padişaha devrettikten sonra, Mısır’a dönmeye izin aldı; el-Mutevekkil 945 (1538) te Mısır’da öldü.
Son Mısır halifesi Abbâs al-Mutevekkil’in hilafeti Osmanlı padişahı Selim’e devri merasimi hakkında Avrupa tarıhçilerince kabul edilen ouariye, hakikî bir esasa dayanmaz ve bunu Barthold kat’i olarak efsane sahasına ithal etmiştir (MI, Petersburg, 1912, 1, 203—226, 345—400; bk. kezalik Becker, Bardkold’s Sta-dien. iiber Khalif and Saltan, Isl,, VI, 250—• 412 ). Bk. bîr de A. Adnan, Encgcl. Brit. 14. tab., mad. Tarkeg. İsveç hizmetinde bulunan İstanbul’lu Ermeni Mouradgea d’Ohsson ( Tableau general de l’Empire Ottoman, Paris, 1788—1824, I, 232 ve 269 v.d.)’un bu efsaneyi neşretmesi bunun batıda yayılmasına sebebiyet vermiştir.
Hicri- – – – -Bağdad Abbasî halifeleri– – – – –Miladi
- 132…………..El-Seffâh…………………750
- 136…………..El-Mansur…………………754
- 158…………..El-Mehdi………………….775
- 169…………..El-Hâdi…………………….785
- 170…………..El-Reşîd (Harun)…………786
- 193…………..El-Emin……………………809
- 198…………..El-Me’mun………………..813
- 218…………..El-Mu’tasım……………….833
- 227…………..El-Vâsik……………………842
- 232…………..El-Mutevekkil…………….847
- 247…………..El-Muntasır……………….861
- 248…………..El-Musta’in……………….862
- 252…………..El-Mu’tezz………………..866
- 255…………..El-Muhtedi……………….869
- 256…………..El-Mu’temed ……………870
- 279…………..El-Mu’tezid……………….892
- 289…………..El-Muktefi………………..902
- 295…………..El-Muktedir……………….908
- 320…………..El-Kahir……………………932
- 322…………..El-Râzi…………………….934
- 329…………..El-Mutteki………………..940
- 333…………..El-Mustekfi……………….944
- 334…………..El-Muti’……………………946
- 363…………..El-Tâ’i’…………………….974
- 381 ………….El-Kadir…………………….991
- 422…………..El-Kâ’im………………….1031
- 467…………..El-Muktedi………………1075
- 487…………..El-Mustazhir……………..1094
- 512…………..El-Müsterşid ……………1118
- 529…………..El-Râşid………………….1135
- 530…………..El-Muktefi……………….1136
- 555…………..El-Mustencid …………..1160
- 566…………..El-Mustezi’………………1170
- 575…………..El-Nasır…………………..1180
- 622…………..El-Zâhir…………………..1225
- 623…………..El-Mustansir……………..1226
- 640—656……El-Musta’sım…………….1242—1258
Hicri- – – – – – -Mısır Abbasî Halifeleri – – – – – – – – – – – Miladi
- 659…………..El-Mustansır————————————-1261
- 660…………..El-Hâkim I.————————————–1261
- 701…………..El-Mustekfi I.———————————–1303
- 740…………..El-Vâsık I.—————————————1340
- 741…………..El-Hâkim II.————————————-1340
- 753…………..El-Mu’tezid I.———————————–1352
- 763…………..El-Mutevekkil I.——————————–1362
- 779…………..El-Mu’tasım————————————-1377
- 779…………..El-Mutevekkil I. (İkinci kez)—————-1377 .
- 785…………..El-Vâsık II.————————————–1383
- 788…………..El-Mu’tasım (İkinci kez)———————1386
- 791…………..El-Mutevekkil I. (üçüncü kez)————1389
- 808…………..El-Musta’in————————————-1406
- 816…………..El-Mu’tezid II.———————————1414
- 845…………..El-Mustekfi II.———————————1441
- 855…………..El-Kâ’im—————————————–1451
- 859…………..El-Mustencid———————————-1455
- 884…………..El-Mutevekkil II.—————————–1479
- 903…………..El-Mustamsik———————————-1497
- 914…………..El-Mutavakkil III.——————-1508—1509
- 922—923……El-Mustemsik (İkinci kez, oğlu El-Mutevekkil’in tam yetkili temsilcisi sıfatı ile)—1516