İslam Şeriatine göre kölenin hukuki durumu.
Odalık ve Nikâh
Teorik olarak, köleler kanunî hiçbir hukuka sahip değildir. İslâm hukukuna göre, onlar eşya gibi ve sahiplerinin istediği gibi kullandıkları meta cinsindendir; köle sahibi onları, kendi keyfine göre, isterse satar, dilerse, hibe ve cihaz olarak veya başka suretle vererek, elinden çıkarabilir. Kölelerin bir mukavele imzalamaya kanunen ehliyetleri yoktur; köleler ne ferağ edebilirler, ne de bir taahhüde girebilirler; vasiyet de edemedikleri için, ne vâsi ve ne nâzir olamazlar; onların kazancı, sahiplerinin malıdır. Köle mahkeme huzurunda şahitlik dahi edemez. Bununla beraber, sahibinin namına ve onun emri ile, meselâ bir dükkânda çalışan kölenin, mukaveleler imzalamaya veya kanunî tasfiye-i hesaba aracılık etmesi caizdir.
Şeriat ahkâmına göre, kadın köleler ile sahipleri arasında nikâha lüzum yoktur, sadece yatması kâfidir. Fakat diğer durumda şeriat köleler arasında nikâhın meşruiyetini kabul ettiği için, sahiplerinin izni ile (hür veya gayri hür) iki kadınla nikâh akdedebilir; birçok fakihlerin reyleri böyledir, yalnız Mâliki fakihlerine göre,
köleler dört kadın ile evlenebilir. Evlenen köleler dahi, hür insanlar gibi, evleneceği kadına mehrini vermekle mükelleftir ki, bunu çalışarak öder; fakat bir cariyeye verilecek mehir, o cariyenin sahibine aittir. Zira cariye hiç bir şeye tasarruf edemez. Bir esir zevcesini iki defadan fazla boşayamaz; esir karısını birinci defa boşadığı vakit, iddet (bekleme) müddeti içinde o kadını tekrar alabilir; fakat onu ikinci defa boşarsa, talâk kesinlik kazanır. Köle veya hür kadınların iddetleri hakkında aynı kaideler geçerlidir; şu farkla ki, cariye kocasını ölüm sebebiyle kaybederse, ancak iki ay beş gün bekler; eğer kocasını ölümden gayri bir sebeple kaybetmiş olursa, bu müddet, üç âdet dönemi yerine yalnız iki kur olarak, hesap edilir.
Evli bir cariyenin çocukları, esir olarak, sahibine aittir. Bir hür adamın başkasının cariyesi ile evlenmesi caizdir. Bu işin mahzuru şudur ki, bu evlilikten doğan çocuklar analarının sahibinin malı olurlar. Bundan dolayı fukahanın çoğu hür bir erkeğin bir cariye ile evlenmesini, ancak aşağıdaki dört şart ile, kabul ederler:
1. Erkeğin hiç evlenmemiş olması
2. Hür bir kadına verecek mehri olmaması
3. Şayet evlenmezse, dayanamayarak zinaya düşeceğinden korkması
4. Evlenmek istediği cariyenin müslüman olması. Yalnız Hanefiler Hıristiyan ve Yahudi bîr cariye ile evlenmeği de cevaz verirler ve 2. ile 3. şartı saymazlar.
Eğer bir adamın cariyesinden çocuğu olursa, çocuk, babasının medenî haline tâbi sayıldığı için, hür olur. Bu esası ilk defa hukuka ekleyen, İslâm dinidir. Eski Araplar “Partus sequitur ventrem” (çocuk batna çeker, yani çocuk annenin medenî vaziyetine tâbidir) kaidesine riayet ederlerdi. Şair Antara’nın durumu buna bir misaldir; Habeş bir cariyeden olduğu için, köle idi; babası ona, yiğitliğine mükâfaten, sonradan hürriyetini bahsetmişti. İslâmın başlangıcında cariyelerin “kendi efendilerini”, yani hür çocukları, hattâ halifeleri doğuracakları düşüncesi, hakikî Arap hislerini rencide etmekte idi. Sahibinden bir çocuğu olan cariye umm veled (çocuk anası) olur ve bu cariye sahibinin vefatında hür olur. Bundan dolayıdır ki, o cariyenin sahibi kendi umm veled’ini ne satmak ve ne terhin etmek hakkını haizdir. Kölelerin sahibi ancak kendi müslüman, Hıristiyan ve Musevî esirlerini odalık edebilir, müşrikler bundan hariçtir. Bundan başka Şâfiî mezhebine göre, bugünkü Hıristiyan ve Yahudilerin ellerinde bulunan mukaddes kitaplar muharref olduğundan, Hıristiyan ve Yahudi kadınları dahi odalığı caiz olmayan müşriklerle aynı tutar. Satın alma veya başka bir suretle bir cariye edinmiş olan kimse, cariyenin gebe olmadığına emin olmadıkça, onu odalık yapamaz; bundan amaç, doğacak çocuğun nesebinde şüphe olmasını önlemektir. Buna Arapçada istibra (beklemek yahut cariyenin rahmi boş olup olmadığını araştırmak mânasına) derler. Şeriat, bu maksatla bir bekleme mühleti tayin etmiştir. Şayet cariye gebe ise, sahibi ona, çocuğunu doğuruncaya kadar, yaklaşamaz.
İslam’da Kölelik -1
İslam’da Kölelik -3 Azat, Vela, Tadbir, Kitaba
İslam’da Kölelik -4 Oryantalistlerin Kölelere Yapılan Muameleye İlişkin Görüşleri