16 Mart 1920’de İstanbul’un işgalinden sonra Meclisi Mebusan’ın dağılması üzerine Mustafa Kemal Heyeti Temsiliye adına 19 Mart’ta livalara gönderdiği bir genelgeyle Ankara’da toplanacak olağanüstü yetkilere sahip bir meclis için seçim yapılmasını ve bu işlerin 15 gün içinde bitirilmesini istemişti. Hesaba göre 66 livadan 330 milletvekili seçilecekti. Ayrıca İstanbul’daki Meclisi Mebusan üyelerinden bir kısmı da yeni Meclis’e kabul edilecek ve toplam üye sayısı 390’a ulaşacaktı. Ancak bu hesap hiç bir vakit doğrulanmadı. Çünkü seçilenlerin hepsi toplantıya katılmadığı gibi seçimle toplantı tarihi arasında ölenler ve Ankara’ya giderken yolda korkuya kapılarak ortadan kaybolanlar oldu. Nitekim, 24 Nisan 1920’te yapılan oylamada mevcudun sadece 120 kişi olduğu anlaşıldı.
23 Nisan 1920’de Hacıbayram Camii’nde yapılan bir dini tören ve kılınan Cuma namazı ardından açılan, Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa Kemal’in genelgesinde öngörülen tarihte, ilk toplantısını yaptı.
İlk toplantı için başkanlığa. Osmanlı Meclisi Mebusanı içtüzüğünün ilgili hükmüne uyularak, en yaşlı üye olan Sinop milletvekli 75 yaşındaki Şerif Bey, divan kâtipliklerine de iki genç öğretmen, Kütahya milletvekili Cevdet Bey ile Bursa milletvekili Muhittin Baha (Pars) Bey seçilmişti. Tutanakların onaylanması bitirildikten sonra çalışma toplantılarına 25 Nisan’da başlandı. Yapılan ilk iş, yasamayla birlikte yürütme görevini de üstlenen TBMM adına bu ikinci görevi yapacak bir geçici komisyon seçildi. Komisyonu oluşturan üyeler: Celâlettin Ârif Bey, Cami (Baykut) Bey, Bekir Sami (Kunduk) Bey, Fevzi (Çakmak) Paşa, Hamdullah Suphi (Tanrıöver) Bey, Hakkı Behiç (Bayiç) Bey’di. Yine aynı gün Meclis ile yürütme komisyonu arasında ilişkiyi sağlayacak ve gerekli kanun tasarılarını hazırlayacak 15 kişilik bir tasarı komisyonu seçilmişti. Meclis’in normal başkanlık divanının seçimi ancak Meclisi Mebusan başkanlığından gelen Celâlettin Ârif Bey’in kendisini bu iş için tek ve doğal aday saymasına rağmen Mustafa Kemal başkan oldu, Celâlettin Ârif Bey de 2. başkanlığa getirildi. Başkan vekillikleri için ise Konya milletvekili Çelebi Abdülhalim ile Kırşehir miletvekili Çelebi Cemalettin uygun görülmüştü.
Padişaha Bağlılık
Meclis’te toplanan pek çok üye Meclisi padişahın ve halifenin bir organı sayıyordu. Onun için 27 Nisan toplantısında önce padişaha bir bağlılık telgrafı çekme fikri ortaya atıldı. Fikir ilgi görünce de telgraf yerine İstanbul’a bir heyet gönderilmesi ve bağlılığın bu yoldan belirtilmesi önerildi. Mustafa Kemal, bu tasarıların gerçeklemesini engellemek için İstanbul’dan yeni gelen Fevzi (Çakmak) Paşanın yol izlenimlerini anlatmasını istedi ve heyecanla dinlenen izlenimlerin sonunda da İstanbul’a heyet gönderme önerisinin geri alındığını bildirdi.
İlk Kanunlar
Meclis toplantıların yapılabilmesi için zorunlu bir belge olan, Meclis’in çalışma düzeniyle ilgili 1 sayılı kanun daha önce kabul edilmişti. Nisan sonunda yasama çalışmalarına başlandı. 29 Nisan’da ele alınan 2 sayılı kanun teklifi fes’in ithal malı olduğu ve bu yüzden çok para ödendiği belirtilerek yerine kalpak giyilmesi isteniyordu. Bunu 3 sayılı İcra Vekilleri Heyeti Kuruluş Kanunu izledi. Sonra da Sivas’ta bir Yargıtay kurulması, Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı seyyar jandarma müfrezeleri meydana getirilmesi, basın ve haber alma işlerini düzenleyecek bir genel müdürlük kurulması, İstanbul Hükûmeti’nce yapılmış ve yapılacak anlaşmalar ile tanınan imtiyazlardan Meclis’in onaylamadıklarının geçersiz sayılması, Kuvayı Milliye’nin Milli Savunma Teşkilâtı içine alınmasıyle ilgili kanunlar kabul edildi.
Birinci Meclis’te muhalefet
I. TBMM’de 20 Ocak 1921’de kabul edilen 85 sayılı Anayasa’dan sonra milletvekilleri arasındaki gruplaşmalar daha belirginleşmişti. Bu gruplaşmaların başlangıcı ise Mustafa Kemal’in Anayasaya esas olmak üzere hazırladığı halkçılık programının Meclis’te okunduğu 13 eylül 1920’ye dek uzanıyordu. Gerek halkçılık programı, gerek Anayasa’da belirlenen ilkeler bazı milletvekillerince sola açılış biçiminde yorumlanmış, bir kısım milletvekilleri ise böyle bir gelişmeyi önleyebilmek için tutucu bir yön benimsemişlerdi. Bu sonuncuların en önemli girişimlerinden biri, Erzurum Kongresi’nin hazırlayıcılarından Hoca Raif Efendi’nin Erzurum Müdafaa-i Hukuk Cemıyeti’ni Muhafaza-i Mukaddesat ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti biçiminde yeniden örgütlemesıydı. Bundan başka Meclis’te Tesanüt, İstiklâl, Müdafaa-i Hukuk, Halk Zümresi, Islahat grupları vardı. Bunlardan Halk Zümresi sol eğilimlileri, Müdafaai Hukuk Grubu da Kuvayı Mılliyeci’lerı bünyesinde topluyordu.
Bu bölünmenin yaygınlaşması ve Meclis’te, oyların dağılmasına yol açarak çalışmayı zorlaştırması üzerine Mustafa Kemal 10 Mayıs 1921 günü kendisiyle birlikte olan arkadaşlarını Müdafaa-i Hukuk Grubu’nda topladı ve ileride Birinci Grup olarak anılacak olan bu topluluğun dışında kalanlar da muhalefet olarak İkinci Grup’u kurdular. İkinci Grup’ta toplananlar böylelikle biraz da Birinci Grup’a alınmamış olmalarına karşı duydukları tepkiyi ifade ediyorlardı.