İksir. Elixir (A.al-iksir). iksiral-falasifa de denilen ve eski simyacıların zannetmelerine göre, adı madenleri altın ve gümüşe madenine dönüştürmeye yarayan, sır mahiyetinde, bir ecza. Bu kelime “hacer i felsefi=Felsefe taşı” ile müteradiftir.
Niteliği
Her ne kadar eski Yunan simyacılarının eserlerinde aslı bulunamamış ise de, bu kelimenin Yunanca xerion “yara tozu” ndan geldiği muhakkaktir. Cabir b. Hayyan‘ın Berthelot tarafından yayınlanan yazılarında sık-sık bahsi geçer. Nüfuz ettiği madenlerin içinde, bir zehirin vücutta yayılmasi gibi, yayılır. Cüz’i bir kısmı ağirlığının bir milyon misli bir madeni altına dönüştürebilir. Ancak altın, gümüş ve billur kaplar içinde muhafaza edilebilir; zira camı tahrip eder. Mafatih ul-‘ulum’un tarifine göre, iksir, beraber kaynatıldığı vakit, erimiş, madeni altın veya gümüşe dönüştüren eczadır. Daha az safdil muhitlerde, mafhar ul-ism, ma’dum ul-cism “ismi var, cismi yok” diye tavsif edilir.
Felsefecilerde İksir
Alexir, elixir kelimesi, Arap simyacılarının özellikle İbn-i Sina (Libro de anima’da Avicenna) ‘nın, eserlerinden skolastiklere geçmiş ise de, İbn-i Sina bu yalancı ilim mahsulune asla inanmıştır. Bunların en eskileri arasında 13. asırda Roger Bacon (Opus minus, Speculum alchemiae…) ve Albertus Magnus‘u zikretmek gereklidir. Raymondus Lullus’e atfedilen eserlerde, bu eczanın tesirleri pek çok abartıyla anlatılmıştır. Zaten Bacon’da ve belki onun Arap kaynaklarında, iksir’in ömrü uzattığı da rivayet edilir; zira adi madenleri tasfiye ve “illetlerini” iyi ettiği gibi, vücudun kusurlarını da düzelterek, onu sıhhatte tutması ve ömrü uzatması gerektir. Türlü-türlü eczalar ile bu gibi, “hayat iksirleri” asırlarca yapılmış sadece Çin’de M.S. 820 ve 659 yılları arasında tam altı Çin İmparatoru sonsuza dek yaşama dileği ile aldıkları iksirlerden zehirlenmiştiler. Günümzde hâlâ bu gibi eczalara inananlar, yapanlar ve kullananlar bulunmaktadır.