Kompozisyon, herhangi bir konunun, ayrı ayrı kısımlarını, belli bir görüş ve kavrayış ekseni etrafında bir düzene sokmaktır.
Her kompozisyonun bir başı, bir ortası, bir de sonu vardır. Okuyucu, konunun maddesini teşkil eden ayrı ayrı fikirlerin, böyle bir düzen içinde bulunduğunu görebilmelidir. Bu düzendeki bozukluk, kompozisyonu ortadan kaldırır.
Bir kompozisyonun meydana getirilmesi, şu esaslara bağlıdır :
- Konunun maddelerini yakalıyacak iyi bir buluş
- Bulunan bu maddeleri iyi bir düzene koyma
- Maddelerin karakterine göre bir anlatış
Konunun maddesi demek, onun çatısını meydana getiren fikirler, duygular ve olaylar demektir. Şu halde herhangi bir konu üzerindeki kişisel buluşlarımız, onun maddesini meydana getiriyor. Bu maddeleri bir düzene koymak, yazıyı plânlamak demektir. Bir yazının plâna bağlanması, zihinde hasıl olan karıştırıcı ve sıkıştırıcı fikirlerin arasından, konu ile ilgisi olanların seçimini sağlar.
Konunun karakterine göre anlatış değişir. İlmî bir eserin anlatışı hikâyeninkine, bir romanın anlatışı makaleninkine benzemez. Eğer konu bir mizahsa, anlatışın güldürücü; ilmî ise ciddî; söylev ise heyecanlı olması gerekir.
Bunlardan başka, iyi bir kompozisyonda, şunlara da dikkat etmek gerekir:
a) Ana fikirden ayrılmamak,
b) Ana fikir çevresinde sıralanan öteki fikirlerin, ana fikre uygunluk göstermeleri; aralarında bir dengenin bulunması,
c) Anlatımın, karakteri ne olursa olsun, canlı ve sürükleyici olması.
Bir kompozisyon meydana getirilirken bu prensiplerin tümünü, bir araya toplamıya çalışmalıdır. Bunlardan birinin eksikliği, kompozisyonun sakatlanmasma sebep olur, genel denge bozulur.
Bir konu üzerinde iyi bir kompozisyon yaratabilmemiz, o alandaki bilgimizin derecesine ve gücüne bağlıdır. O konu etrafında bir bilgimiz yoksa, ona yönelen bir fikrimiz de yok demektir. Olmayınca da bir kompozisyon meydana getirmemize imkân kalmaz.
Şimdi, bir kompozisyonun konusuna bağlı maddelerin, bu maddelerin bir düzene konmasının, aralarında bir denge bulunmasının, anlatımın uygunluk göstermesinin ne demek olduğunu bir misalle anlamıya çalışalım :
Konumuz bir masa olsun. Masanın ayakları, çatkı ağaçları, üstünün tablası onun maddeleridir. Ayrı ayrı olan bu şeyleri bir araya getirip, birbirlerine bağlamadıkça masa meydana gelmez. Yazıda da durum aynıdır. Esas konuyle ilgili fikirler, duygular, olaylar bir araya getirilip birbirlerine bağlanmadıkça, kompozisyon doğmaz.
Masanın maddelerinden önce ayaklar hazırlanır, sonra, tabla hazırlanır ve ayakların meydana getirdiği masa düzenine göre birbirine çatılır. Bu da bittikten sonra, tabla hazırlanır ve ayakların meydana getirdiği çatının üstüne tutturulur.
Aynı şekilde, kompozisyonda da önce baş, sonra orta, ondan sonra da son hazırlanıp sıralanır.
Masanın elemanları, yani maddeleri arasında bir de dengenin bulunması icabeder. Eğer masanın ayak yüksekliği üç metre, yahut tablasının eni otuz, boyu elli santimetre olursa, bunda bir denge yok demektir. Çünkü böyle bir masada ne yemek yenir, ne yazı yazılır, ne de bir iş yapılır. Masanın şekliyle, maksat arasında hiçbir uygunluk yoktur. Demek ki elemanlarla maksat arasında bir dengenin bulunması şarttır.
Kompozisyonda da konunun maksadiyle maddeleri arasında bir uygunluğun, bir dengenin bulunması gerekiyor.
Masanın cilâli veya cilâsız, kaba veya zarif olması, kullanma maksadı karşısındaki durumuna bağlıdır. Eğer bir iş masası olarak kullanılacaksa, yapısı daha sağlam ve kaba; kirlenip zedeleneceği için de cilâsız olacaktır. Evde ya da büroda kullanılacak bir eşya ise, zarif yapılı ve cilâlı olacaktır.
Bunun gibi, kompozisyonda da anlatım, konunun karakterine ve güdülen maksada uygun düşmelidir.
İyi bir kompozisyon meydana getirebilmek için, konu ne olursa olsun, onun can alıcı noktalarını bulup yakalamak ve herkesin göremediği sırları bulmak lâzımdır.