Ma’bed (ar.i.ç.maâbid) İbadet edilecek yer, ibadethane, mescid, cami, kilise, havra yerinde kullanılır bir tâbirdir.
Bir inanca bağlı olanların, belirli zamanlarda topluca veya tek başına ibâdet ettikleri, özel olarak yapılan binâlar. İbâdet yapmak için toplanılan yerlere “Mâbed” veya “İbâdethâne” denir. Yahûdîlerin mâbedlerine Sinagog ve Havra, Hıristiyanlarınkine; “Kilise” ve “Bî’a” veya “Savme’a”, Müslümanların mâbedine “Mescid” ve “Câmi” denir.
Mâbedlerde; ibâdet yapılır. Dînin emir ve yasakları öğretilir. Zamânımızda mâbedlerde konuşan vazîfeliler iki şey üzerinde durmaktadırlar.
1- Parlak, yaldızlı sözlerle, acıklı hikâyelerle, kahramanlık destanları ile, nağmeli, hazîn okumalarla, hattâ çalgı ve hoparlörlerle, dinleyicileri rikkate, heyecana getirmek, kalbleri, gönülleri alarak, onların teslim olmalarını, bir gâyeye sürüklenmelerini sağlamak.
2- Dînin îcaplarını, emirlerini, yasaklarını öğretmek ve bunlara uyulmasını sağlamak.
Bugün Hıristiyanların kiliselerinde ve Yahûdîlerin havralarında, yalnız birinci iş yapılmakta, kalblerin, rûhların değil de, nefislerin, düşüncelerin birleştirilmesine çalışılmaktadır. Dînî vecîbeler olarak da eski din adamlarının koydukları ve her zaman, her yerde başka olan şeyler öğretilmektedir. Bunun için, kiliseler, havralar; bir mâbed değil, insanları belli düşüncelerin esiri hâline getiren bir politika, bir konferans yeri gibidir. Câmi ve mescidlerde ikinci husus üzerinde titizlikle duranlar, insanlığa hizmette bulunarak onlara din ve dünyâ rahatlığı için lüzumlu bilgileri öğretmektedirler. İslâm dîninde câmi veya mescid denilen binâların mîmârî tarz ve üslûblarından, tezyinâtından ve şekle âit diğer özelliklerinden ziyâde, oralarda yapılan işlerin İslâmiyete tam uygun olması mühimdir. İslâmiyete uymayan işlerin yapıldığı ibâdete, çalgı, müzik vs. ile vaaz ve nasîhatlere, dîne uymayan söz ve davranışların karıştırıldığı yerler, câmi ve mescid hükmünden çıkar.