Maliye Hazinesi. Osmanlı Devleti’nde devlet hazinesi’nin diğer adı. “Hazine-i Devlet”, “Hazine-i Emiriyye”, “Hazine-i Pa-dişaht”, “Hazine-i Hümâyûn”, “Dış Hazine” gibi isimlerle anılırdı. İkincisi “Hazine-i Hassa” veya “İç Hazine” idi.
Devlet Hazinesi, başlıca, tasarrufu Devlete ait toprakların şer’î ve örff vergilerinden, devlete ait mukataalar-dan, savaşta elde edilen ganimetlerin beşte biri nisbetindeki devlet hissesinden, Osmanlı Devleti’ne haraç veren eyaletlerin gelirinden, devlete tâbi emâretlerini verdikleri paralardan, -cizyeden müsaderelerden hasıl olurdu. Mâliye hazinesinden, ordu maaşları, donanma ve sefer masrafları, devlet dairelerinin giderleri karşılanırdı. Tanzimat’tan sonra, Mâliye hazinesinin gelirleri ve vergi alış sistemi değişikliğe uğradı. Her çeşit vergilerin doğrudan Devlet hazinesine girmesi ve bütün masrafların yine doğaldan hazineden sarfı esası getirildi.
Mâliye hazinesinden para çıkması muayyen bir usule tâbi idi. Hergün hazineye giren ve çıkan paranın hesabı deftardara verilirdi. Önce hazineden çıkacak paranın niçin ve nereye sarfedileceği Ruznâmçe kaleminden yazılır ve defterdarın imzaii bir pusulasıyla sadrazama arzedilirdi. Sadrazam, Defterdar Efendi’nin takriri veya tezkeresi üzerine “Pençe” ve “Sah” işaretini koyar, Defterdara iade ederdi. Defterdar bunun üzerine geçen bütün muameleyi tasdik anlamına tezkereye bir “Sah” daha koyarak bunu mâliye veznedarı olan Sergi Halifesine gönderirdi. Buna “Hazine Tezkeresi” denirdi. Sergi Halifesi bu tezkereye dayanarak ödemeyi yapar ve bu tediyeyi ifade eden bir “Sergi Tezkeresi” düzenlerdi. Her akşam bunları defterdara verir, o da masraf müfredatıyla hazine tezkerelerini karşılaştırıp mahsup muamelelerini tamamladıktan sonra mahsup işaretini çekip, Ruznâmçe Kalemine gönderirdi. Bunlarda battalde hifzedilirdi. Hazine tezkereleri, böylece muamele gördükten sonra, îcraiarda kendisini ibra ve Başmuhasebeye hesab verebilmek için Sergi Halifesi bunları saklardı.