Mefkud (Arpç. s.)
Kaybolan, yere ve yaşayıp yaşamadığı bilinmeyen kimseye denir.
Mefkud hakkındaki hukukî kaideler onun bir bakıma sağ, bir bakıma da ölü sayılması esasına dayanmaktadır. Buna göre:
a) Mefkud önceki haklan bakımından sağ sayılır. Bu sebeble malları veresesine dağıtılmaz, karısı başkasıyla evlenemez. Mallarını idare etmek ve korumak için daha önce bir vekil tayin etmiş idiyse vekalet devam eder, vekili yok ise hakim bir vekil tayin eder.
b) Kazanılması için hayatta olması şart kılınmış haklar konusunda mefkud ötü sayılır. Bu itibarla vefat eden murisine varis olamaz, kendisine vasiyet edilen şeye sahib olamaz. Ancak miras ve vasiyetten payı ayrılarak saklanır. Hayatta olduğu gerçekleşirse bunlara malik olur, hakim vefatına Hükmederse, hakları diğer hak sahiblerine intikal eder.
Mefkudun ölümüne galip zanna götüren işâretler (karineler) ile hükmedilir. Hanefî mezhebine göre mefkudun yaşdaşları ölünce, bunun tesbiti mümkün değilse, mefkud 90 yaşına varınca ölümüne hükmedilir.
Maliki mezhebine göre, mefkudun hayatta mı öiü mü olduğundan haber alınması ümidi kesildiği tarihten itilen dört yıl beklenir. Bu zaman içinde haber alınmazsa hakim karı kocayı ayırır.
Mefkudun karısının uzun seneler, onun nikahı altında kalması ve evlenmemesi, aleyhine bir güçlük sayıldığından, Osmanlı Hukuk-ı Aile kararnamesinin 127. maddesinde Mâliki mezhebine uyulmuştur.
Mefkud savaşta kaybolmuş ise, savaşçı veya esirlerin dönüşünden itibaren bir yıl geçtikten sonra hakim karı kocayı ayırır.
Türk Medeni Kanun’un 32. Maddesine göre, kişi ölüm tehlikesi içinde kayboimuşsa hakimin gaiblîk karan vermesi için müddet bir yıl, normal durumlarda ise, kaybolandan alınan en son haber tarihinden itibaren beş yıldır.