Münir Nurettin Selçuk. Türk ses sanatçısı, koro şefi, besteci (İstanbul 1902 – İstanbul 27 Nisan).
Yaşamı
Doğum tarihi için, çeşitli kaynaklarda 1899,1900, 1902 tarihleri de geçer. Divan-ı Hümâyûn muavini ve Darülfünun İlahiyat Şubesi muallimlerinden Mehmed Nureddin Bey’in oğludur. İlkokul sıralarında sesinin güzelliği ailesinin ve öğretmenlerinin ilgisini çekmişti. 11 yaşındayken Rauf Yekta Bey’in aracılığıyle Zekâi Dede’nin oğlu Hafız Ahmet Irsoy ve Hoca Ziya Bey ile klasik fasıllar çalışmağa başladı. Numune Okulu’nda öğrenciyken Kadıköy’de kurulan Dârültalimi Musiki Cemiyeti’ne girdi. 1915’de bu cemiyetin düzenlediği konserdeki başarısı büyük ilgi uyandırdı. Sonradan Ali Rifat Çağatay, Leon Hancıyan Efendi ve başka arkadaşlarıyle Şark Musikisi Cemiyeti’ni kurdu. 1916’da Ziya Paşa başkanlığında kurulan Dârülelhan’a katıldı. Mütareke yıllarında Mızıkai Hümayun’da çalıştı. Cumhuriyet’in ilânından sonra Ankara’ya gitti, Cumhurbaşkanlığı Musiki Heyeti’ne katıldı, Atatürk’ün yanında üç yıl çalıştı. 1929’dan 1930’a kadar Paris’te şan çalışmaları yaptı. Mısır, Suriye, Irak, Kıbrıs, Yunanistan, Macaristan, ABD ve Fransa’da başarılı konser turnelerine çıktı. Rauf Yekta, H. Sadettin Arel ve Suphi Ezgi’ı teksesli türk müziğinde yaptıkları bilimsel reform, Tamburi Cemil Bey ile oğlu Mesut Cemil Tel’in saz müziğimize getirdikleri reform gibi Münir Nurettin Selçuk da sözlü eserlerin yorumunda dehasıyle Türk müziğinin reformlar dizisini sürdürdü. 1930’da Tepebaşı Fransız Tiyatrosu’ndaki konserinde Batı’nın şan resitali geleneğini uygulayarak Türk müziğinde solo ve soloculuk akımını başlattı.
1941’de İstanbul Belediye Konservatuvarı İcra Heyeti yeniden kurulunca Münir Nurettin Selçuk da bu kuruluşta yer aldı ve bu dönemde on beş plağa en seçme klasik yapıtları okudu. 1953’te Konservatuvar’a üslup ve teggani öğretmeni oldu. Ertesi yıl İcra Heyeti şefliğine getirildi. O tarihten 1976’ya değin üç yüze yakın konseri yönetti. İstanbul Radyosu’nda müzik danışmanı olduktan sonra radyodaki stajyerlere ders verdi. Konservatuvar ve radyoda bir öğretmen olarak pek çok okuyucunun yetişmesinde emeği geçti.
Sanatı
Müzikte Cumhuriyet döneminin önde gelen adlarından biridir. Türk müziğine en önemli katkısı hafızlara özgü okuyuş tarzı yerine, düzgün, sade okuma tarzını getirmesidir. Mesut Cemil’in toplu icraya getirdiği yeniliği, onun solo icrada gerçekleştirdiği söylenebilir. Okuyuşundan etkilenmemiş solist yok gibidir. Getirdiği bu yeni tarzın yanı sıra, üslubuyla da klasik yapıtların anlamını çok iyi değerlendiren bir yorumcu olmuştur. Ayin, kâr gibi büyük formlardan fantezi şarkılarla halk türkülerine dek hemen hemen her formda yapıtı büyük başarıyla yorumlamıştır. Eski güçlü geleneklerin kaybolmaya yüz tuttuğu bir dönemde, onun bu özgün yorumu Türk müziğine canlılık getirmiştir.
Ses sanatçılığının yanı sıra güçlü bir besteci olan Selçuk, Cumhuriyet dönemi şairlerinden çoğunun (Yahya Kemal Beyatlı, Behçe Kemal Çağlar, Orhan Seyfi Orhon, Faruk Nafiz Çamlıbel, Cahit Sıtkı Tarancı, Ümit Yaşar Oğuzcan) şiirlerini müziklendirmiştir.
Eserleri (başlıca)
Segah Şarkı, “Dönülmez akşamın ufkundayız”;
Hicaz Semai, “Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul”.
Rast Kârçe, “Gül yüzünde göreli zülf-i semen-sâ gönül”;
Nihavent Şarkı, “Yok başka yerim lutfu ne yazdan ne de kıştan”;
Nihavent Şarkı, “Kandilli yüzerken uykularda”;
Kürdili Hicazkâr Semai, “Zil, şal ve gül bu bahçede raksın bütün hızı”;
Hüzzam Şarkı, “Sevdiğim dünyalar kadar”;
Muhayyer Şarkı, “Eshâl kapıldıkça güzelden güzele”;