Söylenilmesi kolay göründüğü halde, yapılmak istendiği zaman güçlüğü belli olan sözleri meydana getiren sanata sehl-i mümteni denir.
Sehl-i mümteni ile meydana getirilmiş olan sözlerin baş niteliği sadeliktir. Bu sadelikten ötürüdür ki ilk bakışta söylenmesi kolay görünür. Süleyman Çelebi’nin Mevlûd mesnevisi, hemen hemen baştan sonuna kadar sehl-i mümteni sanatıyla meydana getirilmiştir. Mevlûd’den örnek :
Allah âdın zikr idelüm evvelâ
Vâcip oldur cümle işde her kula
Bir kez Allah dîse aşk île lisan
Dökülür cümle güneh misl-î hazan
İsm-i pâkin pâk olur zikr eyleyen
Her murada îrüşür Allah diyen
Süleyman Çelebi
Bir de Ziya Paşa’nın darb-ı mesel haline gelmiş olan şu beytine bakalım:
Nush ile uslanmıyanı etmeli tektir
Tektir ile uslanmıyanm hakkı kötektir
Gerek Süleyman Çelebinin, gerekse Ziya Paşa’nın bu beyitleri, ilk bakışta herkesin söyliyebileceği kolaylıkta görünmektedirler. Fakat bunlara benzer bir şey söylemiye kalkınca, sanıldığı gibi kolay olmadığı meydana çıkıyor. Yunus Emre’nin:
Beni bende demen bende değülüm
Bir ben vardır bende benden içerü
beytindeki sadelik, bütün çıplaklığıyla ortada duruyor. Fakat buna benzer bir şey söylemeye girişildiği zaman becerilemiyor. Allah’ı içinde duyan Yunus, maddî benliğinin gerisinde Allah vasıflarına ulaşan bir benliğin varlığını işaret ediyor. Böyle bir düşünceyi, bu şekilde basit bir söyleyişle anlatmak oldukça güç bir iştir.