Bektaşilikte Nasib Almak Nedir, Nasıl Olur

Nasib Almak

Bektaşî tarikatına aid bir tâbir olup, tarikata yeni giren birinin merasimle söz (ikrar) verip el almasına denir. Ei alacak can, önce tanınmış bir Bektaşî dervişine baş vurur; müracaat hemen kabul edilmez, bir süre bazı tecrübelerden geçirildikten sonra, bu arzusunda gerçekten ciddî, samimî ve dürüst ise usulen kabul edilirdi. Diğer tarîkatlerde olduğu gibi, tarîkata kabul bir merasimle olurdu ve Bektaşîlerde merasime diğerlerinden daha fazia dikkat gösterilirdi.

Birinin Bektaşîliğe intisabı, yani “ikrar” vermesi münasebetiyle Ayin-i Cem tertib edilirdi. Bu merasim için tekkenin meydanında hazırlık yapılır, diğer âyinlerden farklı olarak, bu âyin sırasında yeni can’ın çerağı ile delili, yani şem’ası hazırlanırdı; ayrıca meydan taşının üstüne bir maşrapa şeker veya bal şerbeti konurdu. Vakit gelince, baba meydan kapısından içeri girer, niyâz taşının yanında yere çöküp niyâzda bulunur, sonra kalkıp postuna otururdu. Salât u selâm ve bazı âyetlerin okunması ile âyin başlar, can içeri alınır, makamla teker teker bu yolun âdâb ve erkânı kendisine anlatılır ve tekrarlatılır, bu yoldan dönmeyeceğine dair şu tarzda söz verdirilirdi:

“Filân efendi, sen bu tarik-i âliyyeye ve On iki imam katarına ve Muhammed râhına ve Hazret-i Hünkâr Hacı Bektaş Velî yoluna girmek murad edersin ve lâkin bu bizim yolumuz gayet güçtür ve melâmet yoludur ve demirden leblebidir, son pişmanlık fayda vermez. Gelme gelme, dönme dönme diye erenlerin kelâmı var, ne dersin?” denildikten sonra, talip de niyâz eder ve rehberini seçerdi. Rehber, dede’nin önünde niyâz ettikten sonra kendisine teslim edilen tâlibi alır ve ona yine merasimle abdest aldırırdı. Sonra dede efendinin huzuruna getirir, tâlib huzurda baş açık ve yalın ayak tiğ-bend kuşanır ve destur deyip yine merasimle meydandan içeri alınırdı. Tâlibin nasib aldığı gece, durumuna göre, dergâhtaki hemen bütün masraflar ona ait olurdu. O gece tâlibin getirdiği kurban kesilir ve bütün bir ziyafet verilirdi.

Daha yeni Daha eski