Mîzân (Ar.i.)
Ölçü, tartı manâsına gelen bu kelime, Kur’ân-ı Kerim’de çoğul sıygasıyla mevâzîn şeklinde geçmektedir: “Kimin tartılan ameli (Mevâzîni) ağır gelirse, işte o, hoşnud edici bir yaşayış içinde olur. Tartılan ameli (mevâzîni) hafif olana gelince, işte onun anası ağlamıştır…” (Kâria sûresi/6-9. ayetler). Sahih hadîslerde şekli tarif edilen mîzân’ı Ehl-i Sünnet kelâmcıları, âhiret ile ilgili diğer konularda olduğu gibi, sadece nakle bağlı olan (semâî) ve mahiyetini keyfiyetini bilmediğimiz Âhiret hayatında ilk safhada, insanoğlunun dünyadaki amellerinin muhasebe neticesinde değerlendirilmesi ve bu değerlendirme hadisesinde adalet ile hükmolunması gibi mefhûmları adalet sembolü olan terazi (mîzân) ile anlatmak gibi bir yol seçilmiş olduğunu söyleyenler de bulunmuştur. Bununla beraber mutlak manâda, herhangi bir teşbihe gitmeden mîzân’ı kabul etmek, âhirete varlığını tasdik etmek mecburiyeti vardır. Mîzân’ın varlığını kabul ve tasdik ettikten sonra bunun izah ve tevlini yapmamak, keyfiyet ve mahiyeti hakkında herhangi bir yorum yapmadan manâsını Allah’a havale etmek gibi bir yolu benimsemiş bulunan Selef-i Sâlih’in yanında, Mîzân’ın mutlak adalet manâsına geldiği şeklinde izah ve tevili tercih eden halef de bulunmuştur.