Murabba Nedir Ne Demektir Örnekleri Nazım Biçimi

 

Murabba (Ar. s.)

Dörder mısrâlık bendler halinde yazılan Divân Edebiyatı nazım şekli. En az 3, en çok 7 bendden meydana geiir. Murabbalarda ilk bend kendi arasında, diğer bendlerin ilk üç mısraları kendi aralarında, son mısrası ise birinci bend ile kafiyelidir.

Bendierin son mısraları yalnız kafiye ile bağlanmışsa bu tür murabbalara murabba-i müzdevic (müzdevic murabba’) adı verilir. Kafiye şeması şöyledir:

aaaa bbbb ccca

ilk bendin sonundaki mısra diğer bendlerin sonunda tekrarlanırsa murabba-i mütekerrir (mütekerrir murabba”) denir.

aaaA bbbA cccA

Kafiye Şeması: Çoğu Tanzimattan sonra olmak üzere aBaBccc B dddB ve aaxa bbxb ccxc kafiyeli, aaav bbbV cccV şeklinde dört mısralı tardiye kafiyeli veya aaaa bbbb cccc şeklinde her bendi kendi arasında kafiyeli murabbalar da kaleme alınmıştır.

Mütekerrir murabbalarda her bendin sonundaki mısraların anlam bakımından diğer üç mısra ile kaynaşması gerekir.

Şair mahlasını son bendin her hangi bir mısrasında söyler.

Murabbalarda çok değişik konular işlenir: övgü, yergi, dinî ve öğretici konular, manzum mektup gibi.

Şâir Nedim bazı murabbalaranı 1., 2. ve 3. mısralarında mahlasını redif olarak kullanmıştır.

Türk edebiyatında en güzel murabba Halili’nin kabul edilir. Firkatname’sindeki “Gönül ey vay gönül vay gönül ey vay gönül” nakaratlı murabbası çok beğenilmiş ve bir çok şair tarafından tanzir edilmiştir:

Murabba-i Müzdevic örneği;

aaaa bbba ccca ççça

Ser-â-pâ hüsn ü ansın dil-sitansın nâz-perversin
Civân-ı mihribânsm şuhsun nâzenas dil-bersin
Nazîrin yok cihanda hüsn ile mihr-i münevversin
Bahâ olmaz sana cânâ aceb pâkîze gevhersin

Eyâ gül-zâr-ı hüsn ü behcetin nahl-i ser-efrâzı
Kim üstâd etti fen-i işvede ol çeşm-i tanâzı
Kim öğretti sana cânâ bu denlü şive vünâzı
Ki dâim böyle nâz ile güler nâz ile söylersin

Yeter kaldın yeter ey tıfl-ı nâzım hanede tenhâ
Yeter karışmasınlar sana gayri dâye vü lâlâ
biraz gel bağa bülbül dinle gül seyr et açıl cânâ
ki sen dahi henüz açılmamış bir gonce-i tersin

Hırâmın dil-pesend ü cümbüşün dil-hâhtır cânâ
Hayâlinle Nedim’in kârı âh u vâhtır cânâ
Hayâlinle Nedim’in kân âh u vâhtır cânâ
atan anan senin var ise mihr ii mâhür cânâ
Ki bir bakışta mihre bir bakışta mâha benzersin
Nedim

Murabba-i Mütekerrir örneği;

aaaA bbbA cccA dddA eeaA fffA

Hasılum berk-i havadisden melâmet dâğıdur
Mesnedüm kuy-i melâmetde fena toprağıdur
Zar gönlüm tende zından-ı belâ dutsağıdur
Rahm kıl devletlu sultânum mürüvvet çağıdur.

Devr cevrinden ten’ü canumda râhat kalmadı
Suret-i hâlümde âşâr-ı ferâgat kalmadı
Mihnet ü gam çekmeğe min ba’d tâkat kalmadı
Rahm kıl devletlu sultânum mürüvvet çağıdur.

Gönlümün mülkün cefâ seyl-âbı vîrân eyledi
Bahtumun hâlin hüc&m-u gam perişan eyledi
Bagrumı endîşe-i devr-i felek kan eyledi
Rahm kıl devletlu sultânum mürüvvet çağıdur

İntihâsız çevreler odlara yazdurdı meni
Acı sözler tatlu cânumdan usandurdı meni
Halkdan bihûde efganum utandurdı meni
Rahm kıl devletin sultanım mürüvvet çağıdur.

İsteyüb bir çâre çoh yeldüm yügürdüm her yana
Rahm idüp bir kimse imdâd etmedi mutlak mana
Çaresiz koldum mürüvvet isteyüp geldüm sana
Rahm kıl devletin sultanım mürüvvet çağıdur.

Dâda geldüm adi divânına feryâdum işit
Sen ki âdilsen gör efganum nedendür gavre yit
Şerh-i hâlüm sor murâdum ver elüm dut fikrüm et
Rahm kıl devletin sultanım mürüvet çağıdur.

Gör Fuzülînün ruh-i zerdinde eşk-i âlini
Perde-i idbâr dutmuş sûret-i ikbâlini
Derd-mendündür inayetler edüb sor hâlini
Rahm kıl devletin sultânum mürüvvet çağıdur.
Fuzûli

Daha yeni Daha eski