Gerçek bir Mevlevi olabilmek için muhakkak “çile” denen bir “ağır işçilik ve feragat” döneminden geçmek gerekiyordu. Tekkeye intisap etmek ve Mevlevi dedesi olmak isteyen kişi şeyh efendiye başvurur, dış görünüşü ve huyu itibariyle beğenilirse “Çile”ye soyunmasına izin verilirdi. Çile, binbir gün devam eder, önce “Matbah” denilen mutfakta işçilikle başlardı. Yerleri süpürmek, apdeshaneleri temizlemek, meydancılık yapmak, her çeşit süfli, zor ve ağır işe koşulmak bu dönemin özelliklerindendi. Belirli sürelerle 18 değişik görevde çalıştıktan sonra “nevniyaz” denilen Mevlevi adayı binbir günün sonunda tekkenin eğitim şefi olan Aşçı dede’nin huzuruna çıkarılır, o da adayın hal ve tavrını onaylarsa “Sikkesini tekbirleyip” eliyle giydirir, böylece tekkede bir hücrede oturmak ve oranın mensubu olmak hakkı elde edilmiş olurdu.
Hücre küçük bir odadır. Dede, tüm ihtiyaçlarını burada görür. Hücrenin avluya bakan bir penceresi vardır. İçinde kahve ocağı, pabuçluk, dedenin postunu koyduğu bir kerevet bulunur.
Mevlevi dedesinin görevi yeni dervişleri eğitmek, Mesnevi okutmak, ney öğretmek, âyinhan yetiştirmekti. Dedeye, ihtiyaçlarını görmesi için bir de aylık verilirdi. Mevlevi dervişi, âyin günlerinde âyine katılır, neyzen, Mesnevihan, semazen, kudümzen olması durumunda âyinde görev alırdı.
“Mevlevilikte zikir telkini, tac ve hırka giyme, halvet, tarikata giriş ve halifelik de belli kurallara bağlanmıştır. Zikir telkininde şeyh, müridi önüne oturtarak elini tutar, bütün günahlardan sakınacağına ilişkin söz alır, kelime-i tevhidi üç kez yüksek sesle telkin eder, mürid de aynı sözü yineler. Telkin bittikten sonra şeyh, dünya ilgisini kestiğini simgelemek üzere müridin saçından. birkaç kıl keser. Halvet, başka tarikatlarda olduğu gibi 40 gün süren kesintisiz riyazet ve ibadet biçiminde değil tekkede hizmet biçiminde uygulanır. Halveti tamamlayan kişi derviş adıyla anılır.
Mevlevilikte tac ve hırka giydirme işi küçük bir törenle yapılır. Tac giyecek mürit başını açarak şeyhin önüne oturur, başını şeyhin dizlerine dayar. Şeyh, Mevlevi şeyhlerinin silsilesini okur, arkasından Tanrı’dan müridi fakirlik yolunda başarılı kılmasını, başına manevi bir tac ihsan etmesini diler, tacı giydirir, Fatiha Suresi’ni okuyarak dua eder. Hırka ise ayakta giydirilir. Mevlevi şeyhlerinin silsjjesi ve Fatiha Suresi yeniden okunur, dua edilir. Hırka giydirilir.
Mevlevilikte, şeylı tarafından halvetten çıkmış derviş ve dedelere verilen halifeliğin üç türü vardır: Suret-i hilafet, herhangi bir kimseye bir tekkenin yönetimini üstlenmesi amacıyla verilir; bu tür halifeler irşatla yetkili değildir. Mana-yı hilafet; tasavvufi eğitimin aşamalarını bilenlere insanları aydınlatması amacıyla verilir. Hakikat-i hilafet, doğrudan insanları aydınlatma ve şeyhlik yetkisi veren halifeliktir; şeyhliği boş olan tekkelere bu halifeler şeyh olarak atanır.
Mevleviliğin, kişinin tasavvufi yolculuktaki durumuna göre çeşitli aşamaları vardır. İlk sırada Mevlevilerin büyük çoğunluğunu oluşturan muhibler yer alır. Muhib, Mevlevi geleneğince sikke (Mevlevi külahı) giyerek tekbir ettirip yola giren, ama dervişliğe ikrar vermemiş kişidir, ikinci aşamada bulunan dervişlere dede adı da verilir. Bir tekkeyi yönetmek, muhib ve derviş yetiştirmek yetkisi bulunan şeyhler üçüncü aşamada yer alır. En yüksek aşamada ise halifeler bulunur.
Mevleviliği merkezî olarak temsil eden tekke şeyhliğinin Sultan Veled‘den sonra babadan oğula ya da ailenin büyüğüne geçmesi geleneği vardır. Bu gelenek gereğince şeyhlik makamına oturan kişiye çelebi denmiş, zamanla merkez tekke şeyhliği çelebilik olarak anılmaya başlamıştır. Başlangıçta şeyhlik makamında oturan kişinin atadığı çelebiler daha sonra dedelerin onayıyla, ardından da padişah iradesiyle atanmışlardır.”.
İlgili Konular
Mevlevi Müziği
Mevlevilikte Sema
Mevlevi Tekkesi
Mevlevihane
Mevlevilik Tarikatı
Günümüzde Mevlevilik
Mevlevi Ayini
Mevlevi Tarikatı Silsilesi
Mevlevilik ve Siyasi İktidarlar