Nefh-i Sûr
Arabça, “sûr’un üfürülmesi” manâsında bir terkibtir.
Sûr kelimesi lûgatlarda “büyük boru”, “içine üflendiği zaman ses çıkaran boru” manâlarını ifade etmektedir. Kur’ân-ı Kerîm ve hadîslerde, kıyamette üfürüleceği ifade olunan sûr’un mahiyeti meçhul bulunmakta ve bu yüzden manâsın? sadece Allah’ın bileceği kelimeler olan müteşâbih (bk. Müteşabih)’ierden sayılmaktadır. Kelâm âlimlerinin çoğunluğu, kıyamet ve âhirete ait müteşâbihleri tevil etmemek, yorumsuz olarak kabul etmek yolunu seçmişlerdir.
Kur’ân-ı Kerîm’de muhtelif âyetlerde zikri geçen nefh-i sûr, “Sûr’un üfürülmesi”, bazı sahih hadîslerin de yardımıyla anlaşıldığına göre, büyük meleklerden İsrafil tarafından üç defada gerçekleştirilecektir: Birincisi Nefha-ı Feza’ adını almaktadır. “Korkutup dehşete salacak nefha” manâsındaki bu birincisi üzerine yerde-gökte kim varsa bütün varlıklar, dehşetle sarsılacaklardır. İkincisi Nefha-i Saîk’dır. “Yıkıp, mahvedip öldürücü Nefha” manâsına gelen bu ikincisi üzerine Allah’ın dilediklerinden maada herşey yıkılacak, mahvolup ölecektir. Üçüncüsü ise Nefha-i Kıyam’dır, Bunun da manâsı, bütün canlıları kabirlerinden ayağa kaldırıp mahşere koşturan Nefha, olmaktadır Her üç Nefha hakkında Kur’ân-ı Kerîm’de Neml sûresi ile Sâffât suresinde açıklayıcı âyetler bulunmaktadır.
Nefh-i sûr, meselesi de, doğrudan Kıyamet ve Âh¡ret ile ilgili konulardan olduğu içindir ki kelâm âlimleri, akıl yürütmeyle bilinemeyecek olan ve sadece nakle dayalı bulunan bu konuları Sem’iyyât adı altında incelemişler ve çoğunlukla tevile ve yoruma gitmemeyi tercih etmişlerdir.