Ozan
En eski Türk şâir-musikîşinaslarına verilen isim. Osmanlı devresine ait halk şâir-musikîşinasları için kullandığımız “âşık” tâbirinin ifade ettiği manâyı karşılayan kelime.
Ozanlar önceleri kutsî bir mahiyet taşırlar ve toplumda önemli bir yer işgal ederlerdi. Ozanların piri olarak Korkut Ata kabul edilir. Efsaneye göre Korkut Ata, İslâm dinini tanımak ve öğrenmek maksadıyla Türkistan’dan Arab yarımadasına gelmiş ve Hz. Ebu Bekir ile görüştükten sonra İslâmiyet’i kabul etmişti. Böylece, şaman din adamı olan ozan, daha sonraları İslâmi hüviyet kazanmış oldu.
Ozan, âdeta gaibden haber veren bir bakıcıdır. Hakan ve beyler huzurunda, âyinlerde, elindeki kopuzunu çalarak mensur ve manzum kahramanlık destanları okur veya halk arasında kıssahânlık, bakıcılık eylerdi.
Memluk ordusunun mızıka takımında ozan denilen çalgıcılar vardı. Selçuklularda da aynı durum görülür. 15. ve 16. yüzyıllardan itibaren gerek Anadolu’da ve gerekse Azerbaycan’da ozan kelimesi yerini yavaş yavaş “âşık” kelimesine bıraktı.