Sahâbe (ar.i.Sâhib’in ç.)
Arkadaş manâsına gelen Ârabçadaki “Sâhib” kelimesinin çoğulu olup (bk.Sâhib) “müslüman olarak Hz.Muhammed’i gören ve bu iman ile ölen kimseler hakkında kullanılan bir tâbirdir (bk.Sahabi). “Sahabe” yerine “Ashâb” veya “Eshâb” tâbiri de kullanılmaktadır.
Sahâbe’nin önemli kısmını “Muhâcirun (Mekke’den Medine’ye göç edenler) ve “Ensâr” (Medineli müslümanlar) teşkil eder.
Sahâbe’nin İslâm tarihinde pek büyük bir yeri ve önemi vardır. Çünkü bu insanlar, Hz.Muhammed’e tam bir teslimiyetle inanmış ve bağlanmışlar, onunla birlikte Hak ve Tevhid dini İslâm uğruna maddî ve mânevî bütün imkânlarını ortaya koymuşlar, hayatlarını İslâm ve onun Peygamber’i uğruna adamışlar, imanda ibadette ve ahlâkta insanlığa örnek olacak en güzel hayatı gerçekleştirmişlerdir. Bu sebeble Kur’ân-ı Kerim’de Sahabe “en hayırlı ümmet” olarak nitelenmiş (Âli İmran suresi 3/110.ayet) ve kendilerinden muhtelif vesilelerle takdirkâr ifadelerle bahsedilmiştir (Bakara suresi 2/ 143.; Enfal suresi 8/64.; Tevbe suresi 9/100.; Haşr suresi 59/8. ayetler).
Tevhid mücâdelesinde Sahabe’yi daima yanında bulan zor günlerini Allah’ın yardımı ve sadık dostlan olan Sahabe’nin desteği ile aşan Hz. Peygamber ümmetinin en hayırlısının kendi Sahâbesi olduğunu belirtmiş, Sahabe’ye hakaret edilmesini kesinlikle yasaklanmış, onlar hakkında daima hayır duâda bulunmuş, kendisini sevenlerin onları da sevmesi gerektiğini ifade etmiştir.
Böylece Allah ve Peygamber’in sevgisini kazanmış olan Sahabe, tarih boyunca, bilhassa Ehl-i Sünnet’ten olan müslümanlar tarafından daima hayırla ve saygıyla yâdedilmişler, içlerinden birinin ismi anıldığında “Radıya’llahu anh, Allah ondan razı olsun!” demek âdet olmuştur.
İslâm’ın Kurân’dan sonra ikinci kaynağını teşkil eden Sünnet’in (bk. Sünnet) diğer nesillere intikalini sağlamak hususunda üstün gayret göstermiş Olan Sahâbe, bu bakımdan da İslâm’a ve müsiümanlara karşı önemli bir hizmet vermişlerdir. Gerçekten,
Sahâbe içinde birçok kimseler, Hz. Peygamber’in söylediklerini ve yaptıklarını tesbit etmek için insanüstü bir çaba sarfetmişler; içlerinden eşleşerek bu işi nöbetleşe yapmak suretiyle bütün fırsatlardan yararlanmayı bir borç bilenler olmuştur, Böylece bir yandan Peygamber’in Sünnetini ellerinden geldiğince uygulamaya çalışırken, diğer yandan da ezberlemek veya yazmak suretiyle tesbit etmişlerdir. Nitekim Sahâbe içinde binlerce hadîs rivayet edenler (Müksirun) vardır (bk.Ravi).
Sahabe Dereceleri ve Sayıları
Sahâbe’nin hepsi de muhterem olmakla beraber, yine de onları kendi içinde fazilet bakımından sınıflandıranlar olmuştur. Bunlar arasından en yaygın tasnif el—Hâkimu’n-Nişabûrî’nin şu tasnifi olmuştur:
1. Mekke’de müslümanlığı kabul edenler. Dört büyük halifenin de içlerinde bulunduğu “Cennet’le müjdelenen 10 kişi”(bk.Aşere-i Mübeşşere) bunlar arasındadır. Ayrıca, ilk müslüman kadın olması bakımından Hz. Hatice, ilk müslüman erkek olması bakımından Hz.Ebû Bekr, İlk müslüman çocuk olması bakımından Hz. Ali, ilk müslüman azatlı olması bakımından Hz.Zeyd b.Hârise ve ilk müslüman köle olması bakımından Hz.Bilâl de bu birinci gurub içinde müstesna bir yer işgal ederler.
2. Dâru’n Nedve âzaları. Dâru’n-Nedve, Mekke müşriklerinin meclisi idi. Hz.Ömer müslüman olunca, Hz. Peygamber ve diğer müslümanları alıp bu meclise getirdi. Orada bulunanlardan da İslâm’a girenler oldu. İşte bunlara “Dâru’n-Nedve Ashâbı” denir.
3. Habeşistan’a hicret edenler (H. 5. yılda 11 erkek, 4 kadın).
4. Birinci Akabe Biatında bulunanlar (Medineli 12 sahâbe).
5. İkinci Akabe Biatında bulunanlar (Medineli 70 erkek, 2 kadın sahabe).
6. Hz. Peygamber Kuba’da iken Medine’ye ulaşan muhacirler (bk. Kuba).
7. Bedir Savaşına katılanlar (300′ den fazla şahabı).
8. Bedir ile Hudeybiye anlaşması arasında hicret edenler (bk.Hudeybiye).
9. Hudeybiye’de bir ağaç altında (bk.Şecere-i Rıdvan) Hz.Peygamber’e biat edenler.
10.Hudeybiye Barış Antlaşması ile Mekke’nin Fethi arasında hicret edenler (Halid b.Velid gibi.)
11.Mekke fethinde müslüman olanlar.
12.Mekke’nin Fethi ile Vedâ haccı sırasında Hz.Peygamber’i gören çocuklar.
Sahâbenin sayısı kesin olarak bilinmemekle beraber, 100.000’in üzerinde muhtelif rakamlar verilmiştir. Hatta Hz. Peygamber’in Veda Hutbesini 100.000’den fazla sahâbenin dinlediği rivâyet edilmiştir (bk.Veda Haccı, Veda Hutbesi.)