Abdullah ed-Dihlevî
Abdullah b. Abdillatîf ed-Dihlevî en-Nakşibendî (ö. 1240/1824) Mutasavvıf, Nakşibendiyye tarikatının Hâlidiyye kolunun kurucusu Hâlid-i Bagdâdî’nin şeyhi.
Gulâmu Ali diye de tanınır. 1156’da (1743) Pencap’ta doğdu. Rüyasında gördüğü Hz. Ali, doğacak çocuğuna kendi adını koymasını istediğinden babası ona Ali adını verdi. Büyüme çağına gelince Gulâmu Ali adını aldı. Fakat daha sonra rüyasında Hz. Peygamber’in kendisine “Abdullah” diye hitap etmesi üzerine bu iki isimle tanındı. Dinî ilimleri küçük yaşta öğrenmeye başladı. Daha sonra Delhi’ye giderek Abdülazîz ed-Dihlevrden Şahîh-i Buhâri okudu. Tefsir, hadis ve fıkıh ilimlerinde kısa zamanda oldukça ileri bir seviyeye ulaştı. Babası, Kadiri Şeyhi Nâsıruddin’e intisap etmesini istediyse de bu istek gerçekleşmeden şeyh Nâsıruddin ölünce onu bu konuda serbest bıraktı. Nakşibendî şeyhi Cân-ı Canan Mazhar’a (o 1195/1780) yirmi iki yıl hizmet ettikten sonra ondan irşad için mutlak İcazet aldı. Şeyhi bir Şiî tarafından öldürülünce onun yerine geçti ve kısa zamanda büyük bir üne kavuştu. Müridlerinin tasavvufî terbiyesiyle ilgilenmesi yanında günün belli saatlerinde zaviyesinde hadis, fıkıh, tefsir ve tasavvuf dersleri okuttu. Kendisinden feyiz almak için Anadolu, Suriye, Irak, Hicaz, Horasan ve Mâverâünnehir’den ziyaretine gelenler, giderek artmaya başladı. Nakşibendîliğin Hâlidiyye kolunun kurucusu Mevlânâ Hâlid-i Bağdadî de, “Hz. Peygamberden rüyada aldığı emir üzerine”, Hindistan’a giderek şeyhin müridi oldu. Dihlevî, Kasım 1824’te Delhi’deki zaviyesinde vefat etti.
Nakşibendîliğin Müceddidiyye-i Dihleviyye kolunun kurucusu olarak kabul edilen Abdullah ed-Dihlevî, semâa önem vermemekle birlikte Çiştîliğin tesiriyle vecd ve şevk halleri gösterirdi. Kazânî, onun çeşitli risaleleri bulunduğunu söyleyerek îzâhu’t-tarîka ve Makâmât-ı Mazhariyye adlı İki risalesini zikreder. Abdullah ed-Dihlevî Makamât-ı Mazhariyye’de şeyhini anlatmış, Abdülganî b. Ebû Saîd de onun hayatı, kerametleri ve halifeleri hakkında Hulâşa-i Cevâhir-i Aleviyye adlı bir risale kaleme almıştır.
Diyanet İslam Ansiklopedisi