Taaddüd-i Zevcât (Poligami)
Fransızca polygamie Çok eşlilik. Poligami, çok eşlilik (Yunanca polys, çok; gamos, evlilik) olarak da bilinir.
İslâm, Kur’ân-ı Kerim’deki (4/3) âyetiyle zaruret halinde birden fazla —en çok dört— kadınla evlenmeye müsaade etmiştir. Teşvik etmemiştir. Çünkü fazla kadınla evlenmek ne vacib ne mendubtur. Aksine bazı güç şartları nazara vererek tek kadınla evlenmeyi tavsiye etmiştir. Zira eşler arasında gerek nafaka ve gerek beraber yatma eşitliğini şart koşmuş ve erkeği tam bir adalet içinde bulunmaya zorlamıştır. Bu eşitlik ve adaleti temin edemeyecek kimse tek kadınla yetinmek zorundadır (K.4/3). Yine Kur’ân-ı Kerîm, erkeklerin ne kadar adaletli davranırlarsa davransınlar bu adaleti sağlayamayacaklarını da haber vermektedr (K.4/129). Dolayısıyla çok evlilik, bir ihtiyaca binâen cevaz görülmüştür.
Bununla birlikte, Kur’ân’ın bu hükmünü hikmete muhâlif ve beşerin tabiatına zıd görmek de doğru değildir. Çünkü İslâma göre evlilik, sadece şehevî arzuları tatmin etmekten ibaret değildir. Daha çok neslin devamını temin içindr. Eğer gaye, şehveti tatmin kabul edilse taaddüd bilâkis olurdu. Şehvetin tatmini bir rahmet eseridir (bk. Nikah). Madem ki hem akıl ve hem Kur’ân nazarında evlilik neslin devamı içindir. Elbette yılda bir doğum yapabilen ve her ayın ancak yarısında eşinin ihtiyacını görmeye kabiliyetli olan br kadın, uzun müddet kabil-i telkih olan erkeğin ihtiyaçlarını göremeyebilir.
Konunun toplum ahlâkını ilgilendiren yönü de bir başkadır. Hele ekseri doğumların kız olduğu bugünün toplumunda çok evlilik, toplumun ahlâkî yapısını muhafazada önemli görevler üstlenir.
Şehvetin alabildiğine tehyic edildiği bir ortamda, çok evlilik, gayr-i meşru hayatın ve fahişeliğin önüne çekilecek bir sed gibidir. Kur’ân’ın bu hükmü, kadınların çoğalması yönünde bozulan dengenin gelecekte sebeb olabileceği bunalım ve ahlâkî çöküntüye İslâmın hazırladığı bir reçetedir. Aksi takdirde insanlık, fahişelerle dolu bir toplum olmaktan kendini kurtaramaz. Kaldı ki İslâm sayıyı çoğaltmış değil aksine 9—10 dan 4’e indirmiştir.
Bütün bunlarla birlikte, her hükmünü bin türlü hikmete bina etmiş olan Kur’ân çok evliliği de zor ve kuvvetli şartlara bağlamıştır. Bunlar:
- Kadının fıtraten iktidarsız ve cinsi ilişkiye karşı isteksiz olması,
- Kadının, asıl vazifesini yapmaya engel bir kusur veya hastalığının bulunması,
- Kadının kısır olması veya çocuk yapmaması,
- Hastalıklı ve özürlü zamanlarının çok olması. İslâm her ayın yarısını teşkil eden hayız, yine kırk gün devam eden nifas (lohusalık) ve gebeliğin son zamanlarında hanımına yaklaşmasını yasaklamış ve sakıncalı bulmuştur. Hali vakti yerinde ve bu zaman zarfında tahammül edemeyecek erkeğin ikinci bir eş almasına müsade edilmiştir.
- İçtimai sebeb. Savaştan sonra veya kadın nüfusun erkek nüfusa açık bir farkla üstün geldiği zamanlarda, fuhşiyâtı önlemek ve bunalımların önüne geçmek için en iyi çare çok evliliktir.
Bunların dışında erkeğin çok kadınla evlenmesi gereksiz ve hatta eğer nüfusta denge mevcutsa çok evlilik İslâm hukuku nazarında bekâr gençlerin hukukuna tecavüz kabul edilmiştir.
Yine İslâm hukuku kadına, evlenirken nikâh akdine ‘üstüme evlenmeyeceksin” hükmünü koyabilme ruhsatını vermiştir. Böyle bir hükümden sonra kadın erkeğini boşayabilir.
Bütün bunlara rağmen çok kadınla evlenmiş bir erkek —sevgi müstesna, çünkü bu insanın elinde değildir— zevceleri arasında hertürlü ihtiyaçlarında mutlak bir adalet içerisinde bulunması vacibtir.