Tabakât (ar. i. tabaka’nın ç.)
Yer ile ilgili olarak, “üst üste konmuş, birbirine uygun şeyler; katlar” manâsında kullanılan bu kelime, zaman bakımından da, “birbirini takib eden benzer şeyler” manâsını ifade etmektedir. Şâirlerin, müfessirlerin, fakihlerin, hadîsçilerin v.s. âlimlerin, birbirlerini takib eden nesillerinin anlatıldığı kitaplara, bu ikinci manâ ile ilgili olarak “tabakât” denir. Bu eserlerde, aynı devede yaşamış bulunan şahıslar bir tabakada, yani bir nesilde toplanmışlardır. Hadîs ilminde bu mefhum, daha sınırlı olmuştur. Buna göre bir tabakada toplanmış olan rical, bir evvelki tabakada, toplanmış bulunanlardan bilgi edinmişler ve öğrendiklerini, kendilerinden sonraki tabakada bulunanlara nakletmişlerdir. Nitekim İbn-i Salâh “Tabaka”yı: Yaşta ve isnadda, birbirine benzer kimseler” diye tarif etmiştir.
Daha sonraları tabakât kitapları, asırlara veya onluk yıllara göre düzenlendi. Son olarak da, “tabaka”nın başlangıçta kullanıldığı anlamdan uzaklaşılarak, tamamı ile alfabetik sıraya göre tabakalar yazıldı.