Ta’lîm (ar. i. ç. ta’lîmât)
Öğretme, öğretim, öğretim faaliyeti.
1. Öğretim. 2. Alıştırma 3. ask. Uygulamalı olarak yapılan askerlik eğitimi
İslamda Ta’lîm
“Bilenlerle bilmeyenler bir olmaz” hükmünü genel bir prensib kabul eden Kur’ân-ı Kerîm (K.39/9), bu prensibten hareketle ilim adamları için yüksek dereceler bulunduğunu belirtirken (K.58/11), “Allah beni kolaylaştırıcı bir muallim olarak gönderdi.” buyuran Hz. Muhammed (s.a.v.) de bu sebepledir ki âlimleri peygamberlerin vârisleri saymış ve onların âbidlere üstünlüğünü dolunayın yıldızlara üstünlüğüne benzetmiştir. Buna mukabil, yine Hz. Muhammed, “İlim öğretiniz, güler yüzlü olunuz, kolaylık gösteriniz, zorlaştırmayınız.” buyurarak bir yandan ta’lîmi emrederken diğer yandan bunun pedagojik meitodunu da vecîz bir şekilde ifade etmiştir. Onun inancına göre “Bütün eşya, insanlara hayırlı bilgiler öğretenlere istiğfâr eder.” Buna karşılık, “İlmi öğretmekten imtina eden âlim, insanların en şerlilerinden biridir.” Şu halde İslâm’a göre ilim sahibi olmanın üstün şerefi yanında ağır sorumlulukları da vardır ki, bu sorumlulukları “ilmi faydalı kılmak” şeklinde özetlemek mümkündür. İslâm, ilmi faydalı kılmayı özellikle iki vazifenin ifasında görmektedir: Bilginin gereklerini “yaşamak” yani bilgiyi hayata geçirmek ve bildiklerini başkalarına “talim etmek”.
İslâm dininin, ilmin kıymeti ve onu başkalarına öğretmenin önemi hakkındaki bu genel tavrının bir neticesi olarak müslümanlarda eğitim-öğretim faaliyetleri bizzat Hz. Peygamber tarafından başlatılmış (bk. Suffa, Suffa Ehli) ve bu faaliyete daima bir “Peygamber mesleği” gözüyle bakılmıştır. Gerek din ilimleri (ilmu’l-edyân) gerekse dünya ilimleri (ilmu’l-ebdân) sahalarında daha Hz, Peygamber zamanında başlatılan yoğun faaliyet, süratle ve yaygın bir şekilde çeşitli eğitim-öğretim müesseselerinin kurulmasını, ilim merkezlerinin doğmasını sağlamış ve bu suretle, İslâm’ ın ilim yoluyla neşri, kılıç yoluyla neşrinden daha ehemmiyetli ve başarılı olmuştur.