Tanrı
İlâh. Allah manâsına,Türk dilinde eskiden beri Tengri. Tanrı şekli kullanılmaktadır. Kelimenin menşei bilinmemekle beraber Türkolog W. Bang “kök” (gök)’ün sinonimi (eşanlamlısı) olarak izah etmekte, G. Doerfer ise Tengri ve Tanrı şeklinde tarihden önceki devirlerden kalma Ruan-ruan’lardan geçmiş olabileceğini söylemektedir. Eski âbide ve yer almaktadır. Türkler İslâm dinine girmeden önce hakan ve asilzâdelere de tengri demekteydiler. “Tengrim (prenses) “tengrim (majesteleri) bögü han tengriken (Bögü han hazretleri) gibi karşılıklar taşıdığı ilmî çalışmalar sonucu ortaya konmuştur.
Türkler İslâm dinini kabul ettikten sonra ilk İslâmî eserlerden Kutadgu Bilig’de “tengri ‘azze ve cellenin ögdisin ayur; Kaşgarlı Mahmud’un D warm Lügati’t-Türk’ünde “Tengri” (Allah gök, göze ulu görünen her şey) “Tengriken” (Allah’a ibadet eden âlim, âlim kimse); Rabgûzî’nin Kısasü’l-Enbiya’sında tengri ‘azze ve celie bularnı ölgerdin son tirgüzür erken (Tanrı azze ve celle bunları öldükten sonra acaba nasıl diriltir); Türkçe Hıristiyan metinlerini ihtiva eden Codex Cumanicus gibi eserlerde sık sık geçer. Türk lehçelerinden Karayımca’da tenri, Sarı Uygurlarda tângir, kük tangir (gökyüzü) Yakutça’da tangara (Allah ve gökyüzü), Karayça’da teyri, Çuvaşça’da tura (Tanrı) şeklinde kullanılmaktadır. Kazan lehçelerinde İsa ve diğer Hıristiyan azizlerinin resimlerine (ikon, sanem) teri denmesi sebebiyle bu kelime Allah lafza-i celâli için kullanılmaz. Zaten hiçbir dildeki “Tapınılan ilâh” anlamına gelen kelime, bütün esma-i hüsnayı nefsinde müstemil Allah lafzının yerine tam tutamaz ve böyle bir yola gidilmemiştir.
İslâm inançlarına göre Allah’ın zat ve sıfatları konusundaki prensibler sabit kalmak kaydı ile Allah’a, Yezdan, Tanrı, Şey, İlâh gibi isimlerle hitab edilmesinde bir mahzur bulunmamaktadır. Ne var ki bu kelimeler kullanıldığında, İslâmiyet’ten önceki manâları kasdediliyorsa, meselâ Yezdan dendiğinde hayır ilâhı, Tanrı dendiğinde Orta Asya dinlerinin Tanrısı kasdediliyorsa, bu durumun açıkça belirtilmesi gereklidir.