Tanzimat Edebiyatı
Türk Edebiyatı tarihinde Tanzimat Fermanı’nın ilân edildiği 1839 tarihinden başlayıp 1896’ya kadar devam eden dönemin adı. Batı tesirinde Türk Edebiyatı veya Yeni Türk Edebiyatı (Edebiyat-ı Cedide) adları da verilen bu dönemin esas özelliği, Tanzimat’ı takib eden yıllarda yetişen nesillerin devleti ve milleti kurtarmak, halkı aydınlatmak için fikirleri ve kalemleriyle devamlı şekilde mücadele etmeleridir. Batılı çağdaş dünya görüşlerini ve yeni hayat anlayışlarını halka ulaştırmak, onları aydınlatmak azminde olan yeni edebiyatçılar neslinin elinde matbaa ve bilhassa gazete doğrudan doğruya bir propaganda silâhı halini almış bulunmaktadır.
Tanzimat devriyle beraber, bizim geleneksel edebiyatımızın nazım şekilleri, hayat anlayışı, yani şekil ve muhteva tamamen değişmiş, batılı bir görünüm kazanmıştır. Gazete başta olmak üzere roman, hikâye, tiyatro, deneme, tenkit vb. edebî türler edebiyatımıza girmiş, okuma, öğrenme ve tahsil yoluyla halkın uyandırılması bu devir Türk edebiyatçılarının ana gayelerinden biri olmuştur.
Tanzimat devri fikir adamı, şair ve yazarlarının birçoğu İstanbul gibi kültür ve sanat muhitlerinde doğup büyümüş, önemli devlet hizmetlerinde bulunmuş, yabancı dil bilen ve kendi kendilerini yetiştiren (otodidakt) kimseler olarak görülür.
Tanzimat’tan sonraki Türk Edebiyatı, genellikle, Şinasi (ölm.1871) Ziya Paşa (ölm.1880) ve Nâmık Kemâl (ölm.1888)’den meydana gelen birinci nesil, Abdülhak Hâmid (ölm.1937) ve Recâizâde Ekrem (ölm.1914) den sonraki ikinci nesil olmak üzere başlıca iki döneme ayrılır. Bunlardan birinci neslin hakim vasfı, ideolojiyi ön plana almaları, diğerininki ise sanatı esas olarak görmeleridir.
İlk gayr-ı resmî gazetelerden Tercümân-ı ahvâl ve Tasvîr-i efkâr’ı çıkaran, Moliere’den esinlenerek yazdığı Şair Evlenmesi (piyes) ve diğer çalışmalarıyla bir yol açıcı durumunda bulunan Şinasi’yi, hemen ardından vatan, millet ve hürriyet şâiri Nâmık Kemal takib eder. Romandan (İntibah ve Cezmi) tiyatroya (Vatan Yahut Silistre, Gülnihal, Âkif Bey) tarihî eserden (Evrâk-ı Perişan, Bârika-i Zafer ) tenkide (Takib-i Harabat, Tahrib-i Harâbât) kadar yeni nevilerin hemen hepsinde eser veren Nâmık Kemal’in asıl müessir yanı, şiirlerinde ve gazete makalelerindeki fikirlerindedir. Ziya Paşa ise, gerek Divan’ı, gerekse Harâbât ve diğer tenkidî eserleriyle, daha çok eskinin devamı gibidir.
İkinci nesilden Abdülhak Hâmid, şiir ve tiyatrolarıyla, Tanzimat’tan sonra Türk Edebiyatı’nda gerçek bir inkılâp yapan kişidir. Sahra, Belde, Bunlar Odur, Ölü, Makber vb. şiir kitaplarını Hacle, Garam, Eşber, Finten, Tayflar Geçidi vb. sayıları elliyi bulan eserleriyle, yeni edebiyatın asıl başlangıcı o sayılabilir. Nağme-i Seher, Yadigâr-ı Şebâb, Zemzeme ve Araba Sevdası romanı ve diğer eserleriyle Recâizâde Ekrem ise bu devrin en santimantal bir yazarı olarak karşımıza çıkar.
Tanzimat devrinin diğer fikir adamı, şâir ve yazarları arasında Akif Paşa, Ethem Pertev Paşa vb. hazırlıkçıları müteakib Ahmet Cevdet Paşa, Sadullah Paşa, Ahmet Vefik Paşa, Direktör Âlî Bey, Ahmet Mithat Efendi, Şemseddin Sami, Ali Suavi, Muallim Naci, Nâbizâde Nâzım, Samipaşazâde Sezai vd. yer alırlar.