Tanzimat Fermanı
Sultan Abdülmecid zamanında, 3 Kasım 1839’da Sadrazam Büyük Reşid Paşa tarafından Gülhane’de okunan ıslâhatla ilgili padişah fermanının adı. Bu tabir, 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nda yapılan ıslahat için kullanıldığı gibi, aynı zamanda İmparatorlukta batı modeline uygun yeni bir hayat tarzının da başlangıcı kabul edilmektedir.
Bilindiği gibi Kanunî Sultan Süleyman‘ın ölümüyle Osmanlı İmparatorluğu’nun yükseliş devri de sona erer. Viyana bozgununu (1683) takib eden 1699 Karlofça ve 1718 Pasarofça anlaşmalarıyla Osmanlı imparatorluğu sadece büyük toprak kayıplarına uğramakla kalmıyor, aynı zamanda eski itibarını da kaybediyordu. 17. ve 18. yy.dan itibaren batılılarla yaptıkları savaşlarda onların üstün güçteki ateşli silâhlarıyla karşılaşan Osmanlı asker ve subayları, mağlubiyetin sebeblerini anlamışlar ve bu tarihten itibaren batılılarla ciddî temaslara başlamışlardır. Bu sırada bizim yaşayabilmemiz için aynı çarelere başvurmaktan başka bir şey bulunmuyordu. Fransız İhtilâli’nden sonra batılıların, Osmanlı toprakları içinde yaşayan yabancılara milliyetçilik, hürriyet ve istiklâl fikrini aşılayarak, onları devlete karşı kışkırttıkları da ayrı bir vâkıadır. Tanzimat’ın ilânına gelinceye kadar bütün bu sebebler Osmanlı Devleti’ni, geniş sınırları içinde yaşayan müslüman ve gayr-ı müslim halka bazı tavizler vermeye ve bazı konularda müsamahakâr olmaya mecbur ediyordu.
Amacı ve Bazı Yenilikleri
İşte Tanzimat Fermanı’nın asıl gayelerinden biri de, batılılarla daha kültürel sahalarda münasebet kurmak ve bu yolla onların teknik ve kültürel seviyelerine ulaşmak, öte yandan da yerli ve yabancı halka verilen tavizlerle memlekette geçici de olsa bir sükun ortamı sağlamaktı. Fermanın hukuk bakımından başlıca özelliği ise, mutlak iktidarı temsil eden padişahın artık eski hakimiyetinin devam etmemesi, halka bazı tavizler vermesi ve bunlar sayesinde devlet ile halk arasındaki münasebetin daha ahenkli bir şekilde devamını sağlamaktı. Ayrıca, ırk ve din farkı gözetmeksizin bütün tebeaya can, mal ve namus hürriyeti verilecek hiç kimse sorgusuz sualsiz cezalandırılamayacaktı. Islahat fermanı bundan başka mâlî ve adlî konularda da yeni tedbirler ve düzenlemeler getiriyordu.
Fermanın ilânından sonra devlet merkezinde devlet ricali başta olmak üzere muhalifler ve yenilikçiler diye iki grup meydana gelmiş ve bunlar geniş halk kitlelerine tesir etmiştir. Daha sonra 1876 Islahat Fermanı ve özellikle 1908 İkinci Meşrutiyet İnkılâbı ile siyasî manâda Tanzimat’ın, gayesine ulaştığı ve memlekette batılı parlamento esasına dayalı yeni bir düzenin kurulmasını sağladığı görülür.