Teyemmüm (ar. i.)
Kelime manâsı kasdetmektir. Istılâhı manâsı: “Su bulunmadığı takdirde temiz olan toprak veya toprak cinsinden bir şey ile hadesi ( manevi kirliliği) gidermek amacıyla yapılan bir iştir. Şöyle yapılır: Abdest almak veya gusul etmesi gereken bir kimse, iki elini toprak cinsinden bir şeye bir kere vurup bununla yüzünü mesheder. Sonra iki elini bir daha vurup bununla da dirseklerine kadar iki elini mesheder. Bu işi namaz kılmak veya gusul etmek niyetiyle yapar. Teyemmüm bundan ibarettir. O halde teyemmümün farzları da
1) Niyet, 2) Yüzü meshetmek 3) Elleri dirseklerle beraber meshetmek.
Teyemmüm, İslâm dininin kolaylık dini oluşunun kanıtlarından biridir. Yüce Yaratıcısına ibadet edecek olan bir müslümanın, alışageldiği, ibadet öncesi temizlikten mahrum olduğu zaman, temizlenmiş olduğu şuuru içinde ibadet etmesini temin eder. Müslümanın o anda duymuş olduğu bir ihtiyacı giderir.
Sünnete uygun bir teyemmüm şöyle yapılır:
- Teyemmüme başlarken besmele çekilir, niyet edilir.
- İki el parmaklar açık olarak temiz bir toprağa vurulup ileri geri çekilir.
- Eller kaldırılır, yanyana getirilip birbirine hafifçe vurulup tozlar silkelenir ve bütün yüz meshedilir.
- Eller tekrar toprağa vurulup silkelenir, bu defa sol elin baş parmağı ayrılır, diğer parmakların iç tarafları ile sağ elin dış tarafları, parmaklarının uçlarından dirseğe kadar mesh edilerek çekilir. Aynı işlem sağ el ile sol el için de yapılır.
- Teyemmümde tertibe riayet edilir, önce yüz, sonra da kollar dirseklerle beraber meshedilir.
Teyemmümün sahih olabilmesi için, teyemmümü mübah kılacak bir özür bulunmalıdır. Bu özür suyun kullanılmasına hakikaten veya hükmen imkan bulunmamasıdır. Su, temizlenecek kimsenin bulunduğu yerden en az bir mil, dörtbin adım, uzakta bulunmalıdır. Bu halde su hakikaten yoktur. Yahut su var da temizlenmek isteyen yıkandığı takdirde hastalanmaktan, veya hastalığını artmasından korkarsa bu halde de hükmen su bulunmamış sayılır.