Umre (ar. i.)
Umre lügatte “ziyaret” demektir. Istılahta ise “İhrama girip Kabe’yi tavaf etmek ve Safa ve Merve arasında say etmek” manasına gelir.
Umre Hanefî mezhebine göre, insan ömründe bir kere olmak üzere sünnet-i müekkededir. Kur’ân-ı Kerîm Bakara (2) sûresi 196. âyette haccın yanında umreden de bahsedilmekte ve şöyle buyurulmaktadır:
“Haccı ve umreyi Allah için tamamlayın. Eğer (elde olmayan bir sebeple) alıkonursanız, kolayınıza gelen bir kurban gönderin. Kurban yerine ulaşıncaya kadar, başlarınızı traş etmeyin. İçinizde hasta olan veya başından dolayı rahatsız bulunan varsa fidye olarak ya oruç tutması, ya sadaka vermesi, ya da kurban kesmesi gerekir. Güven içinde olursanız, hacca kadar umreden faydalanabilen kimseye kolayına gelen bir kurban kesmek, bulamayana hacc esnasında üç gün -ve döndüğünde yedi gün, ki
o tam on gündür- oruç tutmak gerekir. Bu, ailesi Mescid-i Haram’da olmayan kimseler içindir. Allah’tan sakının ve Allah’ın cezasının şiddetli olacağını bilin”.
Hz. Peygamber de muhtelif hadîslerinde hac ve umreyi ayrı ayrı zikretmiştir: “Hz. Âişe : Yâ Rasûlallah, kadınlar üzerinde cihad sorumluluğu var mıdır? diye sorunca Hz. Peygamber “Evet, onlar üzerine içinde savaş olmayan bir cihad vardır ki, o da Hacc ve
Umredir” buyurdular (Ibn Mace, Menâsik, 8).
Ebu Rezîh’î-Ukaylî’den rivayet edilmiştir. Bu sahabi Hz. Peygamber Efendimizin yanına gelerek “Babam çok ihtiyardır. Hacca, Umreye ve bir yere gitmeye muktedir değil” dedi. Hz. Peygamber de “Babanın yerine Hacc et ve Umre yap” buyurdular (İbn Mace,, Menâsik, 10),
Talha b. Ubeydullah rivâyet etmiştir. O Hz. Peygamberin “Hac cihaddır, Umre ise tetavvudur” dediğini işittiğini söylemiştir.
Hanefi mezhebine göre Umre’nin tek rüknü vardır. O da dört şavat olmak üzere tavaftır. Yani yedi şavttan mürekkep olan tavafın dört şartı umrenin rüknüdür. Hac için gerekli bütün şartlar umre için de gereklidir. Yalnız ihram umrenin -Hanefilere göre- şartıdır. Sa’y ise Umrenin vâcibidir.
Umrenin biri zaman, diğeri de mekan olmak üzere iki çeşit “Mikat”ı vardır.
Umrenin zaman mikatı: Umre senenin herhangi bir vaktinde yapılabilir. Yalnız Hanefi mezhebine göre Arafe günü zeval vaktinden önce başlamak üzere bayramın sonuna kadar Umre için ihrama girmek tahrimen mekruhtur. Mekke halkı için de hac ayları içinde ihrama girmek mekruhtur.
İki umreyi bir ihram ile yapmak da mekruhtur.
Bir umre için ihrama giren şahıs, tavafın tamamını veya bir kısmını yaptıktan sonra, yahut tavaf yapmadan önce, ikinci umre için tekrar ihrama girerse, İkincisini terk etmesi gerekir. Ayrıca bu terkten dolayı da bir kurban kesmesi gerekir.
Birinci umre için tavaf ve say ettikten sonra halk ve taksir yapmadan önce ikinci umre için ihrama giren tamamlaması lazımdır. Fakat birincisinin ihramından çıkmadan İkinciye başladığı için bir kurban (dem) kesmesi gerekir.
İkinci ihramdan çıkmadan önce birinci ihram için traş olan kimsenin de ayrıca bunun için kurban kesmesi gerekir. Fakat ikinci ihramdan çıktıktan sonra birinci için traş olursa bu takdirde tekrar bir kurban kesmesi gerekmez.
Hac için ihrama giren bir kimse, kudüm tavafı yapmadan önce umre için yeniden ihrama girse haccı da, umreyi de tamamlaması gerekir. Böylece haccı-kıran’a niyet etmiş durumuna girer. Fakat bu hoş görülmemiştir. Çünkü haccı-kıran’da sünnet olan, hac ve umre için beraberce ihrama girmektir.
Bir kimse hac ihramından önce umre için ihrama girse, umreyi terk edip sonradan kaza etmesi gerekmez. Fakat bunun için şükür kurbanı kesmesi gerekir. Hac için Arafat’ta vakfe yapmakla bu umre bâtıl olur. Hac için kudüm tavafı yaptıktan sonra umre ihramına giren kimse, bu umreyi terk etmelidir. Terk için bir kurban kesmesi ve terk ettiği umreyi kaza etmesi de lazımdır. Terk etmez hac ve umreyi tamamlarsa yine bir kurban kesmesi gerekir.
Umrenin mekan mikatı: Haccın mikatı, umre için de mikaîtır. Ancak Mekke’de bulunanların umre için mikatı “Hıl” denilen “kendisine avlanmak haram olan” Harem bölgenin dışıdır.
Hanefi ve Hanbelî mezheplerine göre efdal olan Hıl, “Ten’im”, sonra “Cirâne” denilen yerdir. Ten’im bugün Mescid-i Aişe denilen yerdir. Cirâne ise Mekke iie Tâif arasında bir yerin adıdır.
Umre ile ilgili bu açıklamalardan sonra, umre yapmak isteyen bir kimsenin ne yapması gerektiğine de temas edelim:
Umre yapmak isteyen kimse “Afakî’ (Mekke’de değil) ise mikat denilen mevkilerde, Mekke’de kalıyorsa Mekke’nin “Harem” sınırları dışında ihrama girer, yani alt ve üst iki peştemala bürünür.”
“Allahım umre yapmak istiyorum, onu bana kolaylaştır ve onu benden kabul et” diye umreye niyet eder. Sonra “Allahım senin emrine fermanına her zaman itaat ederim, Allahım. Senin ortağın yoktur, davetine her zaman icabet ederim, Hamd sana mahsus nimet senin, mülk de senindir. Senin ortağın yoktur Allahım.” diye telbiyede bulunur. İhramda olduğu müddetçe Hac için ihrama giren kimsenin yaptığı gibi ihram yasaklarından kaçınır. Yolculuğu esnasında telbiyeye devam eder.
Mekke’ye girince umrenin tavafım yapar; usulüne uygun şekilde Kabe’nin etrafında yedi defa dolaşır, her defasında Hacer-i Esved’i selâmlar, tavafın ilk üç şavtında sürat gösterir.
Hanefî mezhebine göre tavafın dört şartı umrenin rüknüdür.
Tavaf bittikten sonra Safâ ve Merve tepeleri arasında “me’sa” denilen yerde say eder;
Safa’dan başlayıp Merve’ye dört, Merve’den de Safa’ya üç kere gidip gelir.
Yine Hanefî mezhebine göre bu say umrenin vâcibidir.
Tavaftan sonra saçlarını traş ettirerek umreden çıkar.
Umre ile hac arasındaki belli başlı farkları da zikretmeliyiz:
Hac “Hac mevsimi” denilen günlerde yapılır; yani hac muayyen vakitte yapılır. Umre için belirli bir vakit yoktur.
Umre için, Arafat’ta vakfe, Müzdelife’de bulunmak, Mina’da şeytan taşlamak, Arafat’ta öğle ve ikindi namazlarını, Miizdeiife’de akşam ve yatsı namazlarını birlikte kılmak gibi hususlar yoktur.
Yine Umre’de kudüm tavafı ve hutbe yoktur.
Hac ifsad edildiği zaman “bedene (deve veya sığır) kesmek gerekir. Umre ifsad edildiği zaman ise bir koyun kesmek iazımdîr.
Hac tavafı cünüp olarak yapıldığı zaman yine bedene (deve sığır) kesmek gerekir. Bu halde umre tavafı yapıldığında ceza, yalnız bir koyun kesmektir.
Umrede veda tavafı yoktur.