Vak’a-ı Hayriyye. Terim olarak “hayırlı vak’a” veya “hayırlı olay” manâsına gelen vak’a-ı hayriyye, İdarî ıstılah olarak çok daha önemli bir şeye işaret eder. Bu, Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan, kısa bir müddet sonra teşkil edilen ve asırlarca fetih ile zaferlerden başka bir şey bilmeyen, devletin sınırlarının genişlemesinde büyük payı olan Yeniçeri askerînin 1826 senesinde Sultan II. Mahmud tarafından ortadan kaldırılması olayıdır.
Gerçekten, kuruluşundan itibaren çok sıkı bir disiplin altında yetişen ve tamamı devşirmeden gelen yeniçerilerin bozulması, memleket için büyük bir tehlike haline gelmişti. Çeşitli isyanlarda bulunmaları, halkı taciz etmeleri gibi olaylar yavaş yavaş onların kaldırılması için fikirlerin gelişmesine vesile oldu. Hatta II. Mahmud’dan önce de bu ocağın kaldırılması için bir takım teşebbüsler olduysa bunda muvaffak olunamadı.
Yeniçerilerin yaptığı fenalıkları göstermesi bakımından 1826’da İstanbul kadısına gönderilen bir hükmü buraya alıyoruz: “Nesteîzu billah, (Allah’a, Peygambere ve sizden olan ulu’l-emre itaat ediniz) âyet-i kerîmesi muktezasınca kâffe-i mü’min ve muvahhid olanlar emr-l ulü’lemre itaat ve inkıyad ile me’mur olup bir müddetten beri yeniçeri nâmına olan eşkiya makulesî hilâf-ı şer-i şerif daire-i itaattan hurûc ederek fürce bulması cihetiyle gerek memâlik-i mahrusede ve gerek dâru’s-saltanatı’s-seniyede her bir
şey çığırından çıkmış ve o makule eşrâr-ı nâsın garazları dâlye kalmayıp rahatlarına halel gelerek bayağı alışverişlerine varınca fesada varmış..,” denilerek Yeniçerilerin bozgunculuklarına temas edilmiştir. Başlangıçta çok büyük ve disiplinli bir ordu olan Yeniçerilerin bozulmasına sebep olarak gösterilen bir olay vardır. Daha önce dışardan kimsenin alınmadığı ocağa, III. Murad zamanında ne kadar canbaz, hokkabaz ve oyuncu varsa mükâfat olarak bunlar askeriyeye alındı. 990 (Miladi 1582) senesinde III. Murad’ın, şehzadesi Mehmed için tertiblediği sünnet düğününe katılan oyuncuları beğenen III. Murad, bunları Yeniçeriliğe almıştı. Ocak kanununa aykırı olan bu hareket üzerine, Yeniçeri ağası istifa etmiş, fakat yerine getirilen yeni ağa bunları kabul etmişti. İşte bu olay, ocağın bozulmasına sebep olmuş ve artık çorap söküğü gibi olaylar peşpeşe gelmişlerdi. Bu şekilde bozulan bir ordunun ortadan kaldırılması ve yerine yenisinin getirilmesi için çok çalışılmıştır.
Nihayet II. Mahmud burada tafsilatına girmeyeceğimiz bir şekilde bu ordunun kaldırılmasına muvaffak olmuştu. Kaldırılan Yeniçerilerin yerine talimli ve eğitimli bir askeri birliğin kurulması gerektiğine dair fetvayı da, o zaman şeyhülislâm bulunan Kadızâde Mehmed Tâhir Efendi vermişti. Bundan sonra Yeniçeri Ocağı kaldırılarak yerine “Asakir-i Mansure-i Muhammediye” adıyla talimli bir ordu kuruldu, 11 Zilkade 1241 (17 Haziran 1826). Memleketin başına belâ kesilen Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması hayırlı sayıldığı için “Vak’a-ı Hayriyye” tâbiri bu olaya alem olarak kullanılagelmiştir.